• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1981
|
|
|
|
Tek hissettiğim minicik yüreğin isyan atışlarıydı.
Arada anlamaya çalışan kırpma nöbetleri sadece hüznün kuruttuğu gözlerinde, derin iç geçirme sarsıntıları yapılanmayı henüz tamamlayamamış bedeninde, ruhu çoktan çökmüştü bile..
|
|
1982
|
|
|
|
"Herşeyin etrafında dönmek için, herşey olmak için tüm kaleler yıkılır... Ve unutulur, ne yazık, unutulur: koskocaman okyanusun içinde minicik bir hücreden ibaret olmanın gerçeği... Elde olanların hiçbir hükmünün olmadığı unutulur... " |
|
1983
|
|
1984
|
|
|
|
Ve anlıyorum..Bıçak gibi kesiyor beni, hayat devam etmeli..Aslında herbirimiz için yatağından sevinç içinde fırlamak o kadar büyük bir mucize ki..Anlamıyoruz. |
|
1985
|
|
|
|
Adamın biri ayrıldığı sevgilisine duyduğu aşkı anlatmak için yazmaya başlamış, o kadar güzel anlatıyormuş ki bu aşkı, yıllar sonra çok ünlü bir yazar olmuş. |
|
1986
|
|
|
|
Efendim adettendir: Sözlük manası olarak "çalakalem"; çabuk, gelişigüzel ve ilmi olmayan yazı yazmak gibi manalara gelir. "Çala" eki önüne geldiği isme çabukluk, süreklilik, "özensizlik" gibi anlamlar verir ve fiile bağlanır. İmlâ kılavuzunda "çala kalem" |
|
1987
|
|
|
|
Benim pencerem en parlak yıldıza bakar,
Nüfus cüzdanımda aşkın suretini taşırım ben
Bahçeli eski evlerde aşk masalları dinlenirken,
Yorgun bir otobüs geçer şehirden.
|
|
1988
|
|
|
|
“Beni de bir yazında anlatsana. Sendeki kendimi çok merak ediyorum. Beni nasıl anlatırsın? Düşün bakalım biraz, sen mutlaka yazacak bir şeyler bulursun.” |
|
1989
|
|
|
|
Sevgili annemin doğum günü olduğu için ona bu şiiri yazdm. Sen yaşlanmıyorsun anneciğim, sadece zaman koşturuyor ve durdurması |
|
1990
|
|
|
|
Onların ışıltısı kamaştırır gözlerini. Kendini sınırlamayan; yaşamı boş verip, yalnız kendini dinleyen insanların ışıltısı. Çağlayan insanlar, y |
|
1991
|
|
|
|
Ona küs, buna gücen, şunu unut, bunu sil.
Nereye kadar yahu? |
|
1992
|
|
|
|
Söylenecek hiçbir şey kalmayınca |
|
1993
|
|
1994
|
|
|
|
Kıpkırmızı batmakta olan güneşe bakıyorum, bir anda güneş fona dönüşüyor çünkü daha yakınımda el ele bir çift görüyorum sahilde dolaşmaya çıkmış, gözümle fotoğraflarını çekiyorum arka fonları kıpkızıl bir güneş... |
|
1995
|
|
1996
|
|
|
|
ifade edemediği yalnızlıklara düşmeyenimiz varmıdır ki yaşamda? |
|
1997
|
|
|
|
gece ya başladı yakınmalar ! |
|
1998
|
|
|
|
Yalan üstüne yalan söyleyenlere çok kızarım. Fakat çok geçmeden onları hoşgörürüm sonra da unuturum. Ne de olsa bu bir karakter işi, yapı işi. Bir kere girmişse kanına çıkması zordur. |
|
1999
|
|
|
|
Varoluşun amacına dair düşünceler |
|
2000
|
|
|
|
''yeni yeni sayfalar açmak istediniz hep hayata, peki yeni bir sayfanız kaldı mı? Yoksa arkasını boş bulduğunuz bir karalanmış kağıt mı yeniden başlıyorum dediğiniz?''
şöyle bir geçmişi geleceğini yorumlamak isterseniz bu denemenin size yardımcı olacağını umud ediyorum...
|
|