• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
881
|
|
|
|
Nereye,ne kadar yürümem gerekiyor?Kaç adım attım,elimde kaç var,kaç daha lazım?Hayatta işlemlerim eksilerden yana mı gidecek yoksa toplama yapmayı da öğrenirmiyim bir gün..
Fasulyelerle adımı yazmayı öğrendiğimden beri belki de hiçbir şe |
|
882
|
|
|
|
Uyuyorsun..
Başka bir düşte sakın gözlerimi unutma..! |
|
883
|
|
|
|
Ve ben de olağan sayıklama saatlerimdeyim, birazdan uçarım bir kuşun kanadında semaya. Oradan bir avuç güneş çalarım, ışıksız kalan her gecem için. Azcık hayat, bir dirhem de umut, bugünlük yeter, yarını yarın düşünürüz.
|
|
884
|
|
|
|
Lakin gülüm hayat parmak izlerimden sökülüp gidiyor... |
|
885
|
|
|
|
Var oluşumda, benliğimin oluşumunda büyük pay sahibi olan babama koca bir yürek değil, bir ömür sunsam yine de... ödeyemem hakkını. |
|
886
|
|
|
|
Öpülmedikçe ne işe yarar dudakların?
Ya kalbin…
En acemisinden sev beni, en kötü günlerin için sakla benden sana kalan ne varsa, ne hüzünlerinle kardeş ol, ne sevinçlerinle dost…
|
|
887
|
|
|
|
'25 senelik taş kesilmiş ağlayan melekler bilirler, yollarım kısa, güneşlerim sönük, gökyüzümde gözyaşlarım yağmura dönük, pişmanlığım fayda etse son nefeste ben bana can veren ruhumu teslim ederken yaradana aheste aheste, bil ki tek kanadını kırdığın bir kuşum ' |
|
888
|
|
|
|
Bazen isiklar soner karanlik yanar.... |
|
889
|
|
|
|
Seninle konuşuncaya kadar içimde susturamadığım sesler var mesela.
Seninle konuştuktan sonra iflas eden o sesler!
Gözlerine baktığımda eriyen bir şeyler var içimde,
Anlamlandıramadığım o iç akışlarım...
|
|
890
|
|
|
|
Herşeyin ama herşeyin bir bedeli olduğunu . Özlemle yaşamanın . Özlemle birbirine kavuşmanın yüce duygusunu bilerek .Yalan , Yalnış ,Çarpık uç noktalara kapılmış bir insanın gerçekleriyle bir kadın sevdim.. |
|
891
|
|
|
|
Bilir miydik, serüvenlerden bir daha asla onmaz yaralarla dönecektik evlerimize. |
|
892
|
|
|
|
Bazen umut ederek savaştım, savaşçı ruhum yoruldu artık. Alıp başımı bilmediğim diyarlara gitmek, unutmak, unutulmak, yok olup gitmek istedim çoğu zaman ama bu sadece korkaklık olurdu. Bazen ne için niye savaştığımı unuttum. Sonra hatırladım…. Acı çektim, ağladım günlerce ama bunlar hiç bir şeyin çözümü değil. İnsan kendi kaderini kendi yazarmış. Aptallık yaparsan cezanda ağır oluyor. Yanlış zamanda yanlış kişi, insanı bu hala getiriyor. Mazeretimin adı eskiden aşktı ama artık aptallık olduğunu anladım. Bazen sevmek de sevilmek de yetmiyor. Severek sevilerek de terk edilebiliyorsun, aldatılabiliyorsun. Ağlasan da inlesen de kalbin bu acıya dayanamasa da ayakta kalmak için savaşıyorsun. Fıkra gibi ama canım acımadı ki diyorsun ona. Beni incitemezsin. Kuyruğu dik tutmaya çalışıyorsun. O bunu hiç anlamıyor ya da işine öyle geliyor. Kendine yeni bir hayat kuruyor seni maziye gömüp, yoluna gidiyor. |
|
893
|
|
|
|
Bunca kelamı yazmama sebep olan son zamanlarda en çok dinlediğim iki şarkı( Limon çiçekleri Mustafa Ceceli ve Enbe Ork Altan Çelik Martılar)
|
|
894
|
|
|
|
Sevgi, yahut aşk, manevi bir duygu; soyut bir kavram. Kirletilmesi güç bir değer. Meşhur meseldir:Evvel zamanlarda devr-i kadim ademlerinden bir adem. Bilge bir zata gider. “ Efendim ben Hak âşığı olmak istiyorum.” der.
