• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
361
|
|
|
|
Dile gelmeyen suskunluğunda boğuluyorum. Susarak bitirdiğin her sohbeti, sevdamızdan bahsedebilmek için sürekli virgüllerle uzatıyorum... |
|
362
|
|
|
|
Küçük sevinçler getir bana. Sevdamızla büyütelim sonra. Umuda kanat çırpsın kanatlarımız. Mutsuzluktan mutluluklar doğuralım. Çirkin gördüklerimizde bile güzellikler bulalım. Unutulmuşluğa ait ne varsa hatırlayalım. Sen biraz ben ol, ben de sen...Mutluluk için kaçak şehirler besleyen nehirlere yataklık edelim. Sonsuzluğa göç edelim. Bir Mayıs sabahına düşsün aşktan çaldıklarımız. Bir masala benzetilse de biriktirdiklerimiz, sevdanın en halindedir gülüşmelerimiz.Öyküsüzlüğümüze düşülen dipnotlara aldırmadan büyüyecek sevdamız. Aştan çalıp sevdaya mayaladığımız ne varsa gülümsesin artık. Özenle istiflediğimiz tebessümler cicek versin.
|
|
363
|
|
|
|
Yaz gelince adaya giderim, Aya Yorgi’de bir mum kadar
dileğim olur. Zamanla kötü kokusuna da alışırım adanın.
Bir bisiklet kiralarım. Martıları da unutmam, ekmek atarım. Bostancı’dan balık alırım dönerken. Kaçlık rakı çözer ki
yalnızlığımı, yarım kalmış hikâyelerimi, sorarım ahbap edin-
diğim marketime, ona göre alırım şişemi, kaçlıksa işte. Kar-
nım doyar rakıydı, balıktı derken, biraz müzik de iyi gelir.
Gece oluyor yavaştan. Ama hâlâ gürültülü yaşıyor
insanlar. Vakti gelince de Kadıköy’de uyurum tek kişilik uy-
kumu. Sonra herkes gibi ben de devam ederim kaldığım yer-
den yaşamaya... |
|
364
|
|
|
|
Süveyda yok olmuştu. Yalnız bırakmıştı, sevdasını o buldu, şimdi kılını kıpırdatmıyor Süveyda. Süveyda susuyor ve daha bir karartıyor kendini. Süveyda yarısını geri ver ona diğer yarısını geri ver ilk gün sen getirdin, sen bul ve geri getir. Karartma dünyanı Süveyda hadi tekrar âşık et ve baştan yarat kendini… |
|
365
|
|
|
|
Gece ağır,
Yerinden kıpırdatamadığım parmaklarım kadar ağır…
Kalem ağır, kelam ağır…
Düş/ü/yorum düş bahçelerinden,
Düş/üm ağır… |
|
366
|
|
|
|
En güzeli de, her gece başımı yastığa koyduğumda senin beni hala hissettiğini düşünebilmemdi. Artık bunu yapamayacak kadar büyük bir geç kalınmışlıktayız. Ben bir boşlukta süzülerek senin gülüşünü hayal ediyorum. Bir başkasıysa o gülüşü yaşıyor...
|
|
367
|
|
|
|
Bence, aslı astarı olmayan uydurma bir kabareyken tüm bu bedeli ödenmiş, çoktan fişlenmiş kimlikler; hayat sandığımızdan çok ciddiye alıyormuş bizi meğer! |
|
368
|
|
|
|
Bir şey götürmüyorum giderken… |
|
369
|
|
|
|
Biz, kadını “dağ gibi evlerinde” bilirdik.
“Limanlar gemileri nasıl beklerse, öyle beklediklerini” bilirdik.
Ve bizim bildiğimiz kadınlar öyle kadınlardı.
Bize göre kadın, şairin de ifade buyurduğu gibi;
“bir kadını ortadan ikiye böl…
yarısı annedir,
yarısı çocuk,
yarısı sevgili
yarısı aşk...” |
|
370
|
|
|
|
Maksadım ne aşkı küçümsemek ne de ayrılmanın esef verici bir durum olduğunu anlatmaktır.Dikkat çekmek istediğim nokta aşkın başlangıcı ve aşkın yaşandığı süreç ile ayrılık arasındaki tuhaf , çelişkili ve bence bir o kadarda komiklik.Yani;nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça!!! |
|
371
|
|
|
|
Biz ki acıya bağdaş kurmuş iki zamandık, susuşlara meyilli. Birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak trenlerin tek suçlusuyduk. Sevdaya itham edilmiş romanların katili, yüreğinden sızan kanları susuz toprağa ifşa edilen iki hükümlüydük..Biz ki hüzne örülüydük..Sonra sırtlarımızı dayadık birbirimize. Kalabalıkların arasına iki kırık bedenle yürümektense; bir kız çocuğuna renkli balonlar alma suçuyla ölmeyi tercih ettik .. Kavganın ortasında, gölgenin avcuna, karanlığın sabahına bir filiz ekmeye yemin ettik biz..Günahlarımıza tövbe diye degil, Elif’in dilsiz duvağına dua saflığı katmak için aynı safa durduk. Ayak uçlarımıza dökülen gözyaşına biz umut ilave ettik ta ki bu iki beden bir canda vücut bulana kadar...Çünki bizim ekmeğimiz; hayata hüzün miktarı ölüm, ölüme bir dua miktarı hayat katmaktı. Başardık sevgili..Başardık..Kendi ayaklarının üzerinde durabilen sevdayız biz..
|
|
372
|
|
|
|
Her geçen zaman diliminde “ben”liğim biraz daha senleşiyor… Ki, her gün batımı kızıllığında içimdeki “sen” her an biraz daha “ben”leşiyor… Batan güneşle hüzün damlaları akıyor akşam vaktinin boyun büküklüğünde, süzülüyor “sen”li hayallerime… |
|
373
|
|
|
|
Mevsimler soğuğa koştuğunda denizler nereye saklanıyor, hala bilmiyorum.
Ama üşüdüğüm aşikâr.
Üşüdükçe denizden korkuyorum. |
|
374
|
|
|
|
Kimi durumlar vardır,kaybedersek canımızı alır,kazanırsak can verir bize.... |
|
375
|
|
|
|
Aşkı öğrenmek ancak dinlemekle mümkün. Sadece seyretmek, bize içi boş aşklar yaşatıyor. Aşk görmeden yaşanabilir, ancak dinlenmeden yaşanmaz. |
|
376
|
|
|
|
Bakıp sana hasret gidereyim
Sevginden sarhoş öleyim kapında… |
|
377
|
|
|
|
Neden kalplerimiz bu kadar katı olmak zorunda ve hep kırılgan? Mesela "benim kalbim su gibidir" desek daha iyi olmaz mı? |
|
378
|
|
379
|
|
|
|
Yol uzun olur; yürünür her mevsim ve her mevsim ellerimde birikir acılarım.
Yalnızlığım hiç parçalanmadı. Granitten bir heykeldir o ve hiç eğmedi başını. Hiç bir balyoz da ayıramadı yönünü ikiye... Varsay ki, çok terliydik ve soğuk su niyetine içtik hayatı. Her yanımdan yıldızlar kayarken yakalıyorum kendimi. Hepsini yüzüne yüzüne fırlatmak vardı ve sana bağlamak her yıldızı… Gidiyorum ben aşkım.
|
|
380
|
|
|
|
Aşk Edebiyatı deyince anladığım |
|