|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
641
|
|
|
|
Dünyada,acılarla sevinçleri bir arada yaşıyoruz.Hayat iyi ve kötü yönleriyle devam ediyor.Bir kısım insanlar keyif içinde yaşarken,bir kısmı da acılar içerisinde kıvranıyor.Onun için,dünyaya sadece kendi penceremizden bakmamalıyız. |
|
642
|
|
643
|
|
|
|
SEVİL ve BEHZAT AR Çiftinin güzel yavruları ALİ EREN YOLDAŞ’ a… |
|
644
|
|
|
|
Ve birbirimize bir süre bakmamaya karar veriyoruz. Dışarıda koşturan çocuklar. Hava daha bir aydınlık kışın. İnsanları izlerken bile ürperiyorum. |
|
645
|
|
|
|
Cam kırıklarıyla doluydu her yer... Tiz bir çığlık ile cam kırılma sesi, müthiş bir ikili sayılabilirlerdi yerine göre. Kaygı dolu bir çift göz, olan bitene kılıf uydurmaya çalışıyordu. Şok kısa sürmeliydi. Öyle de oldu.
Çıplak ayağını tüylü paspasa değdirmeden, temizlik teçhizatlarının olduğu dolabı açtı ve faraş ile süpürgeyi aldı. Peştamala sardığı yarı çıplak vücudundan sızan su damlalarına aldırmaksızın eğildi ve banyo yüzeyine dağılmış cam kırıklarını itinayla süpürmeye başladı. Bir yandan da kanayan parmağını kâğıt mendille sarmıştı... Titreyen kolları ve dudaklarının yanında bir de, gözyaşları bu seremoniye eşlik etmeye başlamıştı. |
|
646
|
|
|
|
Bugün geçti, yarın gelmekte.
Ya dün, düne ne kaldı bugününüzden? |
|
647
|
|
|
|
Ölümsüzlüğü arayan Sümerli Gılgamış ile Albert Camus arasında yaklaşık 4.500 yıl fark vardır. Ya düşünsel anlamdaki mesafe farkı? Belki de hiç yok.. |
|
648
|
|
|
|
Hayatın insanın anlamı önemini anlatırken anlamı anlayabiliyor musunuz? Yoksa ben daha çok biliyorum derken, bana anlatmadan hala susuyor musun? Önümüze duvarları kendimiz ördük derken, sana bana gülerken, gel bu duvarları yardım et kaldıralım diyorum geliyor musun? |
|
649
|
|
|
|
Günlerden salı... Takvimler yırtılırcasına, günler geçmekte. Her günümde olduğu gibi bugünümde de kelebekleri salıvermekteyim kavanozlardan. Çünkü ben en çok gökyüzüne açım. Karnımı bulutlarla, gün ışıklarıyla doldurmak istemekteyim. Bugün salı... |
|
650
|
|
|
|
-Beni kollayan tanrı sizin de mi Tanrınızdı? Hüznü, umutsuzluğu bekleten onca yürek varken sorular kapılardan dönmeyecek miydi? Dönenler, bekleyenleri yerli yerinde bulmanın sancısıyla kendilerini topluma yeniden kazandırmak için maskeler ısmarladılar mı usta terzilere?- |
|
651
|
|
|
|
"Bir şeyi çok istersen eğer Evrenin Ruhu sana yardım eder." Paul Coelho |
|
652
|
|
|
|
Her şeyin haram olduğu söylenir bu dünyada ,oysa tanrı kullarına öylesine helal etmiş ki nimetlerini...Mukaddes kılmış yaşamayı ve yaşatmasını bilenleri.......
|
|
653
|
|
|
|
Hava bulutlu ve bir türlü dağılmıyorsa, o zaman rüzgâr biz olmalıyız. Güneş de yüreğimizden doğmalı. |
|
654
|
|
655
|
|
|
|
yıllardır çölde yaşayan bir meczup anılarından kaçan ve çöle sığınan briyle karşılaşırsa neler söylerdi? not: bunu okurken eğer elinizde varsa peter gabriel'in the feeling begins adlı ezgisinin size eşlik etmesine izin verin. yazının tadının değiştiğini görecesiniz. elinizde yoksa bir yolunu bulup size ulaştırmayı deneyeceğim. ama önce elinizde olmadığını bilmem gerkeiyor değil mi? |
|
656
|
|
|
|
O köprüde bir başkalık vardı diye ağlıyor yaşlı adam. O köprüde bir başkalık vardı, bu benim Mostar’ım değil! Teselli sözcükleri aramak içimden gelmiyor. Çünkü biliyorum ki karşımdakinin acısının üzerinde her teselli sözcüğü eğreti duracak. Yeri doldurulamayacak bir çok şeyini yitirmiş, vakarı acısıyla bütünleşmiş, sarsılmış ama yıkılmamış bir çınar gibi karşımda duran adam için ne söylesem yavan. Susuyorum, ağlayarak ve yumruk yaptığım parmaklarımı gizliden gizliye dişleyerek eşlik ediyorum acısına. 12 yakını katledilmişliğin acısını içimde nereye yerleştireceğimi bilemeden.
Gariptir ki; saat 15:52 de Mostar yerle bir edildikten sonra; köprüyü yakından gördüğüm, ayak bastığım ilk anda, yani “tamir” edildikten sonra, ben de bu köprüde bir başkalık olduğunu hissetmiştim. Eskiden de bir başkaydı elbet. Fakat artık yalancı bir edayla, hiçbir şey olmamış gibi, akan onca kanın ardından olağanca beyazlığıyla gerçeklikten uzak öylesine bir yeri doldurulmuşluk, kanıma dokunmuştu gördüğümde.
|
|
657
|
|
|
|
Neyse sözü fazla uzatmayayım.
Her gönül çiçeğinin yeni yılını kutlar, sağlıklı ve huzur dolu bir yaşam dilerim,sıhhatle...
|
|
658
|
|
|
|
“Yaralarımı sarıp sarmalayan, Biri var Peki İpek dokunuşlu bundan senin haberin var mı?”
Ve en güzeli ne biliyor musun.? bana prenses diye seslenen Biri var
|
|
659
|
|
|
|
Beyaz bir vapur, sütbeyazı… İstanbul’a gitmeliyim.
|
|
660
|
|
|
|
Bunca zaman neden yüz çevirdik, bunca zaman neden göz yumduk bildiğimiz gerçekleri yok sayarcasına,
İnanıyormusunuz sahiden karşınıza bir kurtarıcı çıkacağına, yada belkide hiç bir şekilde inanmıyorsunuzdur başınıza gelecek o kaçınılmaz sona... |
|
|
|