Dubai Günleri
(Hakan Yozcu) 16 Mayıs 2013 |
Yerler |
| |
Memura yaklaşıyorum. “Passport” diyor bana. Veriyorum. Pasaporta bakıp “Are you Turkish?” diye soruyor. “Yes” diye cevap veriyorum. Soruyor “Why come do you to Dubai?” O kadar açık ve anlaşılır bir aksan kullanıyor ki, İngilizce’yi çok bilmememe rağmen anlıyorum ve cevap verebiliyorum. Turizm Fuarı için geldiğimi ve beş gün burada kalacağımı söylüyorum, otelimin adını veriyorum. “Dubaiye hoş geldiniz” diyor ve çıkıyorum. |
|
Kadın Olmak Zordur
(Hakan Yozcu) 5 Mart 2015 |
Yaşam |
| |
Mutlu bir yaşam, huzur dolu bir yuva ister... Ailesine bağlıdır. Eşini sayar. Kendini onlara adar…
Özgür değildir istese de…
Gece dışarı çıkamaz tek başına, gezemez, tozamaz istese de… Dilediği gibi yaşayamaz kırk yaşına gelse de… Söz olur, göz olur, dedikodu olur, vuruverirler damgayı, bakmaz kimse gözyaşına istemese de… |
|
Meyhi Keyf
(Hakan Yozcu) 30 Ocak 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Lefkoşa gecelerine yabancıyım. Nerede eğlenilir, nerede yenip içilir pek bilmem. Gerçi eğlenceye düşkün biri olduğum söylenemez, ama yemek yemeği çok severim. Bu nedenle dostlarım bana “Seni yedirmektense, giydirmek daha iyi” derler.
|
|
önce Sağlık
(Hakan Yozcu) 5 Nisan 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Unutamadığım şey ise, gecenin bir yarısında bir heyula gibi ben uyurken yanıma gelip, “Arkanı dön, iğne yapacağım ve kolundan kan alacağım” diyen esmer, azgın bakışlı, hiç gülmeyen, o sert sesli hemşire idi. Onu asla unutmayacağım.
|
|
Lefke"de Kahve Sohbeti
(Hakan Yozcu) 11 Nisan 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Sohbet ede ede, güle oynaya gittik. Lefke’ye girdiğimizde bizi yeşillikler karşıladı. Bir tepe üzerine kurulmuş büyük bir belde idi Lefke.
Doğrusu benim çok hoşuma gitti. Şehir havası var. Küçük; ama eksik olan pek bir şey yok gibi görünüyor. Şirin, güzel bir yer.
|
|
Nkl Sanat Gecesi
(Hakan Yozcu) 27 Nisan 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Deli Hasan rolünseki Özmert Kıran’ı izlerken yıllar öncesine gittim. 1980’li yıllardaNKL’de oynadığım yıllar bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Edebiyat Öğretmenimiz Kemal Çobanoğlu’nun büyük bir özveri ile yönettiği “Cumhuriyet Çocukları”, “Cimri” ve “Hastalık Hastası” oyunları geldi. Çok zevkli ve eğlenceli anlar yaşamıştık. Kemal Hoca sayesinde tiyatro sevdasına yakalanmıştık. |
|
Bir "Mavi Köşk" Yazısı
(Hakan Yozcu) 2 Mayıs 2011 |
Yerler |
| |
Güzelyurt dağ yolu üzerinde Çamlıbel köyü'nde idi. Güzelelyurt'a varmadan Yılmazköy yolundan döndük. Çamlıbel'i karşımıza alarak ilerledik. Tepeyi tırmandık. Biraz sonra mis gibi kokan çam ağaçlarının arasından ilerleyip Mavi Köşk'e vardık.
|
|
"Kod Adı Venüs" Getto Çadırları
(Hakan Yozcu) 27 Ekim 2011 |
Sanat |
| |
“Kod Adı Venüs” o yıllarda Kıbrıs’ta bulunan genç bir İngiliz kızın başından geçen olayları ele alıyor. Başka bir deyimle Kıbrıs olayları bir İngiliz kızın bakış açısıyla anlatılıyor |
|
Erzurum Buluşması
(Hakan Yozcu) 18 Temmuz 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
24 yıl aradan sonra Erzurum'a ilk defa geliyordum. Hep kafamda o mu değişti yoksa ben mi eskidim sorusu vardı. Daha şehre girmeden değişiklikler başımı döndürmüştü. Bu muydu benim bildiğim Erzurum. Kalbimi bıraktığım, gençliğimi teslim ettiğim Erzurum. Caddeler değişmiş, binalar değişmiş, kentler kurulmuş, bilidk tanıdık bir tek bina kalmamış, hepsi yerle bir olmuş. Erzurmu büyük, modern br şehir olmuş. |
|
Yüreğimden Sızan Parçalar
(Hakan Yozcu) 7 Ocak 2013 |
Yazarlar ve Şairler |
| |
Ali Tuluk, Kıbrıslı bir şair. Şiiri kendine dert etmiş emektar bir şiir işçisi. Kendisine Vefa Arayan Şair diyor. Bu vefayı da O, şiirlerde buluyor. Şiirlerinde aşkı, segiyi, dostluğu anlatıyor. Ama onun şiirlerinde hep acı, gam keder vardır. Mutluluk yoktur. Kendi yarattığı dünyasında barı ve huzur içinde yaşamak ister... |
|
Ben Acıya Şerbetliyim
(Hakan Yozcu) 10 Ocak 2013 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Ben acıya şerbetliyim... Yüreğim yıllarca kan ağladı. Oysa bir sebep de yoktu. Aşk vardı. Sevda vardı. Sevgi vardı. Kara sevdaydı bu... Kapkara sevda... |
|
Nevşehir Buluşması
(Hakan Yozcu) 24 Ağustos 2013 |
Anılar |
| |
lk gezi durağımız Kaymaklı’da bulunan yer altı şehri idi. Burasını ben, daha önce görmüştüm. Yer altında tehlikelerden ve düşmanlardan korunmak amacıyla bir mağara şehri yapılmıştı. Burasını yıllar önce bölgeye gelen hristiyan misyonerlerin yaptığını öğrendik. Amaç tamamen güvenlik idi. Yer altı, dar geçitlerle birbirine bağlanmış ve kilometrelerce uzunlukta adeta bir şehir yapılmıştı. |
|
Güvercinlik Köyü Mezarlığı
(Hakan Yozcu) 2 Ekim 2013 |
Anılar |
| |
Kavuş dayı, köyümüzün yıllarca otobüs şoförlüğünü yaptı. Herkesin kahrını çekti. Tüm köylünün eşyasını, malını gider şehirden alır ve getirip evine teslim ederdi. Yolcuların çoğu para vermezdi. Ama o yine de "canınız sağ" olsun der kimseden para istemezdi. Otobüsü de farklıydı dayımın. Arkadan bakınca önü görünürdü. Otobüsün içi dolar, oturacak yer kalmazdı. Bu sefer dayım " Otobüsün üzerine çıkın" derdi. Ve yolculara " Arkaya ilerleyin, daha çok yer var. Arka boş! Arka boş!" derdi. Oysa ayakta duracak yer dahi kalmazdı. Hele de dayım keyfe geldi mi elini kulaklarına götürür direksiyonu da bırakır, gözünü kapatıp otobüs sürerken türkü söylerdi. Bazı yolcular "Aman Gavuş bir gaza yapacaaan" derdi. Dayım hiç oralı olmazdı. |
|
Nkl 1983 Mezunları Buluştuk
(Hakan Yozcu) 14 Aralık 2013 |
Günlük Olaylar |
| |
Hürkan Harutoğlu, Hülya Tanyeli, Ahmet Acaroğlu ve Tijen Derya sınıfta en başarılı kişiler arasındaydı. Ben sınav zamanları mutlaka bunların yanında olur, tartışmalarını dinlerdim. "Şu soru çıkabilir. Cevabı böyle olacak" gibi kendi aralarında konuşurlardı. Ve, yüzde doksan bu sorular da çıkardı sınavda. Ben de aklımda kalanları cevap olarak yazar ve o dersten geçerdim.
|
|
Ah Ölüm!
(Hakan Yozcu) 24 Ocak 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
İnsan, ölüm karşısında çaresiz... İnsan, ölüm karşısında umutsuz... İnsan, ölüm karşısında eli kolu bağlı... Bir şey yapamıyor. Sonuçta kabullenip bağrına taş basıyor. Yüreğindeki yarayı keskin bir bıçakla dağlıyor...
Ve zaman...
Zaman su gibi akıp gidiyor. Günler gelip geçiyor.
Her gün binlerce kişi geliyor yeniden dünyaya... Bir o kadar kişi de ölüp gidiyor aramızdan...
Düzeni kuran böyle kurmuş... Böyle istemiş...
Bir han misali Dünya, birileri bir kapıdan girerken, diğerleri başka bir kapıdan çıkıyor... Geriye sadece isim kalıyor:
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han, konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın
Yine de ölümü kabulleniyor insan, istese de istemese de... Çünkü yapacak bir şey yok. Çaresizlik... Sonra bir bilinmeyen. Belki de o nedenle kabulleniyor insan. Hatta ölümü bile güzel düşünüyor. Farklı bir gözle bakıyor bu sefer ölüme. Bakınız Necip Fazıl Ölümü hak ettiği yere nasıl getiriyor:
Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Aramızdan ayrılan tüm sevdiklerimize Allah’tan rahmet diliyor, geride kalan yaslı ailelerine sabırlar diliyorum... |
|
Asrın Projesi Umut Projesi
(Hakan Yozcu) 14 Şubat 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Ve su... Hayatın şartlarından biri... Eskiler hep “Su hayattır” demiş. Gerçekten de doğru demiş. Suyun olmadığı bir hayat düşünülemez. Susuzluk demek, mikrop demek, kirlenmek demek, kokmak demek, ölmek demek... İnsan en fazla 3 gün dayanabiliyor susuzluğa... Çünkü vücudumuzun dörtte üçü su... İşe bakın ki dünyamızın da dörtte üçü su... |
|
Ah Ölüm Denen Şey!
