• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1101
|
|
|
|
Leyla da sen Mevla da... Ha Davut'un sapanında, ha Câlut'un kafasında... Taş olduktan sonra. Aşk ikiye ayrılırmış, Aşık kaça ayrılır her gece, maddeler halinde yazan var mı? Aşık dilsiz olur şaraptan içmeyince.
Hadi içelim aşık, harabede sessizce...
|
|
1102
|
|
|
|
Yardım et bana, ne olur!
Ya git ya da iyileştir beni.
Gel desem gelirsin ya hani.
Gel !
Kurtar beni bu sürüklediğin uçurumdan.
Nasıl göründüğüm umurumda değil.
Yeter ki gel ! |
|
1103
|
|
|
|
Giden birine, gitmesin diye, giderse bıraktıklarını da yanında götürsün diye yazılmış bir mektup. |
|
1104
|
|
|
|
Sıradaki şarkılar senden bana geliyor, şiir kitabından rastgele seçilecek mısraları sen okuyorsun bana ve ne zaman mutlu olsam gerçeği hatırlatıyorsun…
|
|
1105
|
|
|
|
Aşk ile Acı çok yakın iki arkadaşlarmış... |
|
1106
|
|
|
|
Gidene ağlamaz kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. |
|
1107
|
|
|
|
İçimizdeki boşluğu hüzünlerle doldurur sonbahar… Dallarımızdaki son diri yaprakları da döker sert esen rüzgâr… Toprak kokar kınalı ellerimiz… Gözlerden süzülen son damla yaş yerçekimine direnemeyerek çatlamış toprağa düşer upuzunca… Hayata dair gerçekler geçer gözlerimizin önünden. Ömrün de ilkbaharı, yazı, hazanı ve kışı var elbet… Dağların yamaçlarından esen rüzgârlar dağınık saçlarımızı okşar, adeta tarar bir anne şefkatiyle.
|
|
1108
|
|
|
|
Uzun zaman oldu "siz", "sen" olalı yüreğimde... Belki de bu yüzden anlamazlıktan gelirsiniz yine; ama bu yazıdaki "sen", "siz"siniz... |
|
1109
|
|
|
|
Suya yazılmış bir sevdanın, vuslata gebe kalmış umudun ölümsüz satırlarını yazıyorum yıldızların gözbebeklerine. Mürekkebini yüreğimizin sevda kokan çağlayanlarından alan bu aşkı yazıyorum Melek’lerin ıslak kirpiklerine.Kazanan biz olmalıydık çünkü beyazı giyindik sevdanın. Aşkın yüce duygularında nefes aldık ve suyun duruluğundan güç alarak yalnızlığın üzerine delicesine yürüdük.
|
|
1110
|
|
1111
|
|
|
|
Hep aynı oyun, hep aynı acı...
2002-2004 yaşadıklarımda hiç bir fark yok.
|
|
1112
|
|
|
|
şimdi bir başlangıcımız oldu..oturduk sahil kenarına açtık kalpçiklerimizi domates yiyoruz balıklardan damarımıza damarımıza! |
|
1113
|
|
|
|
Götürün sevdamı sürüldüğü ülkeye
Ağlayın yanıp tutuşan bu sevgiye
Gönlümün saklısında yandı hasret
Gidecek yer var mı ki her yer gurbet?.. |
|
1114
|
|
|
|
temelinde karanfil kokusu olan garip, acaip bir yazı. |
|
1115
|
|
|
|
Ya hep kal benimle söz etme gidişlerden ya da silinsin ismin de cismin de... |
|
1116
|
|
|
|
Bu renksiz, kokusuz, umutsuz mektup hangi postacının ellerine sığabilir? |
|
1117
|
|
|
|
Işıl ışıl parlayan dolunay çocuk.
|
|
1118
|
|
|
|
Modern insanın, yaşam merkezi cinsellik üzerine kurulduğundan ve dininde sınırsız ve ölçüsüz cinselliğe göz yummadığından ortada ciddi sorunların varlığı demek oluyor bu.
|
|
1119
|
|
|
|
Bu aşk yoruyor beni bazen. Tıkanıyorum, "bitti" diyorum kendimce; ama bunu sana demeye cesaret edemiyorum. "Tamam bitti!" demenden korkuyorum. |
|
1120
|
|
|
|
Sokağında yürümeye çalışan ve esasında o sokağın kendisidir. Ve sokağın en yakın arkadaşıdır. Ve el vermiştir sokağa sanırsınız çıkmazdı... |
|