• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
521
|
|
|
|
” Oyun bitince, şah da, piyon da aynı kutuya konur” diyen, Sokrates ne kadar haklı. Kendini tüm canlı varlıkların efendisi sayan, o da yetmez tüm dünyanın, hatta evrenin efendi-si olarak gören, hiçbir şeye saygı duymayan, göstermeyen insanoğlu, oyun bitince aynı kutuya gireceğini hesap edemiyor ne yazık ki… |
|
522
|
|
523
|
|
|
|
Bir an kendimizi, hiç, ama hiçbir şeyle (kişiler- kurumlar ) kıyaslamadığımız bir günde yaşadığımızı hayal edelim. Üzerimizden tonlarca yükün kalktığını, adeta kuş gibi hafiflediğimizi hissedeceğiz. İşte o zaman gerçek özgürlüğü tadacağız |
|
524
|
|
|
|
İnsanların sırlarını değil, bigeliğini araştıracaksınız.
Dedikodularını yapmayacaksınız, yaptıkları iyilikleri anlatacaksınız.
Eğer yanlış bilgilerle çıkmaz bir yola girmişlerse, kınamak yerine, yapıcı eleştirilerinizle onları, yanlışlarından döndüreceksiniz.
|
|
525
|
|
|
|
"Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!"
Bakara-152 |
|
526
|
|
|
|
2005 Ağustos ayının son haftasında ailenin minik bir üyesi olarak dünyaya geleceğinin haberini aldım. Sen anne karnında 45 günlükmüşsün, o sıra bana öyle söylediler. Hem sevindim, hem hüzünlendim. |
|
527
|
|
|
|
"Ceplerinde kent sokakları taşıyan, ve şehirlerin ruhu olduğuna inanan her insanı etkileyecek bir yazı.. " Gökhan Ertosun |
|
528
|
|
|
|
Vallahi ne desem bilmem ki bu yazı hakkında. Okuyun ve siz karar verin. |
|
529
|
|
|
|
Milan Kundera'nın romanından, yönetmen Philip Kaufman'ın, beyaz perdeye aktardığı bu filmi belki izlemişsinizdir. 1960'ların Çekoslovakya'sında politika ile değil, kadınlar ile ilgilenmeye tercih eden, ünlü bir doktorun hikayesi anlatılır. |
|
530
|
|
|
|
ey yüreğine hüznü eken
ç o c u k!
savur korkularını
kınından kasvet akan yaşama... |
|
531
|
|
|
|
Sokaklar, caddeler, evler, çocuklar ve ıslak yavru kediler. Savunmasızlığına, terk edilmişliğine, acınası hallerine ve soğuk kaldırım taşlarına bakmalıyım kentin, ilk kez görüyormuşçasına. Yaralarına dokunmalıyım tek tek, keşfetmeliyim. Parçalara yüzümü sürmeliyim, karışmalı gözyaşlarımız. |
|
532
|
|
|
|
yaz mevsiminde iskenderun akşamlarına doyum olmuyor. sahilde dolaşmak terapi etkisi yaratıyor. günün yakıcı sıcağının yerini, insanı kuşatan bir zamanların işlek fenike kıyılarının serinliği alıyor |
|
533
|
|
|
|
Biri tutsa ellerinden, bütün geçmişi silse bir kalemde. Avuçlasa yüreğini yinemi hayır diyeceksin? Ya seni senden daha iyi tanıyan biri çıksa. |
|
534
|
|
|
|
Kimi kaleminin ucunda, kimi sazının telinde, kimi düşüncelerinde yaşar. Yazabilen şiire, romana, besteleyebilen notaya, kimi de yastığına döker içini.
|
|
535
|
|
|
|
Hayata bakışın toplumsal bir olayla nasıl değiştiğinin açıklaması.. |
|
536
|
|
537
|
|
|
|
Yukarıdaki kelimeyi okuyup hemen psikolojik bir kavram deyip peşin kararlı olmayın sakın. Yine ruh halimiz ve psikoloji ile alakalı bir kavram ama bu kez dolaylı olarak... |
|
538
|
|
|
|
Güneş kırmızı havlusunda kurulana kurulana, santim santim çıktı denizin koyu maviliğinden. Can evini bırakıp yükselmeye başladı. Gökyüzünü grisini kırmızıdan sonra sarıya boyadı. Yıldızları kucakladı, toplayıp bohçasına attı. Sonra maviler saçtı bir de beyaz bulutlar sabahın üstüne. Bir ben gördüm, bir deniz feneri, bir de Gazi Kayası açıklarından geçen Rus bir gemici. Yarım saat içinde on binlerce sihir geçip gitti. Belleğimde binlerce resim, içimde çocuksu bir heyecan kaldı geriye. Bunu en kısa zamanda yeniden yapmalıyım dedim. En kısa zamanda, hatta yarın sabah yine bu saatlerde burada olmalıyım. |
|
539
|
|
|
|
Bir Asistan Gözüyle Laparoskopi |
|
540
|
|
|
|
Gerçeğin peşinden koşmaya başladığımız bu zaman diliminden itibaren, yaşam bizim kendi hissettiğimiz, düşündüğümüz ve hayaller kurduğumuz bir mevkie dönüşmüştür. Daha fazla olmasını istediğimiz gibi davranmışızdır. Hayatın gerek ve gereçleri toplumsal bir yaşam biçiminde geliştikçe ve hatta ilerledikçe teknoloji kendi yaşam alanımıza girerek düşündüğümüz, istediğimiz, hayal ettiğimiz ve peşinden koştuğumuz yaşam biçimimizi ele geçirmiştir. |
|