G Ý R Ý Þ
Cumhuriyet’ in yeni bir toplum inþa etmek için geliþtirdiði bir dizi “inkýlâp projesi” içinde hiçbir þekilde hedefine ulaþamamýþ , baþarýsýz kalmýþ birkaç proje varsa bunlardan biri de müziktir.1920’ li yýllarýn ortalarýndan 1950’li yýllarýn baþýna kadar olan radikal uygulamalar,baskýlar ve yasaklara raðmen Türk toplumu kendisine müzikte dayatýlan,sistemini çok sesli müzikten alan “ulusal musýkî”yi hiçbir þekilde kabullenmemiþtir.Hatta onca manipülasyona , resmî ideolojinin buyurgan isteklerine,kendi öz müziðini dejenere etme bahasýna da olsa boyun eðmemiþtir.Dayatýlan çok sesli müzik o günden bu yana “ulus devlet elitleri”ne sadece zümresel prestij avuntusundan baþka bir þey vermemiþtir.
“Ulus Devlet”kurulurken, Devletin ekseninin seküler ve lâik dünya görüþünden yola çýkýlarak yapýlaþtýrýlmasýna karar verilmiþti.Böyle bir sistemin oluþturulmasý için de yerleþik deðerler ve kurumlarýn bir çoðundan vazgeçmek gerekecekti.Ancak,ümmet temelli toplumu, ulus temelli bir topluma dönüþtürmek her halde pek kolay bir þey olmayacaktý.
“…Baþarýya ulaþabilmek için Osmanlý,hatta Ýslâm öncesi Türk ve Anadolu tarihleri ön plâna çýkarýldý.Osmanlýca büyük ölçüde tasfiye edilmeye çalýþýldý.Kemalizm,Türk insanýnýn kendilerini tanýmlayýþ biçimini deðiþtirmek amacýyla yeni bir alternatif kimlik sunmak istedi…”
“…Türkiye`nin tarihinin Cumhuriyet`le baþladýðýný öne sürmek, `resmi tarih`in bile yapmadýðý bir þeydir. `Resmi tarih`, Türklerin tarihini, Osmanlý ve Selçuklu`yu atlayarak yazmaya kalkýþan bir historiografiydi…”
Deðerler A’ dan Z’ ye deðiþecek,kutsallar atýlacak;yerine yeni kutsallar konacaktý.Bunun için de özellikle din ve kültür ana eksen alýnarak,bu eksen etrafýnda þekillenmiþ ne kadar kurum ve kavram varsa hepsi bir bir yürürlükten kaldýrýlacaktý.Yani; “…Osmanlý’ ya ait ne var,ne yoksa silip süpürmeye kararlý yeni yönetim,her halde bu konuda dünya üzerindeki en kararlý ve en telaþlý yönetimdi.Toplumu tepeden týrnaða deðiþtirmek için alfabesine,kýlýk kýyafetine,dinî müesseselerine,yüzyýllarýn birikimi olan temel deðerlerine müdahale ederek,bunlarý bir gecede deðiþtirmeye zorlayan yeni anlayýþ aslýnda Rusya’ da devrim yaparak,Çar ve ailesini öldüren Bolþevikler’ den daha radikaldi…”
Osmanlý Alfabesi yerine Lâtin Alfabesi; Osmanlýca yerine “Arý Türkçe” yi tercih eden rejim,Osmanlý sanatýnýn en kadim ve popüler dalý olan musikisine de elbette izin vermeyecekti.O zamana kadar bestelenmiþ 20.000’ den fazla esere sahip repertuarýyla,Osmanlý’ nýn adeta melodik tarih ve geleneði olan musiki de unutturulmalý ve tarihin karanlýklarýna gömülmeliydi.
