• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
61
|
|
|
|
Bunca yıl.. ne olmuştu, nerede kalmıştık? Şimdi su içtikten sonra nefes nefese kalan bir adam gibiyim. Üzerimde taşıdığım bu yavaşlık; halsizlik, uyuşukluk yüzünden bir gün aniden organlarımın tümü çalışmayı bırakacak görenlerde beni canlı sanacaklar diye endişe ediyorum.. |
|
62
|
|
|
|
Gözlerin hep gözlerimde kalsın, /
Bu sevda beni benden aldıkça alsın istiyorum. /
Sen hep gülümse bana /
Sen gülümse ki /
Bakışlarına eşlik etsin alev dudakların. /
Sen ey sevgili /
Sen nazlı gülü asil toprakların. /
|
|
63
|
|
|
|
Sakın “seni seviyorum” deme bana. Tüm sıfatlar isim artık kurduğum cümlelerde. Değil ünsüzler, ünlüler bile düşüyorlar karşılarına sevgi dikilince. Büyük ünlüler vazgeçiyorlar uyumlarından. Küçük ünlüler dağılıyorlar dört bir yana. Sadece Aşk büyük harfle başlıyor cümlelerimde. Kıyamet kopuyor tüm atasözlerinde, tüm deyimlerde. Bağlaçlar bağlayamıyorlar kelimeleri öpmeden kelamları. Yıkılıyor alfabe, yıkılıyor kurallar aşkın alfabesinde. Aşkı yaşıyor aşkı anlatıyorum ben senin asla anlayamayacağın bir tümce düzeninde. |
|
64
|
|
|
|
Düşünüyorum da acaba seninle konuşmamın özel bir zamanı olsa ve senin günlük vakit anlayışına, duyguna nasıl dahil olup karışabilirim? Seni yalnız kafamda yaşatmıyorum. |
|
65
|
|
|
|
İzmir kurtuldu işgalden. Bütün İzmir ve İzmirlilere kutlu olsun. Benim işgalim sürüyor hâlâ. Beni işgal eden komutan ne güzel komutan… |
|
66
|
|
|
|
Aşk böyle bir şeymiş işte..Her dakika insanı ağlatan bir şey.Anlatamayınca sıkıntı yapan bir şey,Kelimelerin yetersiz kaldığı bir şey.Sen benim içimden kopansın.
Bensin!
Canımdan ötesin.
|
|
67
|
|
|
|
Ben seni hiç sevmedim ki… En lezzetli halinde erirken dilimde, çekirdeğindeki acının tadını hissettim istemeye istemeye. Yaralı bir attı umut; yaşatmak için mücadele etmek sanki bir suçtu. Bir kurşun uzaklığındaydı. Gez, gör, arpacık! Ve bumm! Öldürmek daha kolaydı! Acıya odaklı sevdalarda, aşk yüreğe çok uzaktı. İşte bu yüzden hiç sevmedim ben seni. Sevemedim. Acının tekelindeki bir kadın sevmenin uzağında yitti, gitti…
|
|
68
|
|
|
|
– Onun gözleri en güzel…
diyor ve o “levha-i an”ın sath-ı bediinden gözlerini ayırarak bana bakıyordun.
O levha hakikatten pek güzeldi, bilhassa o kahverengi gözler…
o kadar güzeldi ki, sanki senin gözlerindi.
Sonra ilave ediyordun;
– Yüzünün güzelliği de doğal değil mi?… |
|
69
|
|
|
|
"Seni sensiz yaşamak çok zor… Her gece yaşanan sensizlik, her gece aynı hüzün... Beklenen, özlenen sen, sen, sen... Ümit edilen seni bana getirecek son sabah, seni benden götüremeyecek son akşam olması; arzu edilen, özlemle beklenen gecelerin gelmesi..." |
|
70
|
|
|
|
Ben seni anlatamadığım,yazamadığım her kelimede sevdim. Dudaklarıma tılsım bırakan öpüşmelerinde sevdim, bir mahkumun rüyalarında büyüyen yalnızlığında sevdim ben seni.... |
|
71
|
|
|
|
Şiir ve Aşkın Kısa Bir Tanımı... |
|
72
|
|
|
|
HAYATIM’sın...
