• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1661
|
|
|
|
Söz yazılır kelam olur.
Gönül özler dil lal olur. |
|
1662
|
|
|
|
Çok değer verilir, çok sevilir, her şey anlatılır, bazen sevgiliden, bazen aileden bile daha yakındır. Dinler her derdini, derman olmak için elinden geleni yapar, kırılsa da küsmez, küsse de uzun sürmez... Kim taşıyabilir bu kadar güzel vasıfları? |
|
1663
|
|
|
|
Aşk tek bir kalbin kaldıracağı kadar hafif değil, onun ağırlığı eziyor güçsüz kalbimi. Dayanmıyor kalbim tek başına aşk yükünü kaldırmaya. Her geçen gün daha da zayıflıyor, en iyisi sen bu aşkı da al ve git sevgilim…Aşk koca dünyayı tutsak etmiş kendine, onunla baş edebilmek benim ne haddime… |
|
1664
|
|
|
|
renklerın bana gore anlamları |
|
1665
|
|
|
|
.........nazli yare, kalan bir damla umudun harcanmasi... yar o ki, inletmektedir, kendi agitiyla masugunu. bicare, pespaye gonlun son zerresi terennum etmektedir nazende' yi... |
|
1666
|
|
|
|
Acaba bunu hesaplayabilir miydi matematik dehaları? Beynimizin ne kadarı aşkı sorguluyor, aşkı kurguluyor, bizi karanlık bir kuyuya itip yankılanan kendi sesimizden korkmamızı sağlıyor? Aklımızın hangi bölümü ile sever, aniden çıka gelir, aşka rehin ve rehineler alır, sonra hangi bıkkınlık ile terk ederdik o cennet bahçesini. Ama aşkın matematikte bir karşılığı yoktu ve ben olasılıklar ile zihnimi bulandırıp aşkımıza ihanet ederken bile olasılık hesaplarını sevmiyordum.
|
|
1667
|
|
|
|
İskeledeki bir halatla muhabbete bile vesile olan aşk ve özlem... |
|
1668
|
|
|
|
yok olmak zamanı geldiği anlardan birinde çıka gelen cümlelerin ardarada dizilmiş hali... |
|
1669
|
|
|
|
Rabbim ne güzel yaratmış melek misali
Her hali bir başka güzel huri timsali
İki cihandada tek dileğim en güzel hali
Kollarıma alıp ölesim geldi |
|
1670
|
|
|
|
insan bir içimlik su ise kendine layık dudakları bulmalı. insan aşk şarabıyla zikzaklar çizen bir ressamsa kendine elini titretmeyecek sevgili aramalı. |
|
1671
|
|
1672
|
|
|
|
Bazen an’a dokunup kaybedersin sonra
Bazı şeyleri açıklayamazsın
Sadece görür, hisseder ve yaşarsın.
Ve küçücük bir soru işareti olup
Silinirsin zamanla.
Gözlerinle anlatamadığın onlarca düşünce
Takılı kalır gönlünde.
|
|
1673
|
|
|
|
Dudağında bir gelincik, kuşlarımın ayak perdesini boyardı.
Hasta kaburgamın iniltisini kucaklayarak, gelişini seyretmiştim evvelce.
Biliyorsun,
Ben de biliyordum herşeyi... Kulaklarımızı tıkadık,
Seyyah bir şimşek rast gelir; dağlı yüzümüzün resmini çeker sandık... |
|
1674
|
|
|
|
Rüzgar ol, yüreğimin dağılmış hatıralarını avuçlarıma topla. Bahar ol, yağ saçlarıma. Dizlerine eğilmiş yüreğimi tutup serçenin gözyaşlarına bırak. Ya da yapamıyorsan onca şeyi, bari ölüm ol, çık karşıma. Avuçlarından kanatlanayım sonsuzluğun sessiz semasına..Neden diye sorma, seninle aynı vakit doğma şansını yakalayamadım lakin senin gözlerinde ölmenin ödülünü ve onuru bana ver sevgili..
|
|
1675
|
|
|
|
Git demesi gerekirken insanın, neredeyse gitme diye yalvaracak olması ne garip, bana gittiğini söyleyen gecenin yalancı olduğunu, gitti artık(!) diyen dostlarımın birer düşman olduğunu düşünmek ne garip. Sana sarılmadan uyuduğum gecelerin ömrümden sayılmadığını düşünmek ne garip. Aldığım nefeslerin içinde oksijen değil, sensiz geçen her dakika içini yüreğime lanet depoladığımı görmek ne garip… |
|
1676
|
|
|
|
Para sevgiyi değil; sevgiliyi getirir. Para için gelen para bitince gider. Oysa sevgiyle gelen sevgisini bırakır gider ve bu bırakılan sevgi, seni sürekli mutlu eder. Hayata her küstüğünde o sevgi bir zindan penceresi gibi kararan yüreğine bir ışık süzer. O aydınlık ne bir zengin evinin salonundaki mücevher ışıltılarına ne de gökyüzündeki gece yıldızlarından doğan ışığa benzer. O aydınlık ki insanın gözünün önüne hep cenneti serer. |
|
1677
|
|
|
|
AŞK YAKICI BİR ATEŞTİR BUNLARIN EN GÜZELİ İSE GÜNEŞTİR. |
|
1678
|
|
|
|
Hani yaramaz çocuklar kapı zillerine basıp ta kaçarlar ya; insanın yazıp ta kaçası geliyor o çocuklarınki gibi bir zafer sarhoşluğuyla… |
|
1679
|
|
|
|
… bir yitik kentte yeniden başlar zaman ve senin kentin o içinde yaşadığın… unuttuğun bir ara sarhoşluğundan…
… çamur kaptı sını yeniden fark edersin kırlangıçların… |
|
1680
|
|