Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Dünya kadarda malınız olsa sonuçta bizi sarıp sarmalayacak olan belki beş metre kefen bezi ve bir avuç toprak. Şu üç günlük dünyada paylaşamadığımız nedir? Ne demiş koca Âşık Veysel ''Benim sadık yârim kara topraktır.'' Bazen televizyon programlarında görüyorum, hayatın çarkları içinde nur yüzlü dede ve nineleri, köylerde kasabalarda yaşayıp gidiyorlar mütevazı bir şekilde. İnanıyorum ki o insanlar onlarca fabrikası ve trilyonlarca paraları olan adamlardan daha mutlu. Bakalım insanoğlu bir Kızılderili atasözünde bahsedildiği gibi ''Paranın yenmeyen bir şey olduğunu'' ne zaman anlayacak? Bazı zamanlar, devletin toplu şans oyunu oynattığı yerlerden geçerken, içeride ki adamların haline bakıyorum ve biraz da üzülüyorum hallerine. Benim onlara üzüldüğüm kadar, acaba onlar kendilerine üzülüyorlar mı? Sigara ve alkol ne kadar zararlı ise bu kumar illeti de bir o kadar zararlı. Düşünebiliyor musunuz, biz alın teri ile çalışan insanlar yıllık yirmi beş, otuz bin liralık gelir için bir yıl çalışacağız, bu arkadaşlarda bir kere ya da iki kere şans oyunu oynayıp aynı parayı alacaklar. Bu para bir şekilde kazanılsa bile, İçinde emek ve alın teri yok bildiğiniz gibi. Bir şeye daha şahit oldum, o kadar kolay harcıyorlar ki bu parayı o şansa oyunu oynayan arkadaşlar kazanınca. Aslına bakarsanız ''Sefa ile yenen para gerçekte cefa ile kazanılıyor.'' Kimi zaman sokakta ve başka yerlerde dilencilere rastlıyorum. Mutlaka size de denk geliyordur, kimi kırmızı ışıkta, kimi cadde ve sokaklarda. Adamları inceliyorum baştan ayağa, bakıyorum hiç bir yerinde bir sakatlık yok, taşı sıksa suyunu çıkartır, benim yanımda insan azmanı nerede ise ama yine de dileniyor. İlla bizlere duygu sömürüsü yapıyor. Ha! İçlerin de gerçekten muhtaç olanlarda var lakin duygu sömürüsü yapanlar çoğunlukta olduğu için, gerçek fakirleri de zaman zaman es geçiyoruz onların yüzünden. Dilencilik meslek oldu bütün büyük şehirlerde. Yakında dilenciler ve toplayıcılar odası kurarlar ise sakın şaşırmayın. Bir şey daha söyleyeyim de havadan para kazananlar ile ilgili ona da hayret etmeyin. Bu ülkede artık fal bakarak para kazanan bir kesim var. Bunu biliyor muydunuz? Hatta tarifeleri ve vergi levhaları bile var arkadaşların. Tarot falı şu para, kahve falı bu para, remil şu fiyat, iskambil falı bu fiyat diye. Çoğunluğu da bayanlardan oluşuyor. Yakında meslek birliği olarak ''Falcılar ve Üfürükçüler Odası'' diye kurumsallaşır iseler ona da yapacak bir şey yok. Daha ne bekliyordunuz başımızda ki çok muhafazakâr ve Müslüman adamlardan? İşte böyle dostlar. Kursağımızdan haram lokmaları uzak etsin Allah'ım. Az kazanalım öz kazanalım zararı yok çok lüks yaşamasak da, hayatın tadı yine çıkıyor kulluk bilinci içerisinde. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |