• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1821
|
|
|
|
Uzaklardasın, bitmeyen yangınların içindesin, çaresizsin, umutsuzsun… Yani benim gibisin, biliyorum... Hiç bir tesellinin seni onarmayacağının da farkındayım. Hiç bir teselli beni de onarmıyor çünkü... |
|
1822
|
|
1823
|
|
|
|
“İnsan kendini anlatamaz
Bir şiire düşmeden önce”
|
|
1824
|
|
|
|
bir anlık hüzünler boğulumlar. |
|
1825
|
|
|
|
İçimdeki sevgi öldürür seni, fazla yaklaşma sularıma, hem deniz tutar seni bilirim.... Tutarsam bırakmam |
|
1826
|
|
|
|
Afrodizyak etkisiyle kokusu insanın aklını başından alırken; fazlası her zaman kalbi yorar sıkıştırır nefesini daraltır. Ama insanoğlu vazgeçmez aşktan. |
|
1827
|
|
|
|
aniden biletini kestim en eski arkadaşım gözlüklerimin... |
|
1828
|
|
|
|
yağmurlar yağsın üstüne ve toprak çatlasın utancından... |
|
1829
|
|
1830
|
|
|
|
Yine sensindir özünden ayrı kalan. O seni düşünmezken, sen yalnızlığına varırsın, incitirsin başkalarını. O yoksa hiç kimse yoktur, gecende, gündüzünde, açlığında, tokluğunda, su içmelerinde de bir tek sen kalırsın. |
|
1831
|
|
|
|
Uyku gözlerimden akıyordu. Kulağımda, yine seslerin en güzeli, düşe(yazdım) kendimi... Gecenin, garip bir türküsü var. Duymak denilen eylemin, hakkından gelenlerin kulağına çalınıyor. Uyku, düşe sarılmış; gecenin ninnisi ile seyrediyor. |
|
1832
|
|
|
|
Aşkı açıklamak herkes için mümkün müdür? |
|
1833
|
|
|
|
Kaybettin boşver , yüreğin buna da alışır! |
|
1834
|
|
|
|
Unutulan tenhalarında bir aşk çıkmazının, boğulan ıslaklığında kendi göz yaşının… kimim ve nerdeyim? Hangi sözünle düştü son kalem de yoksa suskunluğun muydu yaratan bu enkazı? Kimsin ve nerdesin? Ne zaman ağır geldi taşımak bir sevdanın yükünü yoksa varolmayan bir sevda mıydı yaşadığım,yaşattığın? |
|
1835
|
|
|
|
İlk kez aşık oldum ve sevmeyi öğrendim... |
|
1836
|
|
|
|
Mayıs ayı hırsızlık yapılmasını söylüyor diğer aylar ise sadakati emrediyordu. |
|
1837
|
|
|
|
Gözlerim, gözlerinden başka yurt bilmesin. Dizlerim, yüreğin gölgesinde toprağa sarılıp son kez gözlerinde gülümsesin Cennetin gölgelerine. Saçlarından örülmüş darağacındaki urganım olsun parmakların. Zehir olup dolaşsın damarlarımda keskin bakışların. Şimdi seni seviyorum diyen dilime kilit vur ve şah damarımdan süzül içeriye. Zehrini sür hücrelerimin dudaklarına. Bal diye kana kana içsin damarlarım ölümün zehrini. Ne olur üzülme hicranım. Ölüm, senin kollarından gelmeli. Çünkü; sen benim yüreğimin satırlarına örülmüş ölümsüzlüğümsün..
|
|
1838
|
|
|
|
insanın sevip de uzak olması ne kadar zor dur bilirmisiniz? |
|
1839
|
|
|
|
Yaşanmış günlerim ben seni yürekten sevmiştim. ifade edemedim sevdanı işte o başka. |
|
1840
|
|
|
|
Yurtdışından dönen elifin tesadüfi bir şekilde havaalanında eski aşkıyla karşılaşmasıyla gelişen olaylar |
|