..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Yûşa Irmak




20 Mart 2023
Seni Solumaktan Başka Hiçbir Şey Gelmiyor Elimden  
Yûşa Irmak
Uzun zamandır yazmıyorum, hatta okumuyor, konuşmuyorum. Aslında bugün yazmasam ne olurdu ki? Hiç… Yazmaya, konuşmaya değil de susmaya, dilsizliğe teşneyim çünkü.


:FGE:
Uzun zamandır yazmıyorum, hatta okumuyor, konuşmuyorum. Aslında bugün yazmasam ne olurdu ki? Hiç… Yazmaya, konuşmaya değil de susmaya, dilsizliğe teşneyim çünkü.

Bakıyorum senden haber alamamak, sadece bir haber alamamaya benzemiyor artık.. Oysa gün olur ölüm bile ölüme benzemez. Oda, Dante’nin cehennemi; perde, Eliot’un sıkıntısı; bir demet gül, Giritli Keşiş’in kirli saçları gibi izlenimler bırakır da geçer gider… Ve gün olur o gün insan adını, adının çağrışımını bile unutur. Sonra turuncu mu turuncu kızıl mı kızıl bir bakırlık çöker yüreklerimize; içine ne katarsak, ne atarsak zehirleşip bol köpüklü bir yeşil olup çıkar..

Şimdi müsait olduğunda bir “merhaba” yazsaydın -ki bu mümkün değil- sevinir miydim acaba? İnsan bir ay bekler de sevinir, bir gün bekler de sevinmez kimi zaman.. Öyle sanıyorum ki, beni sevinmeye, mutsuzluğa alıştırıyor gibisin.. Doğru mu bu düşüncem acaba? Yani bilemiyorum ki bilmem de mümkün değildir herhalde! Ama bildiğim bir şey varsa o da şu: sözlerine, yazılarına garip bir solgunluk sinmiş. Hani gülüyorsun ama düşünceli gibisin. Hiç beklemediğim anda içini dökecek gibi yazıyorsun ama yazan sanki sen değilsin. Eskiden her fırsatta kendini hatırlatan bir şeyler bulur seslenirdin de şimdi sesin bile çıkmıyor. Evden dışarı çıkmadan bir sigara yakıp, bir kahve içip sonra önündeki bebelerin kağıtlarını okuyor, sonra “özlemek” kelimesinden yola çıkarak çok sevdiğin gecede uzaklara dalıveriyorsun belki de… Belki de kurgum ve bu fikirlerim boştur! Hatta boştan öte yanlıştır. Aslına bakarsan yanlış. Peki, madem yanlış, o halde ben ne diye böylesine gevezelikler yapıyorum? Sanıyorum insan yaşadığını değil de yaşayacağını ümit edip seviyor. Ne dersin? Doğru mu bu?
Evet, sonra kendimi düşünüyorum; ne yapmaya çalıştığımı, neyi amaçladığımı, ne için yaşadığımı, bana istediğim önemi vermeni… bencil kendimi düşünüyorum senin tabirinle.

Hepsi bir tarafa, artık kötümserliğe alışmış ama buna rağmen mutlu biriyim. Gökyüzü, deniz, martılar, ağaçlar, sokak kedileri vb… Her hâlükârda mavi bir tabuttun içindeyim Leyla. Oturduğum odanın duvarları her gece sıkıştırıyor yüreğimi. Odamdaki saatin tik takları sinirlerimi bozduğu için pillerini çıkartıp çöpe attım. Hazır balkona çıkmışken gökyüzüne baktım. Hiç bir şey görünmüyor gökyüzünde. Çünkü yağmur yağıyor burada. Penceremin karşısındaki caddede bir ergen arabasının lastiğini yakarcasına pati çektiriyor. Sesten rahatsız olan biri pencereden hem bağırıp hem de pati çeken arabaya doğru silahla ateş açıyor. Şaka değil gerçekten ateş ediyor. Bu olaylardan sonra benim de kalemim iptal oluyor artık.. Zaten budalanın önde gideniyim. Ne diye yeryüzüne bakıyorsam değil mi? Eskiden odamda odaklanacak bir şey bulamazsam önümdeki kül tablasının içindeki izmaritleri sayardım. Şimdi elektronik sigaranın başlığını çıkartıp içindeki çilek aromalı likitin oranına bakıyorum… Ne büyük dert…

“ki çıkarsa bir anı o renksiz mağarasından

görülmemiş bir şekilde intihar ederdi”

demiş biri sonra A.Camus abimizin şu sözü geliyor aklıma: “Önemli olan insanın olabildiği kadar mertçe yaşaması değil, olabildiği kadar dolu olarak yaşamasıdır.” Biliyor musun bu söze inanmayı gerçekten çok isterdim. Peki ya sen? Sen de inanmak ister miydin?

“işte bu benim yüreğimdir. -atmıyor

İşte kar düşüyor gözlerime.”

Cummings de böyle buyurmuş sıkıntısını sevdiğine… Leyla, acaba sana “sevgilim” dediğim zaman mı unuttun beni sevmeyi”. Tırnak içindeki cümle bir şiire mısra olabilir mi acaba ne dersin? Ne ise… M. Cevdet Anday’ın “Yeni Baştan” şiiriyle yazımı sonlandırmak ve düşünürken uyumak istiyorum.

Şair:
“Tam üç ay hasta yattım,
kendimi bilmeden
ve şehrin sokaklarını,
tavlada dübeş kapısını unuttum.
sevdiğim kızın yüzünü.
şimdi ne güzel, yeni baştan
yürümeye ve sevmeye başlamak!”

diye yazmış. Çok lirik… Acayip lirik bu şiir ve konuşuyor şair kendi kendine ben gibi… Bugün rüyamda seni lacivert pantolonlu ve kırmızı bir paltonun içinde görmeyi istiyorum. Bu düşünceyi hemen sevdim! Sonra, ben seni de çok seviyorum Leyla? Hani “Sen” var ya, işte onu.. Bu zamana kadar sana hiç inandırıcı gelmedi belki sevgim biliyorum ama sevdim! Ah benim deli sevgilim.. Gözüne kaçan toza kızıp dünyayı ateşe veren tanrılara benzetiyorum ben seni.. Bazan da çocuktan daha çocuk oluyorsun. Bilemiyorum ki nereni sevsem, bir de bakmışım başka sevilecek bir yanın daha çıkıyor ortaya. Yetişebilirsen yetiş! Dünyayı, hayatı, sever gibi seviyorum işte seni. Ve seni solumaktan başka hiçbir şey gelmiyor elimden. Sana “sevgilim” demek var ya, bu var ya… acayip önemli. Keşke sen de bunu söylesen ve o muhteşem hazzı tatmış olsan. Nasip deyip geçeyim.

Kal sağlıcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
Sonbahara Birlikte Yürümek
Sükût Suikasti
Sevgili
Tesirsiz Sözler 6
Geri Dönmemek Üzere Gitmek
Mutluluk
Günlere Yerleşen Solgunluk
Tasvir-i An
Rehberinde Değil Kalbinde Yer Ver

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
O Kelime!
İstanbul’u Düşünmek
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Eşek Edebiyatı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Geldim [Şiir]
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.