..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > sedat Yalçın




11 Haziran 2012
Karşılaştırma/kıyaslama  
sedat Yalçın
Bir an kendimizi, hiç, ama hiçbir şeyle (kişiler- kurumlar ) kıyaslamadığımız bir günde yaşadığımızı hayal edelim. Üzerimizden tonlarca yükün kalktığını, adeta kuş gibi hafiflediğimizi hissedeceğiz. İşte o zaman gerçek özgürlüğü tadacağız


:BJDJ:

Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir. Dostoyevski

Büyük Türkçe Sözlüğe göre” karşılaştırma/kıyaslama/mukayese , kişi ve nesnelerin benzer veya ayrı yanlarını incelemek anlamını taşımaktadır”. Zihnimiz hemen hemen herşeyi kıyaslama eğilimindedir. İstisnasız hemen her konuda zihnimiz bu tarz çalışmaya bayılır. İnsanoğlunun iç huzura erişememesinin temel sebeplerinden biri de budur sanırım. Hayatı bize âdetâ zehir eder. Bu konuya farklı br bakış açısı getirebilirmiyiz acaba ?

Bizler doğar doğmaz annemiz tarafından emzirilerek beslenmeye başlarız. İlk tanıdığımız yüz de annemizin yüzü, kokusu, sıcaklığıdır. Bu ilk bilgiler zihnimize kaydedilir. Belli bir süre sonra artık farklı yiyeceklerle beslenmeye başlarız. Farklı insanları, farklı nesneleri algılamaya başlarız. İşte bu andan itibaren kıyaslama işlevi devreye girmeye başlar. Kıyaslama sonucu ya hoşnut oluruz yada içimizi bir sıkıntı kaplar. Büyüdükçe hep kıyaslanırız. Anne babamız, yakın çevremiz, öğretmenlerimiz tarafından hep kıyaslandık. Şöyle uslu olmalısın, böyle çalışkan olmalısın, şu arkadaşına bak, abine, ablana bak…Bu karşılaştırmalar, kıyaslamalar sürer gider. Birçeşit yarıştır sanki yaşamımız. Aslında bu tür zorlamalarda bir çeşit şiddet değilmidir ? Bir süre sonra, kendi kendimizi de başkaları ile kıyaslamaya başlarız, ama hâlâ farkında değilizdir. Kıyaslama sadece maddi konularla sınırlı kalmaz, herkonuda kendimizi başkaları ile, çevre ile kıyaslamadan yapamaz hale geliriz.Her an kendimizi başkaları ile kıyaslamak bizde dayanılmaz bir huzursuzluk kaynağı haline gelir.

Karşılaştırmaya maruz kaldığımız zaman, bizler kendimizi buna uymak zorunda hissettik. Bu zorlamalar bizi, kendimiz olmaktan uzaklaştrmaya başladı. Kendimiz olmak yerine başkaları gibi olmaya çalıştık. Bu da bizi doğal yaratılış karakterimizden uzaklaştırdı. Yaratılış karakterimize ters düşünce, iç huzurumuzu kaybettık. Huzursuzluk iç dünyamıza hakim olmaya başladı. Her benlik kendi ortamına uygun yerlerde huzura erer. Bitkilerde dahi böyle değilmidir ? Bitkiler doğal yaratılış ortamlarında serpilip gelişebilirler. Bu ortam dışında zorlanırlar, yaşam mücadelesi içerisine girerler, pörsürler, cılızlaşırlar ve yok olurlar. Günümüzde bitkilerin ortam şartları yapay olarak yaratılarak, yetiştirilebildiğini hepimiz biliyoruz. Ancak zoraki yetiştirilen bu bitkilerin, doğal ortamlarında yetiştirilenlere şekil olarak benzese de, koku, tad, besin değeri bakımından farklı olduğu bilimsel olarak açıklanmaktadır.

İçinde yaşadığımız toplumlara uyum göstermemiz gerektiği bize öğretilmektedir. Uyum göstermek te ancak kıyaslamakla mümkün olabilmektedir. Aileye, okula, toplum kurallarına, dinsel kurallara uyum istenmektedir. Karşılaştırma ve uyum birlikte hareket etmek zorundadırlar. Bu durum bizlerin üzerinde baskı yaratmaktan başka bir işe yaramadı. Bu da bizlere acıdan, huzursuzluktan başka bir şey yaşatmadı. Bizlere hep gelenek, göreneklere göre yaşamamız gerektiği öğretildi. Gelenek ve görenekler yani geçmişe ait bilgiler, davranışlar yığını zihnimizdeki belleğimize (harddisk) kaydedilmiş durumdadır. Geleneklere uyum sağlamış biri, hep aynı şarkıyı dinleyen biri gibidir. Devamlı aynı şarkı çalar durur. Hiçbir yaratıcılık, yenilik asla yaşanmaz. Halbuki yaşam durağan asla değildir. Kuran’a göre kainat her an bir oluş üzerinedir. Yani devamlı bir değişim, yenilik, yaratıcılık sözkonusudur. Büyük Türkçe Sözlük’te gelenek ; bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, anane, tradisyon olarak açıklanmaktadır. Burada da görüleceği üzere geleneklerde yaptırım gücü sözkonusudur. Yani zorlama ve baskı başroldedir. Baskının, zorlamanın olduğu bir yerde yenilik, yaratıcılık olması da beklenemez.

Mevlana’nın dizeleri de bize bu konuda yol gösteriyor sanırım.
Dünle beraber gitti cancağızım,/Ne kadar söz varsa düne ait,/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Bir an kendimizi, hiç, ama hiçbir şeyle (kişiler- kurumlar ) kıyaslamadığımız bir günde yaşadığımızı hayal edelim. Üzerimizden tonlarca yükün kalktığını, adeta kuş gibi hafiflediğimizi hissedeceğiz. İşte o zaman gerçek özgürlüğü tadacağız. Özgür olan bir akıl tüm bu karşılaştırmaların, bizi bağımlı kıldığını fakeder. Bağımlılık, enbüyük huzursuzluk kaynağımızdır. Bağımlı bir zihin, tembel, herşeyin başka bir şeye bağlı olduğu için özel bir gayret göstermesine ihtiyaç duymayan, bir zihindir. Ama aslâ özgür değildir. Özgür olmayan bir zihin, tutsaktır. Paraya tutsağızdır, eşimize tutsağızdır, ana-babamıza tutsağızdır, makam/mevkiye tutsağızdır, ülkemize tutsağızdır, dinimize tutsağızdır. Tutsaklık, bağımlılık bize sanal bir güven hissi verir. Bağımlı yaşamak kolayımıza gelir.Küçüklükten beri bize bu yaşam tarzı dayatılmıştır.. Uyum gösterdiğimiz zaman toplum, çevre tarafından onaylandık. Bu onaylanma bizde sanal bir huzur sağladı. Ama içimizde hep bir boşluk hissi, bizi rahatsız etmeye devam etti. Aslâ iç huzurumuza kavuşamadık

Tercihimizi yaparak, bu dünyadaki doğum ve ölüm arasındaki yaşam denilen bu süreci, böyle birşeylere bağımlı olarak , ama huzursuz bir şekilde yaşayacağız. Ya da kendi yaratılış olgumuza uygun olarak, hiçbir şeyle kendimizi kıyaslamaya tabi tutmadan özgürce, huzur içinde yaşayacağız. Birinci tercih kolay, ikincisi zor bir süreçtir. İnsan olmanın onuru bu tercihte yatar sanırım.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alışılmışın Dışına Çıkmak
Kutlamalar Hakkında
Din ve Ahlâk Üzerine (Japon
Ağlamak
Altın Diş
Mektubu Bitirmek
Saygı
Yoksula Yardım Etmek Mi, Yoksulluğu Ortadan Kaldırmak mı?
Kendi Hapishanemiz
Nüfus ve Çevre

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Söz Gümüşse, Sükut Altındır.
Kamera ve Yönetim!
Sevgi Karşılıksızmıdır?
Yapay Hayatlar
Bayram Ziyaretleri
Aynalar
Neden Saçmalarız?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beyaz Yalanlar,siyah Yalanlar,pembe Yalanlar... [Eleştiri]


sedat Yalçın kimdir?

Yazılarımda çevremizdeki insan manzaralarını yansıtmaya çalıştım. Aslında tüm amacım belki de kendi kendimi yeniden yaratabilmek,zihinsel de olsa dinginliğe erişebilmek. Belki de hiç bir amacı yok. Sadece vakit geçirmek için belkide. Belki de yapmak isteyipte yapamadığım yaşanmamış hayatımı dile getiriyorum kimbilir. Bilemiyorum inanın.

Etkilendiği Yazarlar:
J.Krişhnamurti,A.schopenhauer,I.Yalom,H.Cibran,D.M.Ruiz.İ.Arabi.Y.N.Öztürk


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sedat Yalçın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.