Şeceresi hüzün olan adamın buzdan kalbine düşen hayatsın..Canıma can diye süzülen canânsın. Kanadında mutluluk olan baharlarsın sen...Gonca güllerle süslenmiş sabahların gülümsediği cansın sen.. Kaybettiklerimin ardından tek kazandığımsın..Bedeli ödenmiş acılarımı dudaklarındaki nefesle gideren şifâsın sen.. Bağrı yanmış ve susuzluktan yüreğimi kurumuş kıyılarıma dolan ve benliğimden aşıp yüreğimde çoğalan bitmez deryâsın sen..Yaralarıma kendi yarası gibi bakıp sökük yüreğimi Eyyubvâri sabırla mutluluk ekleyen, çöllerimdeki serabın tükendiğini bilip dudaklarındaki ab- ı hayat ile menzile giren Leylasın sen...Göğsümde her zaman övünç abidesi diye saklayacağım ömrü vefasın sen..Sen susuzluğuma düşen hayatsın..Bak çöllerim yeşeriyor..Dokun toprağa..Zamanın göğsünde elenmiş topraktan “ sen ” fışkırıyor bak..Dua dua filizleniyor kuru yapraklar..İçinde büyüttüğüm kız çocuğunu vakitsiz gömen adamın kuru dudaklarına sunulmuş ab- ı hayatsın...Sen benim gözlerindeki kendimi gördüğüm hayatımsın...Soluklandığımsın, nefes aldığımsın.... |
|
73
|
|
|
|
“…AŞK’ların en güzelini, çılgınca sevenini,
yalnız sende bulmuştum, yalnız senin olmuştum…”
Kelimeler ile anlatılamayacak kadar engin, sevgili ile yaşanılacak kadar coşkulu, ifade edilemeyecek kadar yoğun ve tanımlanamayacak kadar karışık olan, herkesçe bilinen, adına AŞK denilen efsunlu kelimeyi anlatmayacağım. Onu yaşayacağım.
|
|
74
|
|
|
|
sevgilime ve tek aşkıma yazılmıştır. |
|
75
|
|
76
|
|
|
|
yanım da kalda sevgilim ister yÂrim ol istersen yaram |
|
77
|
|
|
|
“İnsanın hayatı, insanın hayalidir” diyor André Gide. Öyle mi gerçekten? Bu ifade aslında bir bakıma doğru. Ya da bu ifadeye “doğru” diyebilmek için birçok sebep olmalı. |
|
78
|
|
|
|
Bu gün ben okuldan kaçtım. Çok önemli başka nedenlerim vardı. Şimdi burada söylemesem... Olmaz mı diyorsunuz? Şiir yazmam lazımdı. Sizlerde genç oldunuz. Fazla kurcalamayın işte. Baharlı, böcekli, tomurcuklu çiçekli, bulutlu bir şeyler. Sınıfta bir türlü aklımı toparlayamıyorum. Çünkü o var…
|
|
79
|
|
|
|
Soramadığım “neden” sorusunu şimdi iki defa soruyorum “neden bitirmiştin.” “Neden gittin.”
|
|
80
|
|
|
|
Oysaki dilimizden çıkacak iki hecenin ucundaydı sevda ''Seni seviyorum.'' bu iki büyülü kelimeydi işte hayatımıza coşku ve anlam katacak olan... Ne yaparlardı bize bir kere söyleyebilseydik... En fazla ''Ben seni sevmiyorum.'' derlerdi ya da ''Senin le olmaz arkadaş olarak kalalım daha iyi.'' derlerdi... |
|