• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
2121
|
|
|
|
Güller de ağlar tıpkı senin gibi. Sen de bir kelebeğin ardından gözyaşı dökersin. Onun için hayaller kurarak, beynine giden damarlarından arzularını yürütürsün. Kalbinin bir başka attığını düşünürsün. Daha bir güzelleşirsin. |
|
2122
|
|
2123
|
|
|
|
Hani deniz gözlündüm senin? Hırçın dalgalar dövüyor kıyılarımı...Gittin gideli durulmadı bu sular...Buz tutmuş minik bir göl serinliği süzülüyor dudaklarıma. Hani kıyamazdın bana? Oltanın ucuna takılmış bir balık misali sallanıyorum sensizliğin boşluğunda |
|
2124
|
|
|
|
yeni yollara uğurlasam da; içimde kaldı matemin |
|
2125
|
|
|
|
Aşk; üç harfli ve tarifi kolay bir kelimedir. |
|
2126
|
|
|
|
Hatıralarıyla yola çıkan yazar,tıkandığı,çözüm bulamadığı,önünü göremediği yere gelir hikayesinde....... |
|
2127
|
|
|
|
Yokluğuma katlanma artık,
Hasretime alışma,
Özlemimi yakala,
Hayallerin kollarına bırak kendini, geniş zamanlarda…
Unutma hiç birşey için geç değil,
“Her yarın yeni bir başlangıçtır
Ve her başlangıç yaşarsan anlam taşır” sevgili…
|
|
2128
|
|
|
|
...Yüreğimi verdim... Almadı... O ortada... kaldı... Ben yalnız... kaldım... kaldık... kaldık... Tarihsiz bir zamanda... Ayışığında... Kaldık... |
|
2129
|
|
|
|
hayatım kaosmu yoksa hayatın kendisi mi kaos |
|
2130
|
|
|
|
Biz olarak yaşayamadıklarımız, kısa metrajlı filmler gibi yaşandıkça, yaşamdan çalınmış kısa zamanlarda; hayat filmimizin senaryosu yazılıyor sanki; daha provalarında oscarı almışçasına.
|
|
2131
|
|
|
|
Hep karanlık yanımı sevdim, kimsenin görmediği kimseye göstermediğim görenlerinse hemen uzaklaştığı karanlık yanımı EY KARANLIK SANA MATEMDİR BU ÖLDÜRDÜN BENİ... |
|
2132
|
|
|
|
Allah affedenleri severmiş... |
|
2133
|
|
|
|
Bir serzeniştir bu hayata, aşka, kadınlara, güllere ve sevgiliye dair, bazen bir gözyaşı özgürlüğünde, bazen bir gülücük tutsaklığında işte hayat bu serzeniş sanadır iyi dinle... Bir nefes al, ihtiyacın olacak içine öyle bir nefes çek ki kırılsın dişlile |
|
2134
|
|
|
|
Bir hakiki yaren için yazılanlardı.
Bir iç sızısıdır işte yaşadığım…
Vicdanları azapla tanış kılmak zorunda bıraksam da.
Bu muhayyile karşısında zalim olmak korkusunu yaşıyorum.
Arzı mekânın her bir boylamında onca insan yaşarken niye ki…
Öyle mütemadiyen soruyorum, adımladığım kaldırımlarda…
Sessizliğim ayak vurgularında…
Vadinin solan çayırında…
Ağaçlardan düşen yapraklarda hep kendimi görürken yine bir esrarın tahayyülü…
Zorunda kaldığım halin müşkülatını yazmak hevesinden vazgeçecek kadar.
Yazılanları yetti artık yaşattığın azap diyerek, hepsini birden imha edecek kadar…
Ama niye bunlar, bilinmezlerin her merak dilimlerinde!
Neden zulmün abadı olayım, ne kadar büyük bir hadsizlik değil mi?
Şu okunan ezanlar suyu hürmetine hiçbir dahlim olmadan bunlar niye?
Neden cezbe tutulmuş bir halin müdavimi olmak zorunda kalıyorum?
Yalnızca bu sebeple hiçbir suçu olmayan bir canı neden üzmek zorunda bırakayım.
Bu kadar sefil bir canın hamalı olmaktan bir bilinse ne kadar bizarım.
Ne pazardayım ne mezardayım, acizliğinin her katresini haykırmak için bu saflardayım.
Olamadım işte ne abit ve ne de zahit.
Olsam olsam hederde ki bir viraneyim.
Ama biliyorum ki bu müşkülüm olan konuda asla ve hassaten bir şey yapmış değilim.
Ne edepten anlarım ve ne de edebiyattan
Ve hatta safhalarından anlayışı kıt bir girdabın pençesinde nefeslenen hissiz bir illetim.
Efendim, her aklıma geldiğimde gözlerimden süzülenlere yanarım, mukallit olduğuma inananlardanım.
Hakkın kelamı karşısında okumak için otururken teganniye kaçacak kadar bağıran bir ahmağım.
Gülden anlamam, koparmak için can atanlardanım.
Enaniyetim takiyye kalkanımdır, ar içindir bütün gayretim, hak rızası nerde bilmeyenlerdenim.
İşte demem o ki ey can;
Sizi yetiştiren eve beyniniz meğer en güzel ziynetle müşerref kılmış.
Bir emanetin itminanlığında sizi abit yapmayı başarmış.
Biliyorum ki sizde ki ruh güzelliği,
Zaten sizin için hususen verilen bir nimetti.
Ve siz bunu en güzel bir biçimde deruhte ederek lütfederek bizi ihya ettiniz.
Bilseniz ki ne kadar müşfiksiniz, ibreti âlemsiniz bir mücahide siniz.
Sizin için sarf edilen beyanlar biliniz ki yetersiz çünkü siz bir erensiniz.
Aslına bakarsanız bu risaleyi yazmayacaktım lakin gönlüm elvermedi.
Hakikat karşısında susmanın bir zillet olacağının idrakine vardırdı.
Eğer hiç bir karşılık yoksa alınan nefeslerde etkileşim niyedir bilinmez.
Her etki bir tetik mi asla ve fakat sinede ki cana ne demeli hak için salıvermeli değil mi?
Lakin eğer bu hissiyat bir azap olacaksa Allaha sığınmam mutlaktır.
Çükü esrarın perdesini aralayanda odur, kalplere ilga edende odur.
Onca yaşayan canlar arasında bu hususilik ne ile anlamlıdır
Bilmek isterdim doğrusu lütfederseniz ayrıca mesrur olurum.
Bir azapsa asla, bir hazsa illa diyerek, geldik ki elbet bir gün gideceğiz.
Verdiğimiz o sözle imtihandan geçeceğiz ama sevdiğimiz için yerilmeyeceğiz.
Bir hoş seda olarak kalabilmem imkânsız…
Bunu ancak mana derinliğine haiz olan gönüller başarabilirler…
Lakin bir hüznü yaşatan olmayı asla tercih edemem…
Gönüller ancak görmeden de kalp diliyle kemalatı yaşaya biliyorlarsa…
Sevgi ve muhabbet ve hatta aşk bu manada çok yücedir hal ehli olan gönüller için bulunmaz bir nimettir…
|
|
2135
|
|
|
|
hayata yönelik bir mektup |
|
2136
|
|
|
|
Hoş geldin kalbimin en derin kuytularına kadınım |
|
2137
|
|
|
|
BANA ANNE LİĞİ TATTIRAN KIZIM İÇİN... |
|
2138
|
|
|
|
Ben en çok saçlarına benzerim. Tıpkı onlar gibi bazen bitli, bazen kirli, bazen de, tertemiz olurum. Tıpkı saçların gibi uzar gider yalnızlığım ve hiç kimse okşamaz beni. Saçların gibi kıvrık ve iki büklüm olur bazen hayatım. Dünyaya bir saç teli kadar bağlıyımdır o anlarda. Ha koptum ha kopacağım derken, bir el uzanır inceliğime ve sonra o el hayatımı örer yeniden. Saçlarının kadar siyahımdır ve toz kir içindeyimdir, hayatla mücadelemde. |
|
2139
|
|
|
|
Olmayanlar olması gerekenlermiş... Tek telli bir saz gibiydim ve akorsuzca çalınıyordu hayatım!
İstemesemde zorla dinletiliyordu bana;
Acı bir gülümsemeyle alkışlanıyordu olmayanlar, küçümseniyordu olması gerekenler. Bana göre ise; hiçbirşey olmuyordu.
|
|
2140
|
|
|
|
Ey uzak iklimlerde yaşayan sevgili, kayalara da mı bakmazsın, denizi de mi görmezsin, hiçbir kapkara bulut da mı hatırlatmaz beni sana? Bu dünyada hiçbir yerim mi olmamış sana. |
|