• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
661
|
|
|
|
Dünya lügatında tanımlayamadığım... |
|
662
|
|
|
|
Her insanda yeni bir aşka mı başlıyorsunuz, yoksa öyle olduğunu mu sanıyorsunuz? (Banu'ya...) |
|
663
|
|
664
|
|
665
|
|
|
|
Bir zaman boşluğu düşün, bir an hayatıma selam verdiğini bedelini ağır ödettiğin. İçimde sevgi kelimesine bile isyan başlattığın ismi hatırla. |
|
666
|
|
|
|
Tutkuları kökünden söküp atmak imkânsızdır... |
|
667
|
|
|
|
En çok neyi yakıştıramadımki kendime... Aşk acısı çekmeyi mi, yaralanmayı mı, gülüp geçmeyi beceremedim diye mi öfkelendim. Belki de “aşk kısa süreli bir ahenkti” gerçekten ama ben çocuksu bir saflıkla, belki dalgınlıkla, belki de bile bile... |
|
668
|
|
|
|
Uzun cümleler kuruyorum..anlamlı biçimsiz uzun cümleler..Denediklerim..Yanıldıklarım ve Haklılıklarım..hayatımın uc noktalarındaki o yapı taşlarım...ßelirsizliklerin varolus noktası simdilerde ßen Sen Ve ßiz..su yüzünde boğulan bedenleriz.. |
|
669
|
|
|
|
Usulca sokuluyorum köhne yerlerine anlık doyumsuzlukların geliyor sıkıca tutuyorum onları eğer yenilirsem bu şizofrenliğimde burada bitecekti.Devam etmeliydi.Evetgördüm o ayrı özgürlüğünü,asiliğini ama uzaklaşmak istemedim oradan yazmalıydım hem ‘de herşeyi. |
|
670
|
|
|
|
Etrafı kapalı bir odada ruhum örselenirken bi köşede susmuş kapı aralığından sızan ışıga bakıyorum... |
|
671
|
|
|
|
Gözleri parkın girişinde, düşünceleri çıkmaz sokaklarda dolaşırken, serseri kurşun gibiydi yolunu bulamayan. |
|
672
|
|
|
|
Seni sevdiğim için; tüm aşklara saygı duyuyorum, en derinimden…
|
|
673
|
|
|
|
Ayaklarım yerden kesilmiş gibi hissediyorum… Sanki dünya durmuş ben rüyada gibiyim. |
|
674
|
|
|
|
Açmak isterken kelepçelerini
İnat inat kapanır gecede gözler
Uykuyla verirken savaşını
Yarı uyur yarı uyanık karmakarışık hisler |
|
675
|
|
|
|
sevgi sizi çağırınca onu takip edin,
yolları sarp ve dik olsa da
ve kanatları açıldığında bırakın kendinizi
telekleri arasında saklı kılıç, sizi yaralasa da
ve sizinle konuştuğunda ona inanın
kuzey rüzgarının bir bahçeyi harap edişi gibi,
sesi |
|
676
|
|
|
|
Ruhumun kalelerini bir bir teslim etmişken sana, sen hala başka krallıklar mı arıyorsun sultanım vefasız şehirlerin küf kokan zamanlarında? Ordularımla isteyerek boyun eğip teslim olmuşken kudretine, görmüyorsun. Tüm hazinelerimi ayaklarına yığmış geçeceğin yollara şeffaf cam parçacıklarından kaldırımlar örmüşken bakmıyorsun önüne. |
|
677
|
|
|
|
Seni sevmek bazen; masmavi bir gökyüzünde nereden çıktığı bilinmeyen, anlaşılmayan bir gökkuşağı. Mordan sonra mıydı sarı, ya da gökkuşağında pembe var mıydı? |
|
678
|
|
|
|
yüreğini çırılçıplak haykırabilenlerle ölmeyi göze alacağız… |
|
679
|
|
|
|
Kalbinin en ıssız mısralarında çıplak ayakla geziniyorum yaprak yaprak. Her imgenin boynunu büküp sevdayı yaralıyorum harf harf. Martılar süzülürken dalgaların sırtından, hüzünlü bir rüzgarda dağılıyor dört tarafı denizlerle çevrili umutlarım. Düşlerimin zenginliğinde… Varlığının yoksulluğunda… Züleyha’nın ilk duası gibi dilimdesin yar. Yitirdikçe kendimi, yokluğunun yangınında… Sukut ile gözyaşıma düştükçe, varlığımın serinliğindesin. Ve ben her yıldız yakamozla buluştuğunda ölüyorum suskunluğun mermileri ile vurularak. Sıkılan her kurşun sınırsız sevgimin ufkunu karartırken, kirpiklerimin arasında gördüğün hayat reva mı bana… |
|
680
|
|
|
|
Yaşadıklarını üç harften görenler, çözemezler gizini. Bilmezler ki ayn'ın içi Cennet, şin'in içi Cehennem ve kaf'ın içi de Araftır... |
|