"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Duygu nöbetindeyim, karmakarışık seanslar geçiriyorum ama artık bünyem alışık, fazla acıtmıyor canımı kendikendime kalışım. Bu arada yeni güzellikler keşfetmeye başlamışım. Karmakarışık duygulardan damıtılan düşüncelerim bana aşkın yeni tariflerini yaptırmakta geç kalmıyor bile. Kanımıza karışan ‘medeni yağ’ olarak, çağımıza uygun biçimde yeniden tanımlıyorum aşkı. Sevişme dürtüsü ve üreme iç güdüsünü medeni bir şekilde evlilik olayı ile toplum gözü önünde ifa etmeyi tetikleyen bir maddedir medeni yağ olarak tanımladığım aşk hormonu. Peki evlenmek istemeyenlerin kanındaki madde ne? Şu an aklıma gelen tek şey adını bilmediğim zararlı bir madde olduğu. Kanın doğal yapısını bozan bişey olmalı ki bu kişilere kanı bozuk diyoruz toplum olarak. Şeytansı bir katkı maddesi muhakkak.. Neyse biz yine abimin düğününe geri dönelim. Biraz halay çekmeye devam edelim, geçmişimizle alay edelim. Bikaç sene öncesine kadarki düşüncelerim, zamanın ve olayların sanatkar elleriyle nasıl da hamur gibi yoğrulup yeni şekiller alıyor diye düşünüyorum .. Her şey bi yana; akrabaların, dostların, arkadaşların, komşuların, uzun zaman görmediğin kimselerin bir araya toplanmasına vesile olan bir hadisedir düğün. Böylece insan ilişkilerini de güçlendiren, gevşeyen bağları sıkılaştıran bir aktivite olarak değerlendirebiliriz bunu. Herkes senin için orada, bir düşünsene hepsi işini gücünü bırakıp gelmiş ve mutluluğuna mutluluk katıyorlar. Senin sayende çıkıp göbek atıyor, kurtlarını döküyorlar. Sonra da seni hayata en güzel dileklerle, en içten temennilerle uğurluyorlar. Gelenek-görenek, örf-adet bir yana, her şeyden önemlisi insanların senin için yarattığı sinerjidir. Sana güç veren, kendine olan özgüvenini tazeleyen, egonu tatmin eden coşkun bir enerji seli.. Bu enerjiyi hiçe saymak mümkün değil. Bizzat gördüm, hissettim ve yaşadım. Kalabalığın külfetinden çok enerjisini tattım. O yüzden bütün düşüncelerim değişti ve o bohem maneviyatın sıkıcı esaretinden kurtuldum.. Gelelim asıl önemli olan neticeye; durum şudur ki artık hayatta tek başına değilsin ve bu, sorumluluğun dışında insanın biyerlere tutunma, birilerine bağlanma ihtiyacını karşılıyor. Nasıl ki insanlar yaşlanınca yalnız kalıyor ve hayata tutunma çabalarını Tanrı’ya bağlanarak karşılıyorlar, kendilerini ibadete veriyorlar; işte insanoğlu bu hisleri gençlikte bir sevgiliye, bir dosta, bir hayat arkadaşına bağlıyor. Abimin düğünü bende köklü değişiklikler ve düşünce akımları yarattı, şu an tamamen farklı bir pencereden bakıyorum, bambaşka boyutlarda resmediyorum hayatımı. Plansız yaşam, düzensiz hayat, carpe diem geride kaldı. Artık farklı olmaya çalışmanın bir farkı kalmadı, kendimi sıradan yaşantının akıntısına bırakmaya ve insanlar neler yapıyorsa onlara ayak uydurmaya karar verdim. Belki de aradığımız mutluluk bu insanların yarattığı sinerjide saklı.. Ulaş Tuzak
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ulaş Tuzak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |