Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Eleştirmek için eleştirenler... En çok bu tür karakterdeki insanlara acırım ben... Bu tür insanlar eleştirebilen tüm insanlara neyi eleştirdiklerini umursamadan hayranlık duydukları için onları taklit etmenin matah bir şey olduğunu düşünürler ve akıllarına gelen gelmeyen her şeyi eleştirirler. Eleştirmek öyle bir tutkudur ki onlar için, aynanın karşısına geçerler ve özellikle yabancı kelimeler kullanarak ve hırçın bir tonda söylev verirler aynadaki yansımalarına. Bir yandan da boyunlarındaki damarın yeteri kadar kabarıp kabarmadığını, şakaklarının görülebilecek bir şekilde atıp atmadığını, yüzlerinin kıvamınca kızarıp kızarmadığını, seslerinin yeterince gür olup olmadığını... teftiş etmeyi de ihmal etmezler. Bu tür fiziksel reaksiyonlar ne kadar fazlaysa onlar o kadar memnundur kendilerinden. Sonra sabırsızlıkla eleştirecekleri bir konunun konuşulmasını beklerler. Aslında beklemeye gerek yoktur. Hakkında iki cümle bildikleri bir konuyu bile eleştirmeye muktedir olduklarını düşünürler çünkü. Konuyu bulduktan sonra önce şöyle bir dikilirler koltuklarında. Nefes alırlar ve başlarlar... Önemli olan anlamlı cümleler kurmak değildir onlar için. Onlar için önemi olan tek şey soluksuzca konuşacak kadar kelime bilmeleri ve doğaçlamayla cümle tamamlama yeteneklerinin olmasıdır. Önemli olan şey cümleyi anlamlı ya da dilbilgisi kurallarına uygun olarak tamamlamak değildir. Hayır! Onlar için önemli olan tek şey akıcı konuşuyor olarak görülmektir. Ve sözlerini bitirdiklerinde, hiçbir şey anlamadığınızı fark eder ve kendinize kızarsınız eğer bu tür insanlar hakkında yeterince tecrübeniz yoksa. Eğer tam tersi sözkonusuysa, yüzünüzde hafif bir tebessüm oluşur. Bu alaycı tebessümünüzün niteliğinin karşınızdaki tarafından anlaşılmamasını umut edersiniz belli belirsiz. Ya da umursamazsınız bile. Bağırmaktan ve gereksizce harcadığı efordan soluk soluğa kalan karşınızdaki insana bakarsınız öylece ve dünyada onlardan ne kadar da çok olduğunu düşünür, derin bir iç geçirirsiniz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Eylem Yurtsever, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |