• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1581
|
|
|
|
O günden sonra eleştirel tümceler ile vedalaştım. İnsanlara bir şeyler anlatmaya gerek yoktu. |
|
1582
|
|
|
|
Burnumuzu penceremize yaslayıp bekleriz... |
|
1583
|
|
|
|
Bayramın ilk günü ve gecesi evimiz çok hareketliydi…
Tayfun bir önceki gecenin yatılı elemanlarından olduğundan, Özgün sabahtan babasıyla bayramlaşmaya geldi ve bir ara ben mutfağı toplarken, mutfak kapısında gitar çalıp şarkı söyledi ki, hep birden eşlik etmememiz mümkün değildi…
|
|
1584
|
|
|
|
Aynanın karşısında söylenmemiş hiçbir şey kalmamalı. Dürüst bakışlarla süzmelisin kendini. Çıldırdığının farkındasın, korkmadan yazmalısın. İşte bu dünya, işte bu sen. Deliliğine hoş geldin. |
|
1585
|
|
|
|
Hayat bir sahne,biz de oyuncular. |
|
1586
|
|
|
|
Her gidişin bir dönüşü de vardır ama dönüşü hiç düşünmem..bazen hiç bilmediğim bir şehir karşılar beni. İnsanlar arasında, caddeler arasında kaybolacağım diye düşünmem, aksine kaybolmak isterim. Bilirim ki bulunmayacak bir yol yoktur, yoldaşın yüreğinse, dostun da Rabbin her yol açılır, her şehir tanıdık gelir insana. Her çıkmaz sokağın sonunda bile seni bekleyen bir şey vardır, onu da eklersin heybene ve devam edersin yoluna..
|
|
1587
|
|
|
|
hiç bir şey tesadüf değildir |
|
1588
|
|
|
|
İnsanın yaşadığı bu zaman dilimi belki saniyeliktir fakat insanı çok farklı ve otantik ortamlara götürüyor.
Neden böyle oluyor, pozitif bilim olgusunu hiçe sayarcasına, zaman faktörüne meydan okurcasına dik durabiliyor.
|
|
1589
|
|
|
|
O zaman önemli olan , ruhunuzun çaldığı o yavaş melodiden anlayabilmektir asıl ihtiyacınızı . Kalp , mesajı vermiştir size o anda '' Biraz yoruldum sanırım. '' diye. Rolentiye alma zamanı gelmiştir hayat hızını . . |
|
1590
|
|
|
|
...
Zaman yavaş yavaş akmaya devam ediyor, hava kararmaya başladı. Mutfaktan bir tepsi içinde bir kaç dilim ekmek, bir kase çorba ve bir şişe bira getirdim. Nasıl oldu bilmiyorum, çevremdeki her şey birden farklı bir anlam kazandı... |
|
1591
|
|
|
|
Çağın güncel sorunu sanmayın ki, karın doyması, teknoloji meknoloji. Hz. İsa (as), "insan yalnız ekmekle doymaz" diyor. Ah O kutlular gibi biz de bileydik, ne olurdu bileydik. Betonlaşmasaydık böyle, makineleşmeseydik böyle. |
|
1592
|
|
|
|
Yaşananlar öyle izler bırakıyor ki... |
|
1593
|
|
|
|
Benim hayatım, ev sahibimin insafıyla patronumun bitmek bilmeyen istekleri arasına sıkışmış minik bir yürekten ibaret" diyenlerin keyifle okuyacağı kısacık bir deneme. |
|
1594
|
|
|
|
Özürlü engelliler biliyorum, çok rahatısz eder beni durumları. Engellerini bir özür haline getirmeleri. Engelsiz özürlü çok var. Onlar da korkutucu. Dolu tabancayla kapalı mekanda oynayan geri zekalı gibi... Bir de engelli oldukları halde özürlü olmayan pırlanta gibi insanlar var işte. Engelini özür haline getirmeyenler... |
|
1595
|
|
|
|
BİLİNMEZLİK İÇİNDEYİM..... |
|
1596
|
|
|
|
Gece /ve alelade yalnızlık tik takları /virgülleri yalnızlığımla sarmaş dolaş fotoğraflarımın /Yorgunum, yanındayım / Sarıl bana yalnızlığım !
|
|
1597
|
|
|
|
Bir anda simsiyah gozlerini goruyorum... Ruya oldugunu hemen anliyorum. Kalbim hizlica atiyor ve uyanmak istiyorum. Basaracagim gibi... |
|
1598
|
|
|
|
tek bir gün bile özgür bir nefes olurdu, çünkü bu esaretten başka bir şey değil |
|
1599
|
|
|
|
Taş mı yumuşaktı pamuk mu sert? Domates mi mor, patlıcan mı kırmızı? Et mi kediyi yer, kedi mi eti? İçim dışım çalkantılı bir tekne, dalgaların ucunda. Yıldız kalaşlarına dönüp kusasım var. |
|
1600
|
|
|
|
Müziğin ruhunu yücelten, eksik taşları tamamlayan, hayattan evrene akış ayininin son mertebesidir DANS...
|
|