(Hakan Yozcu) 6 Mart 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Her şey yalan, tek gerçek olan o. Dünyaya geliyoruz. Yetişip büyüyoruz, gelişip serpiliyoruz... Bin bir cefa, eza, eziyet ve sıkıntı çekiyoruz. Ama yine de yaşamayı seviyoruz. Ölümün yüzü soğuk geliyor bize. Adı bile ürperti veriyor içimize. İsyan edesimiz geliyor kadere, sevdiğimiz birini kaybedersek. Onu ölümün pençesine esir edersek. Sonra anlıyoruz ki bu bir gerçek. O kadar da uzak değil bize: |
|
Yayalaştırma
(Hakan Yozcu) 6 Mart 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
O yıllar, müthiş bir bavul turizmi de vardı Mağusa’da. Sokaklar, ticarethaneler hep insan kaynıyordu. Ellerinde bavullarla gezenler, köşebaşlarını mesken tutmuş bavul dizenlerle doluydu. Görüntü olarak belki hoş olmasa da en azından insan kaynıyordu. Canlılık vardı. Mağusa’nın bu günkü hali, doğrusu o günleri bile aratıyor...
Bunun dışında da ekonomiye can geliyordu. Esnafın yüzü gülüyor, cebi para görüyordu. Vatandaş evine ekmek götürebiliyordu.
|
|
Kadın Olmak
(Hakan Yozcu) 6 Mart 2014 |
Toplum |
| |
Kadın olmak çile demek, dert demek... Kadın olmak, tertipli olmak düzenli olmak demek... Kadın olmak, evi evirip çevirmek, geçimi sağlamak demek... Kadın olmak, Yük demek, zor demek, güçlük demek ama hepsinden önemlisi de kadın olmak bunların hepsinin bir çırpıda üstesinden gelmek demek...
|
|
Beyaz Melekler
(Hakan Yozcu) 12 Mart 2014 |
Anılar |
| |
Andırın'da anlatılır bu hikaye: "Bir dağ köyüne bir kaymakam gitmiş. Ormanlık bir dağ köyü. Tabii oralarda en kral yetkili, ormancı. Ormancıların bu kesimlerde her dediği adeta ferman hükmündeymiş. Ve kaymakam başlamış anlatmaya... "Vatanımıza, değerlerimize, milli kültürümüze sahip çıkalım... Birbirimize mutlaka yardım edelim. Böylesi yerlerde bu şart. Önce kendinize güvenin, sonra devlete... Birlik ve beraberlik içinde olun..." Konuşma sürdükçe sürmüş. Oradakiler, belki de ilk defa böyle güzel sözcükler, cümleler ve kendilerine hitap eden, kendilerini adam yerine alan biriyle karşılaşmış. Yaşlı bir kadın dayanamamış: "Vah oğlum! Maşallah ne güzel de konuşuyorsun. 6 ay daha fazla okuyup da bir ormancı olsaydın daha iyi değil miydi..."
|
|
Eylem Bir Haksa
(Hakan Yozcu) 8 Nisan 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Tam çemberi döneceğim... Gözüm ister istemez çemberin etrafını belirli aralıklarla saran, siyah yelekli 3-5 bayana takılıyor. Kara yeleklerinin üzerinde, beyaz yazılarla yazılmış sloganlar var. Gözüm ister istemez bu yazılara takılıyor... Okumaya başlıyorum...
|
|
pamukova 75. Yıl İlkokulu"ndan Gelen Mesaj
(Hakan Yozcu) 29 Nisan 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Dün, öyle bir mesaj geldi ki, beni çok sevindirdi. Duygulandım, heyecanlandım. Mesaj, Sakarya Pamukova İlçesi 75. Yıl İlköğretim Okulu’nda görev yapan bayan bir öğretmen arkadaştan geliyordu. Adı: Ülkü Gazovalı. Kendisi atanmamış bir öğretmen. Bu okulda ücretli olarak çalışıyormuş.
|
|
Sensizlik
(Hakan Yozcu) 25 Nisan 2014 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Ah zaman ! Sen, meğer ne acımasız, ne gaddar, ne şeytan, ne doymaz bir canavarmışsın... Ömrümü yedin bitirdin yine de bana mısın demedin... Gençliğimi aldın elimden, bir defacık olsun benimle olmadın... Hep kaçtın... Hep önümde oldun... Bir türlü yakalayamadım, tutamadım elinden... |
|
Kazan Günleri 4
(Hakan Yozcu) 4 Haziran 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
“ Kültür ve sanatın, yerinde ve doğru amaçla kullanılırsa en büyük güç olacağını, bu gücü de hiç kimsenin kıramayacağını” belirttim. “Özellikle devletlerin yapacağı ikili ilişkilerin önemli olduğunu, birbirleriyle ne kadar çok temas kurarlarsa ilişkilerin o kadar çok artacağını” dile getirdim.
