• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
341
|
|
|
|
Her fırtına içinde bir güzellik taşır. Bu sebeple rahmetin de habercisidir fırtına… Öyle görüntüsüne bakıp korkmayın zira hemen yağmur gelecektir ardından; bağrı yanmış toprak, susuz kalmış bitki, dilsiz hayvan ve düşünen insanlar bu bereketten dilediği kadar istifade edecektir. Böylece yer ile gök arasında bir bağ kurmamızı da sağlayacaktır fırtına…
|
|
342
|
|
|
|
Hani kendimden geçip, ‘Depresyondayım’ şarkısını dinlediğim ve evden dışarı çıkmadığım dönemsel sıkıntılarım vardır bilirsin, şimdi itiraf ediyorum onca dertten kaçtığım, en güvenli sığınağımsın sen benim |
|
343
|
|
|
|
Herkes kendi hayatında başroldür. Diğerleri için belki figüran olabilir ama kendi hayatında o bir başroldür. Başrol ölene kadar değişemez öldüğünde zaten film biter. |
|
344
|
|
|
|
Yaşadığına şükretmek.
Sevdiklerinin yaşadığına şükretmek…
|
|
345
|
|
|
|
Anladım ki insan en çok sesinde taşıyormuş kendini. Kelimelerin dizgisi bir yana, duyguların sedaları yıllanmış. Belirgin bir bezginlik var sesimde. Yenik bir sızlanma, umutsuz bir sitem dizgilerimde. öfkemde dahi ihtiyar bir anlayış İçimdeki hırlak köpek, kavrayışım, dillendirişim, “çüş eşeğim çüş” diye haykırışım bile yaşlanmış.
|
|
346
|
|
|
|
neden zamansız atılımlar yapmanın peşinde koşuyoruz? |
|
347
|
|
|
|
neden kendimizi korkularımızın etkisi altında bir karara varmaya zorluyoruz? |
|
348
|
|
|
|
Acıların hançeridir böğrümde gördüğün ışıltı |
|
349
|
|
|
|
Bir kar tanesiyim ben, hiç özel olmayan. Sadece tüm taneler kadar beyaz, köşeli ve soğuk... |
|
350
|
|
|
|
Mesafelerde kaybedilen sıcaklığı hisset avuçlarında. Çünkü biz büyük uzaklıklarda kurulan şatolardan korkmayı öğrendik sadece. Bu gece yık kalelerini o şehrin. |
|
351
|
|
|
|
Bildiğimiz hayat, oyun oynadığımız sahne ve sahnede oyunu başarıyla icrat etme çabası ve insanlara izleyebileceği bir oyun sergileme midir ?
|
|
352
|
|
|
|
Dünyanın içinde yaşayan biz yerliler görmeli ki geçmiş hızla bizden uzaklaşıyorken, gelecek düşüncenin kalıplarını zorlayan yeni çehrelerle bize doğru hızlı bir şekilde yaklaşıyor diyebiliriz.. Evet, denizler berrak maviden bulanık griye dönüşüyor, çocuklar oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşmıyor, babalarda öğüt yerine “ihtiras” sözcükleri dolduruyorsa çocukların kulaklarından beyinlerine, geçmişi özlemek ister istemez daha bir mânâ kazanıyor. |
|
353
|
|
|
|
Eğer siz Ferdi'nin sizin de çocuğunuz olduğunu anlayamazsanız... |
|
354
|
|
|
|
bir ırmak misali taşacağımız sırada neden önümüze bent olan engelleri silip süpürmüyoruz? |
|
355
|
|
|
|
Onlarca yıllık, birbirimizin ıcığını cıcığını bildiğimiz az sayıdaki dostlarımdan biridir Nuray. Kadın gibi kadındır. İçi dışı bir. Yalan dolan, riyadan eser bulamazsın. Laf aramızda, arkaik kalıtlarımızdan olan kadınsı oyunları, entrikaları bilinçle reddetmiş,kişiliğiyle var olmaya çalışan, okuyan, özümseyen ve öyle yaşayarak bu dünyada kendine yer bulmaya çalışan bir kızdır. Bu yüzden hayatın çok sillesini yemiş, yiğitçe savaşmıştır. Çok severim, kafa dengidir. Ama hayat işte...Zırt zırt telefonlaşır da sık sık görüşemeyiz. |
|
356
|
|
|
|
Ve yalnızlık. Onunla mutlaka dostluk kur. Yalnızlık insanın kendi kendine yarenliği dostluğudur. Tüm yaşamışlıkların ardında ne kadar çok insanın olursa olsun, insanın tüm yolculukları kendinde son bulur. Hem tüm kahramanlar yalnızdır. Yalnızlık insanın anası, babası, kardeşidir, yuvası ve yurdudur... |
|
357
|
|
|
|
Delice sarsan, yağmurda parlayan, uzakta acı veren, kalbi yoran.. Çılgın gibi aradığın, bulunca uzaklaştığın, rengi kırmızı, hüznü yabancı, sesi aldatıcı..
Ahh ! Sevgin yeni bir huzur ifadesi, korku geri çekilme bahanesi..
|
|
358
|
|
|
|
Günah işlemeyi hiç istememiştik aslında. |
|
359
|
|
|
|
. akşamın karanlığı iyice basmıstı. evin yanında iki üç tane erik ağacı vardı. erik ağaçlarının altından bir ses duydum. önce korktum, sonra yanaştım baktım, bir adam! baktım; mehmet amcam.. |
|
360
|
|
|
|
Sahi diyorum bu yaşadıklarımız bir rüya ve kâbus mu diyerek kolumu çimdikliyorum, acıyor kolum demek ki rüya kâbus karabasan değil bir gerçekmiş… Keşke ah keşke bir rüya olaydı bir karabasan olaydı uyanınca oh rüyaymış der rahatlardık... |
|