• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1201
|
|
|
|
Semboller hayatın insana yansıyan yüzüdür. Bu yüzün berrak, akılcı, faydalı, estetik ve çekici olması onun hayattaki anlamını daha da derinleştirmektedir. |
|
1202
|
|
1203
|
|
|
|
Gençliğinde güzelliği nam salarmış… Gençler, onu görmek için birbirleriyle yarış edermiş. Kim alacak köyün en güzel kızını diye kavga edermiş. Hele de düğünlerde oyuna kalkınca Fadıma Kız, kimse kalmaz yerinde onu seyre dalarmış…
|
|
1204
|
|
|
|
oysa huzur dediğin nedir ki. kim kaybetmiş de ben bulayım, bu huzurlu olmaya en müsait, dingin ve sessiz mekanda. kime sorsam verecek bir cevap bulur herhalde. bulur da arkasına yaslanır, zaman zaman huzur bulabilmenin içinde yarattığı rahatlıkla. huzur dediğin nedir ki oysa... koca bir evde yapayalnız, televizyonu bile açma gereği duymadan içerden gelecek bir tıkırtıyla korku içinde kalabiliyorken ben.
|
|
1205
|
|
|
|
William Willis’i duyanınız var mı? Eminim vardır, ama kaç kişidir? Oysa insanın denizle ilişkisinin destanıdır William Willis’in tüm yaşamı. Ya da kendi halinde bir doktor olan Alain Bombard’ın tek derdinin aslında “insanların açık denizde hayatta kalmasının yollarını ispatlamak” olduğunu bilir misiniz? Atlantik’i aştığı sıradan bir botu “Zodiac” gibi efsane bir marka haline getirirken bir yandan da bir varoluş destanı yazmıştır o da Atlantik’in sularında.
Neredeyse tamamı denizlerde geçmiş bir yaşam düşünün, ama denizlerde derken Karaköy-Kadıköy arasında değil, ya da Karadeniz boyunca; dünyanın tüm denizlerinde… Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusları, Akdeniz, Ümit Burnu, Uzakdoğu, neredeyse tüm Pasifik adaları… ve bir gece Rakahanga resifinde sona eren bir yaşam; işte size Eric de Bisshop ve akıl almaz yaşam öyküsünün duraklarından bazıları.
Salların Altın Çağında pupa yelken sonsuz ufukları aşmış bilinen-bilinmeyen tüm denizcilere gıpta ve SAYGIYLA! |
|
1206
|
|
|
|
Tüm bunlar, paranın alamayacağı şeylerde olduğu gösterse de, hayal kurmanın kimseye bir zararı olmamıştır herhalde . Gerçi kimine göre, hayaller kurulmak için vardır gerçekleşmek için değil, diyerek insanoğlunun elde edinceye kadar ki istek ve azmini elde ettikten sonra da göstermesini dileyelim.Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy Şimdiden mutlu yıllar. |
|
1207
|
|
|
|
Özgür olmadığınız bir yalan. Seçimlerinizi her an baştan, yeniden yapabilirsiniz. |
|
1208
|
|
|
|
Sessizlik o kadar güzelki sanki yıllarca hasretim bu sessizliğe.İnsanın benliğini alıyor. Büyülü bir iksir gibi insanın ruhunu alt üst ediyor.Başımı kaldırıyorum ve gündüzün maviliğinden geriye kalan simsiyah bir gökyüzü görüyorum... |
|
1209
|
|
|
|
Ya sizin evin, kaç penceresi var perdesiz!?... |
|
1210
|
|
|
|
Herşey "bu dünyada biz de yaşadık" deyip, bunu bir şekilde ispat edebilmek için. Yani hacim kazanabilmek ve ölümsüz olabilmek için. |
|
1211
|
|
|
|
Denizin kızı Akçaabat, işveli bir gelin oluyor bembeyaz duvağının altında. Bu gelinin yüreğindeki umutlar Karadağ’dan daha yüce ve heybetli… Acılar ders oluyor geleceğin mimarlarına. Umut harmanları endişeleri bertaraf ediyor. Akçaabat yarınlara parlayan gözlerle, taze beklentilerle bakıyor. Akçaabat yüzyılın şerefini bütün hücrelerinde hissediyor.
