• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
281
|
|
|
|
Sona varmaktır sonbahar; yok olmanın sınırında tükenip bitmek… Zamanın telaşa kapılması, akşamların tez olması, sabahların nazlanması, takvimlerin son bulmasıdır. Ve....... |
|
282
|
|
|
|
şimdi bir iirafım var sana..
anlattığın hiç bir masalda
uyumuyordum aslında.. |
|
283
|
|
|
|
İnsan en çok kendi hikâyesini anlatırken zorlanırmış ve en çok kendi hikâyesini dinlerken ağlarmış. |
|
284
|
|
|
|
Kendine kefen biçmekten vazgeç. Sırtlan hayatı omuzlarına. Bu zamana kadar hayatla nasıl mücadele ettiysen devam et. Boğma kendini, boğdurma yüreğini. Ölümün sadece senin bedeninle kalsa tamam. Seninle ölecek o kadar çok şey var ki ? Bari kendi için savaşmayacaksın, bari benim için, bari “ bizim “ için savaş. Yok olursan ardından seni takip edecek o kadar büyük ölümler var ki. |
|
285
|
|
|
|
Tedavülden kalktı dediler aşk bu sabah. Yerine ne geldi acaba diye döndüm dolandım sokaklarda yarı ayyaş. Ceplerimde senden kalan aşk kırıntılarını kime vermeliyim ki acaba? Eski aşkları verdiğinde tüm cömertliğinle, yeni aşklar için bir kredi açılıyor mu duygu aleminde? Denklik sorun olur dedi biri aşkın tedavülden kalkmasından hoşnut. Hangi aşk hangi aşkı ikame edebilmiş ki, alsınlar elinizdekini geriye? Ellerim ceplerimde, başım önünde, dönüp sırtımı geçmişe adımladım güne. Benim yerime bir değer biçebilir misin cebimdekilere? Değerlere dair tüm bildiklerimi alıp götürdün de sen giderken… |
|
286
|
|
|
|
“Yeryüzünde kim bir başkasının – hatta kendinin kalbini tanıyabilir ki?”
Ford Madox Ford’un, “En Acıklı Öykü” adlı kitabının konusu bu sorunun etrafında dönmektedir...
Aşk, tutku, hırs, gizlilik, acımasızlık ve parçalanmışlık vardır bu hikayede...
En acıklı öykü diye başlık atılmıştır bunca güçlü kavramı bir arada barındırdığı için...
|
|
287
|
|
|
|
Bir sarhoşun paltosu arasına sıkışmış şişe gibiyim. Doğrulsam gelir miyim kendime... Yattığım yer o kadar “sen”sin ki, mezar olsa inan hep kalacağım.
Şimdi, pis kokulu bir deniz kıyısında, taşlara yaslanmış yosunlara bakmak isterdim. Hani dalgalar hafifçe çarparken, yosunların saçları gidip gelir ya! Gözlerimi onların dansına odaklayıp, donup da kalmak...
|
|
288
|
|
|
|
İnsanlara zulmeden diktatörler, kim olursanız olun, milliyetiniz ne olursa olsun, sizleri cehennemde görmek için can atan milyonlarca mazlum ve masum insan sabır ile bekliyor hem dünyada hem de ahrette... |
|
289
|
|
|
|
Ben seni bir kelebeğin en narin dalında büyüttüm. Dünya’ya gözlerini yeni açmış bir bebeğin narinliğinde sakladım seni..Biliyorum dönsen karanlığın ayak dibi, yürüsen bir adım sonrası uçurum. Kal öylece..Çıkar kendini kuyulardan. Yetmedi mi kendinle savaşın ? Yetmedi mi kendine zalimce saldırışın ? Korkularınla savaşmaktansa ölmek çare ise vur kendini. Ama önce beni çiğnemelisin..Yılgın olabilirsin hayatın isimsiz ihtilallerinde..Her buluttan bir hüzün çalmış olabilirsin..Bu kadar çaresiz, bu kadar dirayetsiz olamazsın. Eğer benim sevdiğim isen bu kadar pes edemezsin. Bırak üzerine yürüsün hayat. Bırak üstüne çullansın acılar..Sığın bir nefeslik Cennetime. Sokul bir umut türküsüne..Korkun ölüm ise; dudaklarımda saklı son nefesin. Korkma kendinden |
|
290
|
|
|
|
Nedense bu “Nerdesin?” sorusu da hep naberden sonra gelir. Neredeysem neredeyim, sana ne? Yanıma mı geleceksin sanki! |
|
291
|
|
|
|
Geleceğim ol.Geçmişimden alıntı yaparak yürüdüğüm yarınlarımda öznem ol..Göremediklerimi göster bana..Diyemediklerimin sözü, yaşayamadıklarımın özü ol..Mahzeni karanlık nüfus kütüğüme gözlerinin aydınlığını vur..Güz yüzlü çocukların tazeliğini bırak avuçlarıma..Ezberine kat beni..Vur beni adının binlerce anlamına..Savur beni ıslak saçlarına..Sonra da topla beni avuçlarına..Topuklarının sesini bırak susuzluğum baş harfi yalnızlığına..Yazgıma, kaderime düş adını..Kendinden alıntı yaparak değil en yalın halinle düş gerçekliğime..Hadi saçları örgülü halinle süzül geleceğime..Sözlerimi bitirdim..Cümlelerimi yitirdim..Geleceğim ol. Ne “ Elif” umutsuz kalsın ne de “ gül “ bozkırsız.. |
|
292
|
|
|
|
"Sizce acı ne ? Sevgilinizden ayrılmak mı ? Yaralanmak mı ? En sevdiğiniz eşyanızı kaybetmek mi yoksa ? Hangisi ? Tesellisi olmayan tek acı Allah 'a gidiş . Gidenin kıymetini gitmeden bilmek ve bundan çıkarttığın dersi sen gidene dek unutmamak , insan olmanın erdemi ." |
|
293
|
|
|
|
Şimdi, parçalara ayrıldı gülüşlerim. Kırıldı, battı, kanattı… Tıpkı cam gibi! |
|
294
|
|
|
|
Alevler sardı duygularını. Ağlayamadı, hiç ağlamadı zaten korktu gözyaşlarından, yanmak istediği ateşi söndürürler diye. Sadece derin bir nefes aldı ve verdi. Alevleri çoğaltan gardiyanları hareketlendiren bir nefes oldu. |
|
295
|
|
|
|
eğer ordaysan ve beni duyuyorsan.... |
|
296
|
|
|
|
İnsan ne zaman aşık olur,ne zaman seveceğini asla bilmez.Bir gün kapın çalınır ve işte sen o kapıyı açtığında anlarsın ki aşık olacaksın ve seveceksin. |
|
297
|
|
|
|
Boşlukta uçuşan benler "sencil "şiire düştü..... |
|
298
|
|
|
|
Aylar sonra bölünen uyku...
Yağmurlu bir gece!
|
|
299
|
|
|
|
Başka bir sevgi içimi kavururken hala seni seviyor görünmem aldatmak değil de nedir? Yalnızlık korkusu yüzünden, sevmediği bir insana bağlılığını sürdürmek olmaz mı bu? Kendini güven altında hissetme adına sevgilinin duygularını kullanma erdemsizliğine al |
|
300
|
|
|
|
Madem ki durdurulamıyordu zaman, duygularının coşkun ırmağında akıp gitmesini sağlayacaktın. Bir ilki daha yaşayacak ve ilk defa aşkı tende öldürecektin…
|
|