• İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
2561
|
|
|
|
Şaşar kalırsın yaşamın sana sunduklarına. Hep eza mı? diye sorarsın, isyan etmekten korkarak. Sonra anlarsın ki bu düşüşler daha büyüklerini engellemiş hep. Her acı da bir mutluluk gizliymiş. O an çözememiş, şaşırmışsın. Bakakalmışsın. Aradan hep zaman ge |
|
2562
|
|
|
|
Bir bebeğin sözü,hayali bile utanç mıydı acaba aralarında?. |
|
2563
|
|
2564
|
|
2565
|
|
|
|
Kulağımda sakin sakin çalan müzikle dönmeye karar verdim. Geldiğim yolları tekrar adımlamaya başladım. Gülümsememi de yanıma alarak tabii. Herkese gülümseyerek yürüdüm. Mutluluğun sırrını bulmuş bir mucit edasıyla. Mutluluğun sırrı yaşama güzel bakmakta |
|
2566
|
|
|
|
“susalım” diyorum bu defa benim olan sesin, benim olan gerçekliğiyle…
Bazen susmak gerekirmiş…
|
|
2567
|
|
|
|
Çelişkileri ve ayrıntıları topladı Tanri, adına kadın dedi… |
|
2568
|
|
|
|
Allah dünyada sayısız güzellik var etmiştir. Ancak bunlardan gerçek anlamda haz alabilmek için, bu güzellikleri takdir edebilecek bir anlayış gerekir. Örneğin bir çiçeğin yapraklarındaki özel bir oran dahilindeki kusursuz dizilim, etkileyici kokusu, dokusundaki yumuşaklık bu muhteşem güzelliğin büyük bir nimet olarak var edildiğinin göstergesidir. Bunu gerçek anlamda görebilenler ise ancak imanın kazandırdığı net bir bakış açısına sahip olan insanlardır. |
|
2569
|
|
|
|
Toplumda, dürüstlüğün insanı kayba uğratacağı gibi gerçek dışı bir inanış yerleşmiştir. İnsanların çoğu küçük yaştan itibaren bu telkinle yetiştirilir. Bu yanlış mantığa sahip pek çok anne baba çocuklarına vicdanlı, dürüst, samimi davranmayı değil, yalnızca kendi çıkarlarını korumayı öğüt verir. Bu onların ‘mantıklı’ hareket etme üzerine kurulu dünya görüşleridir.
|
|
2570
|
|
|
|
Yaralarım içimde büyüsün, boşluk açmasın
diye çabalarım ... Bilirim ki, açılan boşluklarımı açanlar
geri gelseler bile, dolduramazlar açtıklarını,
silemezler yüreğimdeki kendi izlerini....
|
|
2571
|
|
|
|
Harflerin ışığı çayın buğusu ile karışır hayalimizde. Buğulu kelimeler, efsane cümlelere yol bulur yudum yudum. Her paragrafın nazlı teması olur çay. Çaydanlık ve demlikten huruç eden gizemli hâller bardağın sinesinde tebessüm gülü olur billur misali açar. Bir renk ve ahenk seremonisi başlar tam da bu demde.
|
|
2572
|
|
|
|
Sen ve ben… Asla kutsayamayacağız ne yaşamımızı ne ölümümüzü…
O yüzden haydi devam edelim yaşamaya, yaşamanın oksijen ve karbondioksit boyutunda!
|
|
2573
|
|
2574
|
|
|
|
Evet… Nerede kalmıştık?
“Arkası yarın”a benzedi bu yazı, hatırlayan kaç kişi kaldıysak? Zaman sular gibi akıp gidiyormuş gerçekten, vallaha bunlardan söz edeceğimi hiç zannetmezdim!
Evliliklerde de böyle oluyor…Hiç benzemeyiz sanıyoruz, hani şu restoranlarda gördüğümüz doğru dürüst iki laf etmeden oturan, etiketi üstünde eski evlilere, ama… Biz görmüyoruz yaşarken de… Bir anda benzemişiz bile…
|
|
2575
|
|
|
|
Beyaz bir yalnızlık
Sarı bir hüzün,
Koptuğu yerde sözün
Bırak benimle kalsın
Kar rengi yüzün... |
|
2576
|
|
2577
|
|
|
|
Şimdi size soruyorum, buğulu merhabasız güne başlanır mı? Gününüz aydın, bakışlarınız berrak,buğulu merhabanız sımsıcak ve taptaze olsun. |
|
2578
|
|
|
|
Buğu bardakla çayın bestesidir; ama kulağa değil göze ve gönle hitap eden beste. O bestenin nağmeleri demliğin sinesinden bardağa süzülür, bardaktan iklimimize yayılır. Biz o besteyi dinlemez seyrederiz. Verdiği hazzı da gönlümüzde hissederiz, içimiz aydınlanır sükunete ereriz.
|
|
2579
|
|
|
|
Bitti! Koca bir maraton daha sona erdi. Şubata kadar kuşlar kadar özgürüm.
Her ne kadar elimde kapıdan dışarı adım atmamamı ve yatıp dinlenmemi öneren bir doktor raporu olsa da, burnum yara içinde, kronik faranjitim azmış kudurmuş, ev ayağa kalkmış ve |
|
2580
|
|
|
|
Ölüme, mutluluğa ve hürriyete, şimşek hızında bir göz atış... |
|