|
|
1212
|
|
|
|
Ne güzel demiş Yunus; “Mal da yalan, mülk de yalan/ Al biraz da sen oyalan”. Binlerce yıldır dünya böyle devir teslim ediliyor. Kimse malını elinde tutmayı ya da göçe karşı durmayı başaramadı, başaramayacak da. Duraklarda hanlar inşa ediyoruz. Belki bir saat sonra terk edeceklerimizle, sonsuza kadar birlikte olunacakmış gibi lezzetle yaşıyoruz. Dünya hapishanesinde olduğumuzu anlamadan demir parmaklıklara sarılıp, birer mücevhere sarılıyormuş zevkiyle, “Bunlar benim” diyoruz. |
|
1213
|
|
|
|
Yazmak işe ticari bir boyut kazandırmadığınızda daha zevkli olur.Ben yazmayı insan ruhunun yıkanması arınması olarak düşünürüm hep,sadece kirden değil beyinde biriken güzel duyguların olmasını arzu ettğiniz herşeyin kağıda dökülmeside bir nevi arınmadır.Saatli dakikalı birşey değil,göze görünen gönle düşendir ayrıca yazmak...Belki içinden geçenleri tam manası ile kağıda dökemezsin fakat yüreğinin kapısını azda olsa açmışsındır beyaz kağıda,Artık odak noktan kağıdın ve nasıl bir ruh halinde isen ona işlediğin iğnendir,kaleminde,
Kaleminiz sizin tercümanınız,kağıdınızsa kalbinizin mührüdür.Güzel şeyler yaşamamış olabilirsiniz fakat güzellikler aksettirebilirsiniz kalbinizin mührüne, o yansıma belkide hayranı olduğunuz yakamozlar gibi ışıldayacaktır sizinle birlikte ....
|
|
1214
|
|
|
|
Tam 98 de, sabahın 05:00 in de gittin sevdiğimiz evimizden, odan dan... |
|
1215
|
|
|
|
Ders almayı öğrettiğin için teşekkür ederim!
Gözüme, burnuma sokmadığın için hatalarımı!...
Dinlenmemiş uyarılarından dolayı tavır almadığından dolayı…
Annemi… Bizleri sevdiğin… Önemsediğin… Ve de varlıklarımıza duyduğun saygıdan… Sevgiden…
|
|
1216
|
|
1217
|
|
|
|
Adam sevgilisini ne kadar çok sevmiş ki bize her gün binlerce defa Alo Alo diye, adını tekrarlatıyor. |
|
1218
|
|
|
|
Çatlak kabuk yeni birşey daha öğrenerek yoluna devam ediyor. Çatlamış kabuğunu nasıl kıracağını düşünerek. Ve diğer kabukların nasıl kırılacağını.
Anlıyor ki bu dünyadaki en zor şeylerden biri bir insanı değiştirmek.
|
|
1219
|
|
|
|
"Başka bir şehirde de,bir akşamüstü, bir çay kaşığının çay bardağıyla buluşmasının o neşeli sesinin, duvarlara çarpıp geri gelişini, gözlerimle görebilirdim.Başka bir şehrin kaldırım taşlarını sayarken de hayaller kurabilirdim.Akşam güneşinin vurduğu bir masada,sıcak bir kahvenin dumanına karışan sohbetler yapabilirdim başka herhangi bir şehirde.Ve yine o herhangi bir şehir,tüm sokaklarını açabilirdi bana yürüyerek eskitmem için." |
|
1220
|
|
|
|
Günlük sayfasından iki paragraf.... |
|