• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
281
|
|
|
|
Hangi yolun bilinmezliği beni kendimden geçiriyor ve Sıkışmışlık hissinin ceyranı hangi pencereden daha sert esiyor? |
|
282
|
|
283
|
|
|
|
Önce profesörün özel muayenesine giderim. Daha sonra da psikiyatri servisine... Deli olmak için röntgen çekilir mi? Acaba tahlil yapılıyor mu? Yoksa sadece sorular sorup görüşme mi yapıyorlar? Filmlerdeki gibi mürekkep lekesi testlerini mi gösteriyorlar acaba. Sorulara uygun cevaplar vermek için önceden çalışılmak gerekir mi? Keşke çıkmış soruları bulabilsem de azıcık bakabilsem. Bu işler çok aceleye gelemez. Üstesinden gelmek için çalışacağım. Ne demişler ama... Azimle işeyen mermeri delermiş. Başarılı olursam İşte o zaman delidir, ne yapsa yeridir mertebesine yükselirim.
|
|
284
|
|
|
|
Biliyordum içimdeki sıkıntıyı. İsyanın verdiği ezikliği parça parça hissediyordum yüreğimde. Biliyordum kalbimin neden neşesiz olduğunu ve bedenimin küskünlüğünü. Penceremdeki sarmaşıklara güveniyordum. Mavi mor şapka gibi açmış sarmaşıklara. Ve ruhumu çepeçevre saran yalnızlıklara. Yalnızlıklara inanıyordum. Beni bir an huzura erdiren seraplara. |
|
285
|
|
|
|
Helalinden kazanıp helal yemek ne kadar güzel. Böyle bir mutluluk yok... |
|
286
|
|
|
|
Sözler... cennete götüren kanat veya cehennemin dibine gönderen alevler olurlar... |
|
287
|
|
|
|
insanlar neden ciddiyetsizliği elden bırakmamak için birbiri ile yarışıyorlar? |
|
288
|
|
|
|
Vişne reçelinin tadı çok değişiktir. Çünkü sadece tatlı bir vişnenin, ekşi bir vişnenin ya da tatsız bir vişnenin tadını almayız ondan. |
|
289
|
|
|
|
Su gibi akıp geçiyor zaman, bir şeyler yapmalıyım, ama ne?
|
|
290
|
|
|
|
Bir de şu kan düşmeseydi yeryüzüne bu bayramda...Bir de ağlamasaydı çocukları savaşın ne güzel olurdu...Bir de şehit evi sızılar dillenmeseydi ana yüreklerinde...
|
|
291
|
|
|
|
Kadınlar hamarat ve titizdir
Oraya basmaaa laaaaaaaan şuraya basmaaaa ‘’ iz ‘’ olur
|
|
292
|
|
|
|
13 kişilik mülteci bir ailenin Fatih’te yaşadığı 55 metrekare yarı bodrum; küflü, nemli bir dairenin içi gibi kafam… |
|
293
|
|
|
|
Şu sıralar kendimden ara sıra da olsa şüphe etmiyor değilim… Özellikle içimde yeşerttiğim, yaşattığım, büyüttüğüm derin duyguları dizginleyememek beni düşündürmüyor değil… Yaşı kırklara karışmış hatta kırkını aşmış biri olarak ben de hislerimi, düşüncelerimi sevdiklerime veya okuyucularıma dile getirirken delikanlıca yazmaya çalışıyorum. Fakat bunca zaman ne bir delikanlının ne de canımdan çok sevdiğimin dikkatini henüz çekebilmiş değilim… |
|
294
|
|
|
|
Mutluluğun resmini de yapabilirsiniz yazısını da yazabilirsiniz ama en güzeli yaşamaktır onu.O..Bu..Şu demeden, kaçmadan yakalamak üzere,sevgiyle.. |
|
295
|
|
|
|
Yeni denemeler, insanın ruhunu ve ufkunu açarmış... İstidatları zorlayalım biraz; bakalım neler çıkacak... |
|
296
|
|
|
|
Yerine ve adamına göre bir İstanbul beyefendisiydi. Türkçesi su gibi akıcı ve duruydu. Kelimelerini hep özenle seçerek konuştuğunu sanırdınız, oysa o hep nazik, hep saygılı, hep mütevazı ama tevazuun altına sakladığı bir bilge kişiliğe sâhipti... |
|
297
|
|
|
|
“Dürüst eleştirinin hazmı zordur, hele de bir akraba, bir dost, bir iş arkadaşı ya da bir yabancıdan geliyorsa..”
Franklin P. Jones.
Bir önceki yazımda kreatif insanların iki temel özelliğinden bahsetmiş “Merak” duygusunun önemli bir nimet olduğunu, meraklı insanların işlerini nasıl yürüttüğünü anlatmıştım.
Tahin ve pekmez nasıl ayrılmaz bir ikiliyse, “merak ve cesaret”de bir insanda olmazsa olmaz iki önemli haslettir diyebilirim.
Cesaret nedir? Ya da nasıl cesur olabiliriz? |
|
298
|
|
|
|
Sesimi duyurmak için bağırmak yerine, küçük harflerle konuşmanın ruhumu rahatlattığı bir dönemdeyim.Geçici bir büyümüşlük halimidir nedir bilemiyorum ama en azından bu sıralar büyüdüğümü hissediyorum. |
|
299
|
|
|
|
değerli okurlarım kaleme aldığım bu yazımda güven konusunu paylaşacağım.
güven deyipte geçiştirmemek lazım aslında ağızlardan çıktığı gibi kolay bir şey olmadığı aşikar. |
|
300
|
|
|
|
Bir gün, küçük bir gerçek kalbine saplanıp dayanılmaz bir ağrıya dönüşür.
O ağrı ki, tarifi zor, bedenin değil, ruhunda. Olan bitenin tek tanığı olursun.
Seslendiremediğin düşünceler aklının orta yerinde dönerken en nihayet kaderini kabullenirsin.
Hayatta kötü şeyler olur. Belki herkesin başına gelmez. Sadece senin başına gelmez. |
|