• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1641
|
|
|
|
Tek bir kelime etmeden vur boynumu. Acıma, merhamet etme. Bir nefes kadar değerli bildiğin bu yüreği en kötü haliyle bil. Güya ömrünü mahveden tek kişi olarak gösterdiğin bana tüm günahlarını en güzel hediyen olarak bırak. Hayatında biriktirdiğin öfkelerin hesabını benden kes sevgili. Mahşere kalmasın hesabın.Yenik başladığın hayatın tek hatası olarak beni göster. Hançeri al, gözlerime sun. Giderken son hediyen olsun kanlı hançerin. Vur hadi, vurabildiğin kadar...
|
|
1642
|
|
|
|
Bütünlüğün arasında sıkışıp kalmış yarımlık gibiyim, çeyrek asırdır uyuttuğum ne varsa yeniden hortladı. Evdeki hesap çarşıyı uymadı sevgili... Her Eylül dökülen yaprakların toprâğı özledikleri kadar seninle karışmak ve yeniden hayat bulmak aklımda ki...
|
|
1643
|
|
|
|
Her nefesin uçurum çaresizliği gibi duvarlardan geri dönüyorsa ruhunun dehlizlerine, bırak ta yalnızlığın içinde büyüt beni. Kavuşmaların peçelerine sarılmış taş kundaklarında uyut beni. |
|
1644
|
|
1645
|
|
|
|
şimdi herşey siyah... simsiyah... senin gibi... |
|
1646
|
|
|
|
sevmem ne eylül'ü ne iki de birini ne de bir'in ikisini |
|
1647
|
|
|
|
Bulutun maviyi, dalganın denizi yutması mıdır nedir .. |
|
1648
|
|
1649
|
|
|
|
Sanki önemsiz bir gün gibi yalnızlar için. |
|
1650
|
|
|
|
Seni hep yarım hatırlıyoruz, silik hayalin... parça parça küçücük… Binlerce parçasın sen içimizin bulmacasında. |
|
1651
|
|
|
|
bu gecenin sonunda yine anladım ki sensizlik zormuş |
|
1652
|
|
|
|
Aşk sizi esir alacak kadar güçlüdür. Duygularınız, dudağınızdan dökülecek sözleriniz, davranışlarınız artık sizin değil onun kontrolü altındadır. Yani Aşkın...Aşık olunca aptallaşır, çocuklaşır, hassas ve kırılgan bir hale gelirsiniz. |
|
1653
|
|
|
|
Sensizlik varken hangi güneş ısıtır hasretinin gözyaşlarını ? Hangi ateş susturur dilimdeki kanayan kelimeleri ? |
|
1654
|
|
|
|
Canımdan can gidiyor. Bir anne’nin canından can gibi gidiyorsun. Dilimden düşmeyen dualara, Allah’a sığınıyorum. İçine biraz huzur işliyorum./Dualar ziyan. |
|
1655
|
|
|
|
gözyaşlarıyla hissetmek yalnızlığı |
|
1656
|
|
|
|
Birini, birşeyleri feda etmeden sevmekten daha büyük mutluluk ne olabilir ki .Acıyorum sevmeden ölmek zorunda kalanlara. ag |
|
1657
|
|
|
|
Bir kırık aşk öyküsüydü bu. Kanadı kırık serçe kuşu. Ne bir masal olacak kadar şaşalı ne bir anka kuşu kadar uzun yol yolcusu. |
|
1658
|
|
|
|
Çok kızgınım aşka, ne güzel rahattım ben yahu. Aklımda sadece yolda yürürken acaba kaç karınca ezdiğim vardı. Ah pardon birde matematik. |
|
1659
|
|
|
|
Dünyamıza güneş getiren gözlerinle,anlamsız gülümsemeni gördüm ilk,sonra kokun sardı etrafı,varlığına sanki yıllar öncesinden sahipti ruhum.Nefes alıp verişlerinde yapabileceğim tek şey vardı küçücük ellerin için,seni bizi bağışlayana şüküretmek. |
|
1660
|
|
|
|
Önce seni, sonra beni, en sonra da evi yakacağım. Bacasından hiç duman tütmeyecek evin. Ne senin bana yandığını ne benim sana yandığımı kimse bilmeyecek. Bir yangın ki alevi sade yürekleri yakacak. Duygular harlanacak. Ne polisler cesedimizi tanıyacak ne de itfaiye bu yangını söndürebilecek. |
|