Eleştiri Kümeleri (Toplam 2133 Eleştiri, son bir ayda 140 yeni Eleştiri) |
21. YÜZYIL (2) |
21. Yüzyıl Gençlik Kültürü |
Kesinlikle Karşıyım! (27) |
Çağdaş Sanat |
Çocuk Yetiştirme |
Dinler, İnançlar ve Ateizm (4) |
Doğa ve Uzay |
Dostluk ve Düşmanlık |
Günlük Olaylar (2) |
Güven ve Güvensizlik (7) |
İnternet ve Gerçek Dünya |
İstanbul |
İş Dünyası ve Aile Yaşamı |
Modernizm ve Post-Modernizm |
Özgürlük ve Eşitlik (6) |
Politik Olaylar ve Görüşler (11) |
Popüler Kültür (3) |
Savaş ve Afetler (3) |
Sevgi ve Nefret (1) |
Sinema ve Televizyon (7) |
Siyah - Beyaz (En Uçlar) (10) |
Tarihsel Olaylar (5) |
Toplum ve Birey (28) |
Türkiye (4) |
Unutulamayan Dönemler (6) |
Varsıllar ve Yoksullar (2) |
Yazarlar ve Yapıtlar (12) |
Eleştiride
İlk Yirmi |
1
|
|
|
|
Tarih, edebiyat, felsefe, sosyoloji, sanat ve genel kültürle ilgilenmeyen, ilgilenmesi istenmeyen, ancak; bağnaz siyasete bulaştırılan bir gençlik! |
|
2
|
|
|
|
Günümüzde bilgisayar oyunları piyasasında milyarlarca dolar paralar dönüyor. Akıllı dediğimiz cep telefonlarında da yüzlerce oyun var. Metroda otobüslerde görüyorum her yaşta insan ellerinde telefon oyun oynuyorlar. Belki içlerinde bir yada iki kişi makale ya da haber okuyorsa hepsi o gerisi fasarya... Gencecik çocuklardan yaşını başını almış teyzelere kadar herkes oyun oynuyor...
Her yaşta ki insanlarımıza sesleniyorum. Burada amaç belli insanlar düşünmesin yeter ki sosyal ve toplumsal olaylar üzerine... Üstelik hem gözleriniz bozuluyor hem de beyninizi etkiliyor bilim bunun tespitini yapmış. Yazık etmeyin kendinize... |
|
3
|
|
|
|
Vatanından yirmi yıl gibi uzun bir süre ayrı olan şair, vatanına olan özlemini, ailesine karşı duyduğu hasretliği dile getirir. Annesine, babasına, kardeşlerine duyduğu özlemleri ve sevgileri anlatır. Yirmi yıl onlardan hiçbir haber alamamaktadır. Yaşayıp yaşamadıklarını dahi bilmemektedir. Kamplara mı götürülmüşlerdir? Esir mi edilmişlerdir? Yoksa fırınlara atılıp diri diri yakılmışlar mıdır? bilememektedir. İşte şiirlerinde bunları dile getirmiştir.
|
|
4
|
|
|
|
İlk kez 1974 Kasım'da öğrendim 10 Kasım'ı. İlk kez şiiri tanıdım ve şiir okudum o gün. Hayatımda yaşadığım birkaç büyük heyecandan ilkiydi o gün. |
|
5
|
|
|
|
Farkında mısınız, insanlar akıllı cep telefonları ve bilgisayarların başında vakit geçirmekten doğallıklarını yitirdiler, halada yitiriyorlar... Geçenlerde Kızılay Durağından bindiğim metroda yanımda oturan delikanlıya yan gözle baktığımda oyun oynadığını gördüm. Son durağa kadar başını kaldırmadan, sağa sola bakmadan oyun oynadı arkadaş... |
|
6
|
|
|
|
Saftiriklik de bir kimliktir.
Sadece ben olsam, kahreder, kendimden utanırım.
Ama…
Etrafınıza bir nazar kılın, göreceksiniz ki nice nice iyi ve saf niyetli milyonlar; enva-i çeşit entrikanın, hilenin, ahlâksızlığın, gaddarlığın, zulmün ve baskının burgacında boğuluyor... |
|
7
|
|
|
|
Konyalı şair ve ozan Sayın Hüseyin Elmaskaya ile yollarımız Denizli’de kesişti. Denizli Yaz-Ar Bir tarafından düzenlenen Türk Dünyası Şairleri Buluşması’na davet edilmişti. Sazıyla sözüyle çok güzel bir sunum yapmıştı.
|
|
8
|
|
|
|
Gerçekten bize doğru sunulan bir aday dahi olsa ve de o gerçekten güçte kalabilecek mi bu bir… İki; niye her seferinde bize sunulan en güçlü adayları seçiyoruz? |
|
9
|
|
|
|
işte bu salak kadın, içinden çıkılmaz problem içinde buldu kendini!.
😀 |
|
10
|
|
|
|
İyi ki var oldun. Olmasaydın olmazdık. Tarih seni unutmayacak. |
|
11
|
|
|
|
eh artık!..bundan sonra sacayağı üstünde pişiririz yemekleri!. |
|
12
|
|
|
|
Konyalı şair ve ozan Sayın Hüseyin Elmaskaya ile yollarımız Denizli’de kesişti. Denizli Yaz-Ar Bir tarafından düzenlenen Türk Dünyası Şairleri Buluşması’na davet edilmişti. Sazıyla sözüyle çok güzel bir sunum yapmıştı.
|
|
13
|
|
|
|
Kan var, yangın var, kin var bugün. Ve her gün Madımak yanıyor 2 Temmuz 93 yılından bu yana.
|
|
14
|
|
|
|
Ne zıkkım şey değil mi?
Doğdun, dünyaya geldi. Sana soran eden olmadı bak arkadaş, doğacağın gezegen şu, kısıtların bunlar, doğduğun zaman bu olacak, doğduğun ülke şu olacak, annen baban bunlar, bir de akrabalar vs vs
Bu konuda hiçbir tercihin yok. Adını seçme tercihin de yok. En azından belli bir yaşa gelene kadar. Kaldı ki o yaşa geldiğinde o isim sana namus lekesi gibi yapışıyor da. Değiştirebilmek için tüm çevreni çerçeveni de değiştirmen lazım. |
|
15
|
|
|
|
Bu arada başka bir köşede de pirinç pilavı ile fasulye yan yanaydılar ... Pirinç Pilavı ’’Yahu eskiden iyi imiş be senin durumun fasulyecik sana şarkı türkü bile yazmışlardı değil mi ’’Aman bu fasulye yedi buçuk liraya hem kaynasın hem oynasın.’’ diye... Fasulye ’’Aaaaaah ah! Sorma pirinç kardeş sorma, öyle bir kıymetliydim ki hanelerde eskiden, yine de kıymetli sayılırım ama fiyatımı çok pahalılaştırdı bu zibidi esnaflar.’’ Pirinç ’’ Bunlarda Allah korkusu yok billahi tarladan çıkınca on katına çıkartıyorlar fiyatları, ıslah etsin Rabbim bunları.’’ |
|
16
|
|
|
|
İnsan fıtratı, yabancılaşmayı, eksilip bütünlüğünü kaybetmeyi ve yozlaşmayı geçen zaman içinde -negatif, pozitif etkileşimlerle- değişebilir. Bu yüzden bir bütünlük şuuru olmadan birinin başka birine hoşgörüsünün olması düşünülemez ama, fakat ve lakin belki “hoşgörünme” çabası olabilir… |
|
17
|
|
|
|
Ortaçağ kurallarıyla ve despotizmin emri ile işleyen mahkemelerde, hukuk kuralları, yalnızca hukuk kitaplarındaki sayfalarda unutulmuş kurallardır.
Ortaçağ kuralları demek, dağbaşı kuralları ve kanunları demektir.
Dağbaşı kanunlarını ve kurallarını eşkıyalar koyar. |
|
18
|
|
|
|
Milli Eğitim Bakanlığı hükümet politikası olarak benimsediği eğitim çalışanlarını itibarsızlaştırma çabaları medya namussuzluğuyla birleşince, şimdi yaşanan öldürme olayları da artık meşrulaşmaya başladı. Yarın hükümet ya da bakanlık yetkililerinden biri çıkıp da "öğretmen şunu yapmasaydı, öldürülmezdi" derse şaşırmayın. Çünkü bu günün yöneticileri gözünde öğretmen artık halk ve öğrenci düşmanı. |
|
19
|
|
|
|
Özgür iradenin vermiş olduğu bedelleri ödüyoruz. Öyle ya… Herkesin kendine göre kişisel bir düşüncesi, fikri hatta pozitif ayrımcılığı söke söke kullanıp arka planda şahsi ve bencilce planı var. |
|
20
|
|
|
|
Karadeniz'in incisi Trabzon şair, yazar, ressam; genel anlamda söylemek gerekirse sanat erbabı bakımından Türkiye'nin en bereketli topraklarının başında geliyor. Bu şehir her alanda olduğu gibi sanat alanında da farkını fark ettiriyor büyük küçük herkese. Trabzon'un sanat alanındaki önemli isimlerinden, kalem erbaplarından biri de, yazdığı birbirinden kıymetli kitaplarla bu alandaki rüştünü herkese ispatlayan Bahaettin Kabahasanoğlu'dur. Türkçeyi ustaca kullanan Kabahasanoğlu bugüne kadar hikâye, roman, deneme, şiir, tiyatro (oyun) ve hatıra türlerinde birbirinden değerli onlarca eser bıraktı bu ülkenin okumayı seven güzel insanlarına. Dilerseniz onu, siz kıymetli okurlara kısaca tanıtmaya çalışalım. |
|