|
|
Kazan Günleri 3
(Hakan Yozcu) 3 Haziran 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Kıbrıs’taki arkadaşlara da öneririm. Mutlaka dışarı da açılsınlar. Kapalı bir kutunun içinde kalmasınlar. Kıbrıs küçük. Ne kadar da iyi işler yapılırsa yapılsın buraya göre çok küçük kalıyor. O nedenle dışarı çıkmaları şart. Bunu görmeleri, yaşamaları gerekiyor. Er geç yine Kıbrıs’a döneceğiz.”
|
|
Tiyatro Dolu Günler ve Elvira
(Hakan Yozcu) 4 Haziran 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Elvira. 25 yaşında, sarı saçlı, mavi gözlü, yüzü yer yer çil olan, güler yüze sahip, ince ve tatlı bir sesi olan, duygusal ve güzel bir kız. Ruslara çok benziyor ama Rus değil. Tatar kızı.
Elvira, neredeyse, her anımda yanımda. Beni bıkmadan takip ediyor. Sanki benim gölgem. Ben, neredeysem o da orada. Geç saatlere kadar bırakmıyor beni. |
|
Kazan Günleri 2
(Hakan Yozcu) 3 Haziran 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Karaca Köşe
. Elçin Bey’in verdiği bilgiye göre bu kale, Tatar Hanı’nın güzeller güzeli eşi için yapılmış. Rivayete göre Rus Çarı Korkunç İvan, Tataristan’ı işgal edince Han’ın eşine aşık olmuş ve onunla evlenmek istemiş. Tabii evlenmek isteyen Çar olunca akan sular dururmuş. Ama Han eşi de Çar ile evlenmeyi asla istememiş. Çar, evlenme kararında ısrarcıymış. Hanın eşi de “Madem öyle, benimle evlenmek istiyorsun o zaman bunu göster” demiş. “Bir şeyler yap ki buna inanayım” demiş. Tabii asıl maksat zaman kazanmakmış. Bunun üzerine Çar, Kazan’a bu kaleyi yaptırmış. Kalenin bitmesiyle de Hanın eşi, Korkunç İvan’ın isteğine oyun eğmemek için kalenin en yüksek noktasına çıkıp oradan kendini aşağı atmış. Ve tabii ölmüş. |
|
16 Nolu Sandık
(Hakan Yozcu) 29 Haziran 2014 |
İtiraflar |
| |
Sandık başkanı, çok tecrübesiz. Neredeyse hiçbir şey bilmiyor. İnisiyatif kullanamıyor. Belki beş dakika önünde oy pusulalarımı almak için bekliyorum. Elimi uzatıyorum. Ama nedense o, bir türlü vermiyor. Oy kullanılan yere bakıyorum. Acaba birileri mi var? Dolu da ondan mı vermiyor. Ama değil. O bölümler de boş. Artık yumuşak bir dille “Şu oy pusulalarımı verseniz de oyumu kullansam” diyorum. |
|
Eve Dönmek Güzel
(Hakan Yozcu) 10 Haziran 2014 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Dünyanın neresinde olursanız olun, hayat olsa da size özel, hep bu anı beklersiniz, toprağa ayak basmayı, sevdiklerinize kavuşmayı, eşinizi, çocuğunuzu kucaklamayı, onları öpmeyi, sonra kafanızda tek düşünce var: “Eve dönmek güzel...”
|
|
Sessiz Giden İki Geminin Ardından
(Hakan Yozcu) 16 Temmuz 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Geride birçok tanıdık, sevenler kalır. Gözleri yaşlı, sessiz sedasız giden geminin ardından bakakalır ve ince ince yaş dökerler. Bu hayata veda edenler sessiz bir törenle asıl ait olduğu yere teslim edilirler. Toprağa verilirler.
Artık onlar için hayat geride kalmıştır. Geride kalanlara ise hayat kaldığı yerden devam eder…
|
|
Koca Fadıma
(Hakan Yozcu) 16 Temmuz 2014 |
Yaşam |
| |
Gençliğinde güzelliği nam salarmış… Gençler, onu görmek için birbirleriyle yarış edermiş. Kim alacak köyün en güzel kızını diye kavga edermiş. Hele de düğünlerde oyuna kalkınca Fadıma Kız, kimse kalmaz yerinde onu seyre dalarmış…
|
|
Hayat Devam Ediyor
(Hakan Yozcu) 17 Temmuz 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Geceler başka bir alem... Fakiriz, yoksuluz ya, çünkü herkes öyle söylüyor, oysa tüm eğlence yerleri dolu, mekandan mekana gidip eğlenenler var... Sabaha kadar içkiyle coşup eğlenenler var... Aldığımız maaş yetmiyor ya... |
|
Ülkü Hanım'dan Mektup Var
(Hakan Yozcu) 10 Eylül 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Karşılıklı susuyorduk…. Bekliyor ve susuyorduk… Öyle susuyorduk ki çöllerde kaktüsler bile susuyordu. Öyle duruyorduk ki dünya dönmeyi bırakıyordu, duruyordu….Felekler yedi katın yedisinde de duruyordu |
|
Yeni Hayata Merhaba
(Hakan Yozcu) 12 Ekim 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Salonsuzluğa , dar bir kadroya r ve bütçe yetersizliğine rağmen güzel işler çıkardık. Sahnelediğimiz oyunlar çok beğenildi. Ödüller almaya başladık. 5 yılda 17 ödül aldık. Türkiye’ye turnelere gittik. Ankara’da Uluslar arası Tiyatro Festivaline katıldık. Türkiye basınında bizden büyük övgülerle söz edildi. Ceyhan ve Kadirli’ye turneye gittik…
Türk Devletleri Tiyatro Birliği’nin kurucuları arasında yer aldık. Antalya, Bakü, Kazan gibi şehirlerde KKTC’yi temsil ettim. Buralarda Kıbrıs Türk Tiyatrosunu anlattım. Bütün bunlar tanınmamız açısından olumlu ve güzel şeylerdi. Birçok insan tanıdım. |
|
Adana Kültür Gezisi
(Hakan Yozcu) 25 Ekim 2014 |
Anılar |
| |
Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin suladığı ovalar çok verimlidir. Bu özellikleri nedeniyle adanada bir çok medeniyetler kurulmuştur. |
|
Hocaların Hocasını Uğurladık
(Hakan Yozcu) 30 Ekim 2014 |
Yaşam |
| |
Yardımsever bir insandı. Liseye geçtiğimizde okul tiyatrosunda oynuyordum. Yurtta kalıyordum. Hafta sonu olduğu için yemek olmazdı. Paramız da bitmişti. Yanımda tiyatroda beraber rol aldığımız Murat Özsoykal arkadaşım vardı. Beraber, Güzin Hoca’nın evine gittik. “Hocam, biz okul tiyatrosundayız. Prova için kaldık. Yurtta kalıyoruz. Ama yiyecek bir şeyimiz kalmadı.” dedik. Bizi hemen içeri aldı. “Gelin be çocuklar. Ne varsa size hazırlayayım” ded |
|
Tatile Girerken
(Hakan Yozcu) 28 Ocak 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Genelde tatil denilince derslerden uzak kalmak, kitapları bir yana bırakmak, gazete ve dergilere asla bakmamak, geç saatlere kadar oyalanmak, gezmek tozmak, gecenin ilerleyen vakitlerine kadar uykusuz kalmak ve ertesi günü de geç vakitlere kadar yataktan kalkmamak olarak değerlendirilir. Oysa bu çok yanlış bir düşüncedir. |
|
Hayat mı Zor Ben mi Yanlıştayım?
(Hakan Yozcu) 9 Şubat 2015 |
Doğa ve Dünya |
| |
Kimi sevdiysem, kimi kucaklayıp, kime sığındıysam paraladı beni… Taşladı, horladı, paramparça etti… Hep kendini düşündü… Çıkarları hep ön planda oldu…
Sadece kendisi oldu… Kimseye saygı duymadı, kimseyi sevmedi… Çünkü sevgi, saygı yoktu onun için… |
|
Başarının Sırrı
(Hakan Yozcu) 12 Şubat 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Bir hedefi olmalı insanın… Yaşamayı sevmeli her şeyden önce…
Riyakâr olmamalı… Sevgiyle yaklaşmalı herkese ve her şeye…
Önünde bir hedef belirlemeli… Karar verip dönmemeli yolundan…
Israrlı olmalı… İnat olmalı… Hırslı ve kararlı olmalı… |
|
Yalkın’ın Yeri
(Hakan Yozcu) 26 Şubat 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
alkın’ın elinde bir düdük olurdu. Bunu, yanından hiç ayırmazdı. Yoldan geçen her araca bu düdüğü çıkarır ve gidene kadar çalardı. Araçta kim olursa olsun onun için fark etmezdi. Kendisi “Buradan geçerken, buraya uğramayan, selam vermeyen, bakmayan bu düdüğü yer” derdi.
Daha ziyade eski bürokratlardan, emekliye ayrılmış memur kesiminden, yakınlarda çalışan kişilerden gelen olurdu buraya. Özellikle polis memurlarının birçoğu buraya kahve içmeye gelirdi. Ve Yalkın bunların hepsini tanıyor ve hepsine de ilişiyordu. İlişmediği yoktu ki… Yalkın’ı Yalkın yapan işte bu özelliği idi. |
|
Yaşar Kemal’in Ardından
(Hakan Yozcu) 1 Mart 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Annem anlatıyor: “Yaşar Kemal küçüklüğünde bir kaza geçirmiş.Yanılmıyorsam Kurban Bayramı sırasında koyun kesilirken o da izliyormuş. Koyunu kesen kişi, bıçağı elinden kaydırmış. Bıçak da onun gözüne denk gelmiş. Bağırmış Kemal, kanlar içinde kalmış. O günden sonra sağ gözü kör olmuş. Bu nedenle biz ona hep Kör Kemal derdik.
O gençti. Benden büyüktü. Bir gün duyduk ki Yaşar Kemal, kominist kitaplarıyla yakalanmış. Sonra onu kominist diye Kadirli’den kovdular. O da İstanbul’a gitti. |
|
Green Kitchen Mutfak Okulu
(Hakan Yozcu) 27 Şubat 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
İçerisi geniş bir alana sahip. Masalar özenle yerleştirilmiş ve her şey çok temiz. Pencere kenarında birkaç çift huzur içinde yemek yiyor. Bahçesi de var. Açık ve kapalı alanlarıyla burada her türlü ziyafetler, düğünler, nişanlar, doğum günü partileri, iş ve toplantı yemekleri, yeni yıl ve özel günler için yemekler veriliyormuş. Hatta özel gruplarla gelip dilediğiniz organizasyonları burada yapabiliyorsunuz. Ama en önemlisi bunlardan öte, şehirden uzak, gürültüden uzaksınız. Sakin bir ortamla baş başa kalabiliyorsunuz. |
|
Siz Hala Sigara mı İçiyorsunuz?
(Hakan Yozcu) 5 Mart 2015 |
Anılar |
| |
Ahmet Kanmaz’dan bahsediyorum. Benim eniştemden. Dünyanın en vefalı, en iyi insanlarından biriydi belki. Hiç kimseyi üzmez, hiç kimseyi kırmazdı. Hele çocukları çok severdi. Belki de en iyi müşterileri onlar idi. “En sağlam müşterilerim” diyordu onlar için.
Üniversiteyi son sınıftan terk etmişti. Tek bir dersi vardı. Hocayla takıştığı için bir türlü alamamıştı diplomasını. |
|
bir Çanakkale Hikayesi
(Hakan Yozcu) 18 Mart 2015 |
Unutulamayan Dönemler |
| |
Çanakkale askeri sadece kendini düşünmüyordu. Kendini koruduğu kadar düşman askerini de koruyordu. Yaralı düşman askerini, kurtulması için saatlerce kucağında taşıyan askerimizin yaptığını bütün dünya biliyor…
Buna benzer o kadar çok hikâyeler var ki Çanakkale Savaşı’nda… Bir araştırmacı yazar bunları yazmaya kalksa ciltlerce kitap tutar…
İşte, dün bu hikayelerden birini de Pamukkale Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Doç Dr Yusuf Ziya Bildirici’nin hesabında güzel bir Çanakkale Hikayesi okudum. Sayın Bildirici ile de görüşmem üzere bu hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim. |
|
Farklı Bir Gün
(Hakan Yozcu) 9 Temmuz 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Çocukluğu yaşayamamanın nedeni ise küçükken yeterince oyun oynayamamaktan gelir. Oysa hangimiz çocukluğumuzda Çelik Çomak, Uzun Eşek, Birdir Bir, Evcilik, Saklambaç, Yağ Satarım Bal Satarım ve şu anda aklımda olmayan birçok oyunu oynamadık.
İşte o dönemde oynadığımız bu oyunlar, aslında bizi geleceğe hazırlayan, şu andaki mesleklerimize adım atmamızı sağlayan ve toplum içinde nasıl davranmamızı, nasıl hareket etmemizi sağlayan oyunlarmış. İnsan bunu yıllar sonra çok daha iyi anlıyor. |
|
Güvercinlik Camii’nde Kadir Gecesi
(Hakan Yozcu) 14 Temmuz 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Yaşlılar, sandalyelerde namaz kılıyordu. Çocuklar babalarıyla birlikte gelmişti. Erkekler içeriyi doldurmuş, kadın bölümü dolmuş, dışarıya taşmıştı. Camii avlusu kadın ve çocuklarla doluydu. Hani derler ya “İğne atsan yere düşmez” işte öyleydi. Her yaştan insan camiye dolmuş, Dünyayı ve kâinatı yoktan var eden biricik ve gerçek sevgiliye koşmuştu. Namaz kılacaklar, dua edecekler ve huşu içinde Yüce Allah’tan günahlarının bağışlanması için af dileyeceklerdi… |
|
Mahmut Bal'ı Ağırlıyorum
(Hakan Yozcu) 10 Mayıs 2015 |
Anılar |
| |
Yokluk, fakirlik gölge gibi ensemizdeydi… Bırakmazdı bizi… Ona inat derslerimize hırsla çalışır, anlamadığımız konularda birbirimize yardım eder, konu anlatırdık. Mahmut, dil derslerinde çok iyiydi. Bir okumak veya öğretmeni dinlemek yeterdi ona… Öyle uzun uzadıya ders çalışmazdı… “Benim boş kafa, sizin dolu kafaya eşittir” derdi… Ben de kızardım ona… Gülerdik… |
|
Farklı Bir Yönetici,
(Hakan Yozcu) 14 Ağustos 2015 |
Doğa ve Dünya |
| |
Bu sözleri duyunca hayret ettim. Şaşırdım. Çünkü günümüzde bu şekilde düşünen kaç insan vardı? Gerçekten yardım etmek isteyen ve bu aşkla tutuşan kimler vardı? Etrafımıza şöyle bir baktığımızda bırakın yardım etmeyi, bırakın sosyal sorumluluğu, hırsızlıklar, yalan, dolan, üçkâğıtçılık, sahtekarlık, alavere, dalavere almış başını gidiyor. Kim kime yardım ediyor veya yardım etmek istiyor? Herkesin gözü bir diğerinin cebinde.”Nasıl etsem de şunu bir üçkağıda getirip parasını yesem” düşüncesi hâkim.
Hüseyin Bey’in sadece insana yardım etmek değil düşüncesi… Hayvanlara da yardım etmek istiyor. Özellikle sokak hayvanlarına. Bu konudaki düşünceleri de şapka çıkartılacak değerde yüce: “Dünya sadece insanlara ait değil. Diğer canlıları da düşünmek gerek. Hayvanları, bitkileri, ağaçları düşünmek gerek. Doğayı korumak gerek. Hepimiz ortak olarak kullanıyoruz bu dünyayı. |
|
Mehmet Ersöz’ün Ardından
(Hakan Yozcu) 27 Ağustos 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Mehmet, hiç küsmezdi. Çünkü kalbi hep iyilik ile doluydu… Okulda bir gün küçük bir kavgamız oldu. Küstüm ben ona. O ise gelmiş arkamdan beni kucaklayarak “Valla sen bana küssen de ben sana küsmem. Ben senden asla vazgeçmem. Seni gardaş bildim. Kovsan da yine gitmem” demişti. Ben de biraz nazlandıktan sonra Ona sarılmış “Biz kardeşiz, bizi hiçbir şey ayıramaz” demiştim. |
|
Sana Geliyorum
(Hakan Yozcu) 23 Ekim 2015 |
Yaşam |
| |
Bana yardım et, boğuluyorum Allah’ım…
İstisnalara değil, bariz yolunu şaşıranlaradır ahım…
İnsan var emeğini harcar, çalışır, çırpınır, didinir, ailesi için dişini canına katar… Sözüm yok bunlara, onlar, benim canım… |
|
Ağabeyim Geldi
(Hakan Yozcu) 26 Kasım 2015 |
Anılar |
| |
Ağabeyim de geçmişi anlatırken ağlayarak anlatır. Hep bize, “Anamın ayaklarının altından öperim. Onun fedakârlığı olmasaydı biz bu günlere gelemezdik” der… Ve çektikleri yoksulluğu, açlığı, sefaleti, yokluğu, sıkıntıları gözleri dolu dolu anlatır… |
|
Asla Denemeyin
(Hakan Yozcu) 3 Aralık 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Oyunda ana tema olarak “Uyuşturucu Ölüm demektir” konusu ele alınıyor. “Bir defacıkla bir şey olmaz” diyerek deneme ile başlayan uyuşturucunun sonunda mutlaka ölüm olduğu, ve bu nedenle de ne olursa olsun, bir defacık da olsa asla denenmemesi gerektiği anlatılıyor.
Özellikle ailelerin bu konuda çok dikkatli olmaları, çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurmaları, ebeveynlerin gençleri dinlemeleri gerektiği ve onlara önem verdiklerinin gençlere hissettirilmesinin önemi üzerinde duruluyor. Bunun uyuşturucu ile mücadelede önemli ve etkin bir yöntem olduğu belirtiliyor. |
|
Öğretmene Vurulmaz Saygı Duyulur
(Hakan Yozcu) 14 Aralık 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Günümüzde sanki öğretmene olan saygı, eskisi kadar kalmadı. Artık öğrenciyi okula verirken “Eti senin, kemiği benim” demiyoruz. “Öğretmenin vurduğu yerden gül biter” diyenimiz hiç kalmadı. Önceleri, öğretmen öğrencileri sorgularken, günümüzde öğretmenler sorgulanmaya başladı. Mesela önceden bir dersten zayıf not aldığı zaman öğretmen “Bu nedir böyle? Niye çalışmadın?” derken bu gün tam tersi oluyor. Öğrenci veya öğrenci ailesi okla gidip öğretmene “Bu not nedir? Neden zayıf verdin?” diye sorguluyor… |
|
Mağusa’da İkram Çadırı
(Hakan Yozcu) 25 Aralık 2015 |
Anılar |
| |
Aynı alanda ziyarete açılan Hz Peygamber Efendimizin Sakal-ı Şerif Çadırını da ziyaret ederek manevi duyguların en büyük hazzını aldık. Burada, Efendimizin bir kutu içinde muhafaza edilen ve sadece tek bir telden ibaret olan mübarek sakalını gördük. Bu esnada okunan ilahiler damarımıza kadar işledi. Duyguların en coşkusunu yaşadık. |
|
Karpaz’da Balığa Çıktık
(Hakan Yozcu) 25 Aralık 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Hep beraber yola koyulduk. Arabada koyu bir sohbete başlamıştık. Adada gündemde ne varsa konuşuyorduk. Veysel Hocam da, Durali Hocam da bu tür konularda çok donanımlı kişilerdi. Doğrusu çok güzel fikir alış verişi yaptık.
Yeşilköy’e geldik. Burada Veysel Hocam evinde kıyafetlerini değiştirdi. Olta takımlarını aldı. Ve araba değişikliği yaparak Erenköy’ün yolunu tuttuk. Marine Gate’i geçtikten hemen sonra balık avlayacağımız bölgeye geldik. |
|
ipek Amber İle Gurur Duyduk
(Hakan Yozcu) 20 Aralık 2015 |
Sanat |
| |
İpek Amber, bu yarışmada müthiş bir performans sergiledi. Kendisine eşlik eden dansçılarıyla birlikte çok güzel bir performans ortaya koydu. Güzel bir koreografi ile izleyenlere zevkli dakikalar yaşattı. |
|
Halil İbrahim Bereketi
(Hakan Yozcu) 29 Aralık 2015 |
Günlük Olaylar |
| |
Kim bilir belki de bir rüya bu…
Belki de bir ütopya…
Herkes sorar bu soruyu “Var mı böyle bir Dünya?”
İnsan, ne zaman ki içindeki benlikten kurtulur, kötülüğü, çirkinliği yok eder, kendinden çok karşısındakini düşünür ve Tanrı’nın istediği doğru ve dürüst bir kul olursa işte o zaman güzelleşir hayat… |
|
izmir Günleri
(Hakan Yozcu) 7 Ocak 2016 |
Anılar |
| |
Hasan Sağlam Öğretmenevi Eşrefpaşa’da İkiçeşmelik Caddesi’nde bulunuyor. Ulaşım çok kolay ve rahat. Belediye Otobüsleri buradan geçiyor. Durak, hemen önünde.
Öğretmenevi’ne geldik. Çok sayıda merdivenlerden inerek Resepsiyona vardık. Resepsiyonda çok kibar, çok nazik, güleryüzlü ve yardım etmeyi çok seven bir bayan ile karşılaştık.
Bize “Hoş geldiniz” diyerek kayıtlarımızı yapıp oda anahtarımızı verdi. Öğretmenevi hakkında kısa bilgiler verdi. Kahvaltı sabah 10’a kadardı ve ücretsizdi. Öğle ve akşam yemekleri çıkıyordu. Üyelere 10 TL idi. Aşağıda kafeterya bulunuyordu. Burada oturup hoşçavakit geçirebilirdik. Bayan bize “Burayı çok seveceğimizi, bir yardıma ihtiyacımız olursa yardımcı olacağını” söylüyordu. Gerçekten de orada çalışanlar güleryüzleriyle burayı sevmemizi sağlıyorlardı… |
|
Müjgan ve Naile Hanım’ları Ağırladık
(Hakan Yozcu) 30 Mayıs 2016 |
Günlük Olaylar |
| |
İkinci gün, Karpaz gezisi yaptık. Şehitlikleri, Salamis Harabelerini gezdik. Muratağa, Sandallar ve Atlılar Şehitlikleri’nde gözyaşlarını tutamadılar. Hele de 10 günlük, 1 aylık çocukların ismini görünce ağlamaktan kendilerini alamadılar. Hepsine dualar okudular. Katliam çukurunda ise onca insanın diri diri çukura gömüldüğünü öğrenince “Bu kadar vahşet olmaz” dediler.
Salamis Harabeleri de çok dikkatlerini çekti. Jimnasyum’da bulunan sütunlar ve antik tuvaletler dikkatlerini çekti. Tabii o dönemim tuvalet anlayışını duyunca da gülmekten kendilerini alamadılar. |
|
İnsan Azim Ederse
(Hakan Yozcu) 16 Haziran 2016 |
Günlük Olaylar |
| |
Durdane Türkmenoğlu, okuma yazma bilmeyen bir vatandaş. Halk Eğitimi Merkezince açılan kursa katılmış. Okuma yazmayı da öğrenmiş. Belgesini almış. Bunun üzerine memurluk için yeniden başvurmuş.
Polis olan kardeşi 1992 yılında Şırnak’ta şehit olmuş. