• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
201
|
|
|
|
küçük evhamlarımız yüzünden kaybettiklerimizin farkında olmamak için ısrarcı olmak ne kadar doğru? |
|
202
|
|
|
|
Aristoteles in konuş ki seni göreyim fikirlerimizi suya sabuna dokunmadan söylemek yerine gerçekleri sivri bir dille anlatmak değerlidir. Ona uydur buna uydur dersek unuturuz düşünmeyi... |
|
203
|
|
|
|
nasıl bir elma istiyor canınız? kırmızı, iri, tatlı, olgun mu?..keşke biz de bir elma olsaydık!.. ama değiliz işte..ya bizim özelliklerimiz!?...ne zor bir soru değil mi? |
|
204
|
|
|
|
Elimden geldiğince, dilim döndüğünce, bu kaybın arkasından bu sevdiğim aileye en yürekten başsağlığı dileklerimi sunmak ve sevgimi söylemek istedim. |
|
205
|
|
|
|
Herkesin bir fikri olabilir, kafa farkı. |
|
206
|
|
|
|
Acı çekmeden aşık olmak
Yenilmeden/ tökezlemeden başarılı olmak
Çalışmadan zengin olmak
Sevmeden sevilmek
Saymadan sayılmak
Vücuda yatırım yapmadan sağlıklı olmak
Okumadan, araştırmadan çok bilmek
Düşünmeden doğruyu bulmak mı istiyoruz?
|
|
207
|
|
208
|
|
|
|
Martıların sabah uyanışlar... |
|
209
|
|
|
|
Sen bu ıssız ve kocaman bozkırları bilmezsin. Ay düşen anızların soğuğunu, söğütlerin hüzünlü bakışlarını görmemişsindir. Gece upuzundur buralarda. Kerpiç damlar üstüne çullanır garibanın. Yalnızlık iliğine işler gecenin.” |
|
210
|
|
|
|
100-150 filmde en küçük roller de yer almış. filmlerde ağzını açıp da konuşmamış veya bir veya iki kelime ancak söyleyebilmiş. figüran figüranlığı yapmış. filmlerde istenmeyen, nefret edilen, dikkati çekmeyen kişileri canlandırmış. hep dayak yiyen, kızılan bağırılıp çağırılan kişileri canlandırmış... |
|
211
|
|
|
|
“Edebiyat marangozluktan farklı bir iş değildir.” demişti Gabriel Garcia Marquez; 1981’de, Meksiko City’nin görülmeye değer, renk renk çiçekleriyle dolu eski ve şirin semti San Angel Inn’deki evinin hemen arkasındaki ofisinde, Paris Review dergisinden Peter H. Stone’a verdiği o uzun söyleşide. (Yazarın Odası, Timaş, Çev: Öznur Ayman)
|
|
212
|
|
|
|
Çoğu zaman beni cebinizdeki bozukluklarla satın alan sizler… Ya otobüste yolculuk yaparken, ya da ofisinizdeki masaya bırakılmışken, ya da bir kahvehane köşesinde çayı simitle yudumlarken, ya da bir parktaki oturağa sebepsiz bırakılmışken sizlerle haşir neşir oluyorum. Çoğu zaman okunduktan sonra bir köşeye atılırken zamanla ellerinize tekrar geri gelebiliyorum.
|
|
213
|
|
|
|
birine Tanrı’yı oturttum... |
|
214
|
|
|
|
Öyle böyle bir can korkusu değil benimkisi, farklı bir şey, anlatılmaz. Kelimeler yok anlatacak, ifadeler yetersiz |
|
215
|
|
|
|
Tırnak derin bir mevzudur... Tırnak yemenin kökenleri üzerine bir araştırma-denemedir. |
|
216
|
|
|
|
hayata karşı verilmekte olan mücadelelerde kayba uğramamak için sonuna kadar yürümemizi gerektiren sonunu başarılı bir şekilde bitirmemiz icap eden engebeli bir yoldur. |
|
217
|
|
|
|
“Bizler buradayız ve an bu an. Bunun ötesindeki bilgi, boş lakırdıdır.” H.L Menchken
“Gereksiz bilgi de olsa kafasını doldurmalı insan ki kafasını gerçekten bulabilsin.”
Böyle bir tezim vardır yıllardan beri söyler dururum fakat önemli bir konu olduğunu maalesef içinde yaşadığım toplumun yadırgayacağını düşünerek tartışmak istemedim. Çünkü kalıp halindeki meşhur sözleri duymanın benim gibi düşünceden midesi ülser olmuş insanlara haksızlık olarak gördüğüm için konuyu kendime yazarak anlatmanın daha sağlıklı olacağına karar verdim. |
|
218
|
|
|
|
Herkesin önceliklerini şaşırdığı garip bir çağda yaşıyoruz. Adına yaşam denilecekse bu hayatın içinde yaşıyor olmak boğuyor artık beni… Kimileri kelinin, kimileri belinin, kimileri makamın, kimileri şanın, şöhretin, kimileri paranın, pulun peşinde at gibi koşturuyor… En yakınlarımız da değil! Sen, ben de değil! Yeryüzünde yaşayan insanlar zıvanadan çıkmış durumda. Sanki herkes birbirini delirtmek için yaşıyor bu hayatı… |
|
219
|
|
|
|
insanlar dedikodu peşinde koşmaya neden bu kadar gereksinim duyuyorlar? |
|
220
|
|
|
|
Herkesin hikayesi kendi kalbinde gizlenmiştir ancak. Deşsen de ulaşamazsın, çıkarıp ortaya sayfa sayfa okuyamazsın |
|