“…Hititler’ in,Sümerler’ in sahneye çýkarýlýþý,sýrf Osmanlý’ yý unutturmak içindi…”
Gerçi daha önceki yýllarda;hatta yüzyýllarda, aþaðý yukarý 18.yüzyýlýn baþýndan beri yani “Lâle Devri”,”Tanzimat”,”Meþrutiyet” gibi dönem isimleri veya “III.Selim”,”II.Mahmud”gibi padiþah isimleri ile de tanýmlanan devirlerde de baþlatýlan “yenileþme”hareketlerinde de bir takým “kýyým”harekâtlarý olmuþsa da ; “…Cumhuriyet,Tanzimat’ a kýyasla,radikal bir devrimciliði sergilemekte,Cumhuriyet,Tanzimat’ ýn ikircikli yapýsýna son vermeyi amaçlamýþ ve bunda da baþarýlý olmuþtur.Bu amaçla Cumhuriyet,geçmiþle ve gelenekle köprülerin atýlmasý anlamýna gelmektedir…”
Bu zihniyetle yapýlan “inkýlâplar”ýn hemen hemen çoðu istenilen amaca yakýn bir þekilde ulaþmýþtýr.Alfabesi,kýyafeti,hukuku,eðitimi,hatta diliyle yepyeni bir toplum oluþturulmuþtur. Buna raðmen Türk toplumu,baþta “Türkçe Kur’an”,”Türkçe Ezan” ve “Türkçe ibadet”le birlikte “Çok sesli ulusal müzik”projelerini ezici çoðunluðuyla kesin olarak reddedmiþtir.Ülkenin yönetimi serbest iradesiyle seçtiði insanlarýn eline geçtiðinde,tek parti döneminde yapýlmýþ deðiþiklikler zaman geçirilmeden,hemen aslî haline dönüþtürülmüþtür.
1950 senesinde CHP’ nin demir yumruklu yönetiminin sona ermesiyle; takriben 15 senelik kesintisiz bir süreklilikte Türkçe okunmasýna raðmen, ezan’ da ve ibadette bir geçiþ süreci yaþanmadan yeniden Arapça aslýna dönülmesinde herhangi bir zorluk yaþanmamýþtýr.Bu da zorlamalarla ve yapay bir þekilde oluþturulan inkîlaplarýn aradan ne kadar zaman geçerse geçsin,baþarý þansý olmadýðýný,þartlarýn elverdiði takdirde hiç yaþanmamýþcasýna terk edileceðini ortaya çýkarmýþtýr.
Özellikle Atatürk’ ün ölümünden sonra,Ýnönü’ nün “Millî Þef”lik döneminde Cumhuriyet’ in kuruluþu ile birlikte yapýlan doðru ve yanlýþlar bir bütün olarak “Kemalizm”adý altýnda tabulaþtýrýlmýþtýr. O zamana kadar yapýlan bütün uygulamalar tartýþmaya hatta eleþtiriye kapalý tutularak Cumhuriyet’ in kutsallarý haline getirilmiþtir.Öyle ki bu uygulamalardan dönülmesi Atatürk devrimlerine yapýlan ihanet olarak adlandýrýlacaktýr. Oysa Atatürk saðlýðýnda müzikte inkýlâp olamayacaðýný anladýðýný itiraf etmesine raðmen , Batýcý elitlerimizin, hala Türk milletinin geleneksel musýkisine dönme çabalarýný Cumhuriyet devrimlerine ihanet olarak görmelerini anlamak mümkün deðildir.
Buna raðmen,özellikle 27 Mayýs 1960 darbesi ile baþlayan askerî müdahaleler ile bu müdahalelelerin ara dönemlerinde Türkçe ibadet ve çok sesli müzik istekleri tekrar tekrar servis edilmektedir.Ne gariptir ki bu isteklerde bulunan kiþiler Türkçe ibadet etmek istediklerinde veya çok sesli müzik dinleyecekleri zaman hiç kimse onlara engel de olmamaktadýr.Burada ortaya çýkan ise, toplumdan buna dair herhangi bir talep olmamasýna, hatta böyle düzenlemelere Türk toplumunun açýkça karþý çýkmasýna raðmen , bir takým çevrelerin 1930’larýn þablonlarýna göre gelenek ve maziden kopuk bir Türk toplumu özlemlerinin olanca þiddeti ile devam ettiðidir. Hatta bir takým akl-ý evveller Geleneksel musiki’ nin tek sesli olduðundan,” antidemokratik”, çok sesli müziðin ise “demokratik “olmasýndan dem vurmaktadýrlar. Bu söylemleri de, ne bireysel ve toplumsal psikolojiyi,ne müziði,ne de demokrasiyi tanýmadýklarýnýn bir itirafýndan baþka bir anlam taþýmamaktadýr.....
|