|
|
895
|
|
|
|
Başka basamaklarda başka anlamlar bulacak onlar. Kendilerinden ve birbirlerinden kaçmaktan vazgeçebilseler. Birbirilerini olduğu gibi kabul edebilmenin yanında, can yaktıkları anların ateşini kendi yüreklerinde de duyabilseler. Sıçrasalar birden o ateşi sade karşısındakinin değil. Kendi içlerinde de hissetseler. Şaşırsalar birbirilerinin acısına. Sarılıp ağlasalar, birbirlerinin saçlarını okşasalar. Ve yeni bir an geldiğinde ikisi de kendi ayaklarıyla. Bu sefer farklı bir adım atsalar. Birbirlerinin yüreklerini kanattıkları oranda, birbirlerinin yüreklerine merhem olsalar: Yaşam yorgunu iki kişi karşılaştığında, yüzdeki tebessümler farklı bir gülüşte selamlaşacak. Bu gülüşle beraber sakladığımız iç dünyalarımızın farklı dramları yansımalarda yoğunlaşacak. Geceler, güne merhaba diyecek, yaşanılanlar gecede kalacak. Gününde diğer bir yaşam gecedekine sırt dönecek. Yapmam neyse o yaşananacak. Kolay değil, elbette. Yaşattığın, yaşattıklarımın karşısında hiç kalacak. Sen hep bir arayışın kıstasında kalacak ve huzur dediğin geceden ayrılacaksın. İkili ilişkimizde yalan baş konuğumuz oluyor. Neden ?Saklanbaç oynamayı mı seviyoruz.? Oysa sevgi yüreğe hitap etmeli, mantık cevap versin. Her defasında incitirsen, incinirsin. Söylenecek bu kadar söz varken kırmayı seçiyoruz. Sırf üstün kalmak adına. Ne kadar doyurucu bir hayat olabilir ki... İki yaşamın en iyi tarafı ne olur dargınlıkdan başka. Aradan geçen zaman bile size selam vermez, kişi hoşlandığı şeyi sırf kendisi için istiyorsa. Farklı bir boyut daha vardı. Karşımızdakilere hissettirmek. Hayatın içindeki bizler yaşam denilen sadakatten habersizsek. Ve kendimizi kandırıyorsak. Yaşattığımız olsa olsa hüzün. Evresinde yalnız değiliz. Kimse kimseden habersiz. Sen kendinden bi haber. Keşkelere yer vermeden hayat alfabesini doğru okuyabilsek. |
|
896
|
|
|
|
Ne kadar kaldı ki ömrüm sonuna
Gittiğin gün düştüm hasret koruna
|
|
897
|
|
898
|
|
|
|
ışıl ışıl, huzur dolu ve mis gibi sevgi kokuluydu... |
|
899
|
|
|
|
Bırak yakımı deli sevda. Küstü gönlüm sana. Ne yıldızların kandırabilir beni artık ne da rayihaların. Körebe de oynamak istemiyorum artık. Karanlıktan korkar oldum, kapama gözlerimi sevda... |
|
900
|
|
|
|
Kırık aynanın arkasındaki resim...
Ne mi ?
Anlatayım….
Sen … Sevgin… Olmayışın… Ben….Yaşamalıyım… |
|