Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Bir ırmak misali taşacağımız sırada, önümüze bent olan engelleri neden silip süpürmüyoruz? Ben, şahsen ayağıma takılan bir taşın yahut kazılan bir kuyunun engel olduğunu düşünmüyorum. Asıl önümüze biz körleri hiçbir işe yaramaz hale getirmeye çalışan insanların,önümüzden çekilmeyen duvarlar olduğunu, okurlarıma anlatmak istiyorum. Neden bu kanaate vardığıma gelince de sizlerle paylaşmakta hiçbir sakınca görmüyorum. İnsanların şu iki şeyi ayırt etmek işlerine gelmiyor. Çalışan azmi ile bir yere gelmek için çabalayan körlerle, bir un çuvalı misali oldukları yerde kalan körlere aynı gözle bakmak, onların daha kolayına geliyor. Hayır kardeşim! Ben, şahsen bu bakış açısı ile bizleri hiçe saymalarını kabul etmiyorum. Ben, emek verip bir yerlere gelmek için uğraşlar vereceğim,diğer kör bırakıldığı yerde her şey beleşten gelsin düşüncesi ile insanlara ağam sensin paşam sensin,diye dalkavukluklar yaparak hayatını sürdürme yolunda yürümeye devam edecek.Bu benim gözümde kabullenilecek bir şey değildir ve olmayacaktır. Eğer ben bunu kabullenir,sen haklısın kardeşim diyerek karşımdaki insanların gereksiz tavırlarını onaylarsam vermekte olduğum emeği, bir çırpıda silip süpürmüş olurum. Bu da demek oluyor ki düşüncelerimin, o şahısların düşüncelerinden hiçbir farkı kalmayacaktır. Ben insanlardan şunu istiyorum: Biz emek veren körleri, diğer vasat körlerden ayırarak hayata bir şeyler katmak için çabaladığımızı, göz ardı etmeyin; önümüze bent olmak yerine yanımızda olup körlerin nerelerde neler başarabileceğini herkese göstermemiz için yardımcı olun. Bir arkadaşımla her zaman bu konuda muhabbetler yapıyoruz, insanların körlere karşı nasıl ne şekilde baktıklarını konuşuyoruz ve hakkımızda hiç de olumlu düşüncelere sahip olduklarını düşünmüyoruz. Bizimde görüşlerimizde yanılmadığımızı, konuşmalarımızda yaşadıklarımızı birbirimizle paylaşarak anlıyoruz. Bir örneklendirme yaparak sizlere yanılmadığımızı anlatmak istiyorum. Geliyor bir şahıs, bir kör kardeşimize şu soruyu yöneltiyor. Sen, rüya görüyor musun? Düşünmüyor ki biz hayatı nasıl yaşıyorsak bu adamda aynı şekilde yaşıyor. Tek farkı gözlerinin görmemesi ve hayatı onun gibi algılayamaması. Sonrada soru yöneltilen kör kardeşimiz karşısındaki şahısa ters bir cevap verdiği zaman muhatabı tarafından etrafındakilere insanlıktan bihaber görgüsüz bir kimse olarak tanımlanıyor. Burada hemen suçlu konumuna düşürülüyor, aklına getirmesi lazım gelen gerçekle yüzleşmek istemiyor. Bu gerçeği de diğer yazılarımda sizlere defalarca anlattım ama bir daha bahsetmekten kaçınmayı düşünmüyorum. İnsanlar, gönül gözlerini bir türlü açık tutmak istemiyorlar etrafına her daim beden gözleri ile bakmayı tercih ediyorlar. Fakat düşünmüyorlar ki beden gözlerinin görmekte olduğu sahte güzellikler hayatımızda hiçbir anlam ifade etmiyor. Ben ,her zaman karşımdaki insanlara arkadaşlarıma şunu söylüyorum: Körlük benim için bir engel olmamıştır, aksine önüme aydınlatması için sönmemecesine yakılan bir ışıktır. Genellikle şu cevabı almışımdır: Karşımdaki insanlardan bu şekilde düşünebiliyorsan ne mutlu sana. Bu cevapta beni mutlu ediyor. Azmi ile emeği ile bir yerlere gelmek için uğraşlar veren, hayatlarında bir çok şeyden feragat eden körleri, adam yerine koymayan insanlara bu yazımla sesleniyorum. Düşünün ki hayat iki tane beden gözünden ibaret değildir. Hayatın beden gözlerinden ibaret olduğu fikri ile hareket etmeye devam ederseniz kapılmış olduğunuz cehalet selinde boğulmaktan kurtuluşunuz olmayacaktır. Birde etrafınıza bakarken kendi gözlerinizi açık tutarak bakın ki o adam yerine koymadığınız körlerin, insanlık için nasıl çabaladığını göz ardı etmeyin. Kasaya konulan meyveler içerisindeki birkaç çürük meyve yüzünden bütün meyvelerin çürük olduğu fikrini beyninizden silip süpürün. Ben, her zaman içimizdeki çürük meyveleri temizleme taraftarı oldum ve içimizde o şahısların yer almasının yanlışlığı inancı ile hareket etmişimdir. Çünkü bu çürük meyveler bizimde çürümemizde en önemli sebep olmuştur. İnsanların üzerimizdeki manasız bakışları ile bu yüzden vedalaşmamız kolay olmayacaktır. İnsanlar, şu yeteneklerini geliştirsinler ve meyve seçimi yaparken birkaç çürük meyve yüzünden kasadaki bütün meyveleri zan altında bırakmamaları gerektiğini öğrensinler. Vermiş olduğum bu meyve örneğinden anlaşılmalıdır ki körlere karşı bakış açılarını değiştirmeleri gerekmektedir. Taşmamamız için önümüze bent olan engellerin yok edilmesinde başarılarımızı görmezden gelenlere de önemli bir görev düşmektedir. İnsanların akıllarından çıkarmamaları gereken en önemli şeylerden bir tanesi de bu hayatta körlerinde istedikleri anda başarıdan başarıya koşarak hedeflerine ulaşabilecekleridir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |