• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
1221
|
|
|
|
Ey kalbim! Ben hüzünlerde boğulmadan hadi gel barışalım… |
|
1222
|
|
|
|
"İyi" ve "kötü" gerçekten var mıdır, yoksa insanın kendi çıkarlarına göre uydurduğu kavramlar mıdır sorusu tartışılan bir konu. Çünkü bildiğimiz bir şey varsa her insan aslında davranışlarında öncelikli olarak sadece kendi çıkarlarını düşünmektedir. O zaman iyilik nedir? |
|
1223
|
|
|
|
Doğal halinde sert ve gevrek olan balmumu, biraz sıcaklık karşısında, istenilen herşeklin verilebileceği ölçüde yumuşuyorsa ; en dik kafalı ve düşmanca davranan bir insan bile, birazcık nezaket ve güleryüzle, yumuşak ve iyi huylu yapılabilir.Bunun için, balmumu için sıcaklık neyse insanlar için de nezaket odur.
|
|
1224
|
|
|
|
sanal bir alemde sanal bir insana sanal bir şekilde aşıktım bu kalbim iki kişiyi sevebilirmiydi? bunun iç hesaplaşmasını beynim ve yüreğim yaparken beni bile hayrete düşüren iki taşın arasında kalmışlığımdı |
|
1225
|
|
|
|
Sonra bigün yıllar üzerimize bizi ekleyerek, ezerek, acıtarak geçerken yine bir yağmura yakalandım. Oysa ben fazlaca yağmıştım zaten o günlerin üzerine. İçimdeki okyanusları kuruttum sanmıştım. Bitmemiş meger... Balkona çıktım... Yağmura eşlik edecek kadar çok yağabilirdim kendi ülkeme. |
|
1226
|
|
|
|
ayrılık işte adı üstünde.... |
|
1227
|
|
|
|
...ve o insanlar bu ışıksız, rüzgarsız, sonsuz limanın büyüklüğünden öylesine korkarlardı içini dolaşırken. Onlar güneşi isterlerdi, rüzgarı, öfkeyi... Kendi büyüklüklerinin gururunu yaşayabilmek için küçük yerlere kaçıp gitmek isterlerdi. Bu büyük, dingin ve fedakâr liman onlara ne kadar küçük olduklarını hatırlatıyordu. O kadar çok sevgi vardı ki bu çirkin, karanlık taşların içinde, ne kadar insan akıtırsa akıtsın pisliklerini üstüne yine de hiç eksilmezdi onun sevgisi... |
|
1228
|
|
|
|
Daha fazla saklayamayacağım...
Artık açıklamam gerek sanırım...
Ben meyhaneci oluyorum.
Selçuk'taki taş evimin bahçesini ve ilk katını meyhaneye çeviriyorum. |
|
1229
|
|
|
|
Sokaklar dolusu ıssızlık içerisinde bakip da gorememek, dinleyip de duyamamak, uzanıp da dokunamamak, arayip da bulamamak.... Olunmaz, bulunmaz, onulmaz bir kılıç yarası... |
|
1230
|
|
|
|
İnsan-hayvan ya da insan-doğa ilişkisi üzerine biraz olsun düşündünüz mü hiç?
Mesela;
Günün yorgunluğu ile eve gelmişsiniz. Yemeğinizi yemiş, televizyon karşısına devrilmişsiniz. Tüm isteğiniz günün yorgunluğunu, zihninizdeki kaosu biraz olsun dağıtmak. Derken birden flaşlar patlamaya başlıyor! Tuhaf yaratıklar çevrenizi sarmış, meraklı gözlerle sizi inceliyor, bir yandan da kör edercesine flaşlarıyla dünyanızı –sözümona- aydınlatıyor. |
|
1231
|
|
|
|
Yazı yazmak, çeliğe su vermekten güç bir iş bence.
Sözcüklerin, rengi usaresi olmadığı için onları birbiriyle kaynaştırmak ayrı bir özen emek ister... |
|
1232
|
|
|
|
Her surette bir ruh , her sirette bir oluş….Her anı seyr-i sefa bir düş..Bakma görünene sen , sürette alır canı Azrail....… |
|
1233
|
|
|
|
Meğer düzeltilmesi mümkün olmayan hatalar, dönülmesi mümkün olmayan kucaklar varmış… Meğer küçüklüğümüzdeki o üzerimize titremeler hep büyüdükçe ödeyeceklerimizin denkleştirme anlarıymış. Meğer ne kadar çocuk kalırsan kal hiçbir zaman küçülüp babanın kollarına bir daha sığamazmışsın. |
|
1234
|
|
1235
|
|
|
|
Gelin kendimizi de okumayanları da bu dertlerden kurtaralım ve okumama şenlikleri ve etkinlikleri düzenleyelim. |
|
1236
|
|
|
|
Karanlığın içinde bir köşeye sıkışmış hayatın pili bitmiş feneri ne kadar işe yarayabilirki? |
|
1237
|
|
|
|
Eylül geldi, hüznün değil yüzleşmenin ...
|
|
1238
|
|
|
|
Bu mektubu yazdığımda yeni yuvana yola çıkmıştın... Yanına geldiğimde kulağına fısıldayacaktım yazdıklarımı, ama sen beni bekleyemeden uçup gittin. Mektubun sonunda da söylediğim gibi, gittiğin yerde mutlu ol, melekler okşasın başını... |
|
1239
|
|
|
|
Şiirler not alırım. Ya kendim yazarım ya da en sevdiğim şairlerin özel şiirlerini.Bir sayfa çevirdim ve karşıma Cahit Külebi’nin ilk yayımlanan şiiri çıktı karşıma “Ayıcılar geçti,affedilmemiş insanlar geçti,Şehirler taş yürekliydi Şarkısı beyaz,İnsanların büyük rüyaları vardı,İnsanlar bir ölümle öldüler ki,Sevgiler arasında şaşırıp,Bir unuttular ki deme gitsin”. |
|
1240
|
|
|
|
Sessiz kaldıysanız, asla Zaman'ı suçlamayın-çünkü- sessizliğie son vermeye zaman var. |
|