Aşkı Dinlemek
(Abdullah Mehmed Özçam) 16 Mayıs 2010 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Aşkı öğrenmek ancak dinlemekle mümkün. Sadece seyretmek, bize içi boş aşklar yaşatıyor. Aşk görmeden yaşanabilir, ancak dinlenmeden yaşanmaz. |
|
Sahte Sevgili
(Abdullah Mehmed Özçam) 23 Mart 2010 |
Fantastik |
| |
Bir zamanlar havasının, suyunun, ağaçlarının, çiçeklerinin, çimenliklerinin, hayvanlarının ve insanlarının güzelliğiyle meşhur bir ülkede yaşayan çirkin bir adam vardı. Sadece çirkin olmakla kalsa iyi, aynı zamanda kötü kalpli biriydi. Ancak, nasıl fiziksel çirkinlerini bir şekilde örtmeye çalışıyorsa, ruhsal kötülüklerini de aynı şekilde örtmeye çalışırdı, onun çirkin ve kötü olduğunu anlamak çok zordu. Kendisi kötü olduğu gibi başka insanları da sürekli kötülük yapmaya teşvik ederdi.
|
|
Cunda Adası'nda Bir Kuşluk Vakti
(Abdullah Mehmed Özçam) 7 Mart 2010 |
Anı |
| |
Ağustos’un ilk günleriydi, sevgilimle Ayvalık’ta buluşacaktık, ben İstanbul’dan, o İzmir’den geldi, Ayvalığın merkezinde bir pastanede buluştuk, kahvaltı ettik. Daha önce kararlaştırdığımız gibi Cunda adasına gitmek üzere yola çıktık.
|
|
Ebru 2 - Hazineler Hep Viranelerde Saklıdır
(Abdullah Mehmed Özçam) 20 Şubat 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
"Ben de öyle sanmıştım bir zamanlar. Senin günün birinde bu kadar zengin olacağını bilseydim belki sonsuza kadar kendimi de seni de kandırabilirdim, ama nerde bende o akıl?"
"Peki küçükken sana hiç öğretmediler mi, hikaye, masal kitaplarında okumadın mı hiç?"
"Neyi?"
"Hazineler hep viranelerde saklıdır."
|
|
Yalnızlığın İlacı
(Abdullah Mehmed Özçam) 1 Şubat 2010 |
Yaşam |
| |
İnsanoğlu bu dünyada yapayalnız ve her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyor, ilerliyor ve ilerledikçe daha da yalnızlaşıyor, yalnızlığına bir türlü çare bulamıyor.
Peki niçin? Bunun cevabı çok basit aslında; insanın yalnızlığını ancak diğer insanlar giderebilir ve insanlarlar her geçen gün birbirlerinden biraz daha kopuyor, maddeten kopmasalar dahi manen kopuyorlar birbirlerinden. Arkadaşlarıyla, dostlarıyla, aileleriyle, komşularıyla iletişimleri zayıflıyor. Peki niçin?
|
|
İskeleler ve Ben
(Abdullah Mehmed Özçam) 1 Şubat 2010 |
Yerler |
| |
Şimdi yapayalnız bir iskeleyim. Hiçbir vapurun uğramadığı bir iskele. Seçiciyim elbette, öyle her önüne gelen vapur yanaşamaz bana. Ben vapurunu kaybetmiş bir iskeleyim, seferleri iptal edilmiş bir iskele.
Deniz kıyısında beklediğim sürece, bu deli denizin bu garip iskeleye hangi vapuru yanaştıracağı belli olmaz diye, bir ümitle bekliyorum. |
|
Sen Kim Oluyorsun da Beni Terkediyorsun Lan
(Abdullah Mehmed Özçam) 1 Şubat 2010 |
Fantastik |
| |
Çok bencildi, bu dünyada sadece o vardı, bir de diğerleri, herkes ve herşey onun gözünde aynıydı; ihtiyacı olduğunda kullanabileceği ve işi bitince de fırlatıp atabileceği birer araç, her istediği şey onun olmalıydı, o ise sadece kendisinindi, bir başkasının olamazdı.
|
|
Esaretten Özgürlüğe
(Abdullah Mehmed Özçam) 22 Ocak 2010 |
Halk Öyküleri |
| |
Medresede ilim tahsil etmeye başladı.
Allah’ a kul olabilmek için öğrendi, öğrendikleriyle amel etti, talep edenlere öğretti, başka da bir şey yapmadı.
İlim ile derecesi o kadar yükseldi ki devrin padişahı ayağına geldi. |
|
|
Unuttum sandın, değil mi?
Unutmadım.
Sen de unutmadın, değil mi?
Unutma beni.
Beni unutama diye,
Sana hep bir hediye vermek istemiştim ya hani;
İşte bu, benim sana
Geç verilmiş hediyem olsun.
Sana söz vermiştim,
Pek çok söz,
Beraber olduğumuz zaman içinde hiçbirini tutamadım,
Şimdi sana verdiğim bütün sözleri yerine getiriyorum.
Ayrılırken sana son bir söz vermiştim,
Hatırlıyor musun?
İşte bu, benim
Geç tutulmuş sözüm olsun.
Senden çok kızgın ayrılmıştım,
Hala çok kızgınım sana.
Belki sen de bana kızmışsındır,
Ama senin bana kızmaya hakkın yok.
Benim ise, sana kızmaya da,
Senden intikam almaya da hakkım var.
İşte bu, benim senden
Geç alınmış intikamım olsun.
|
|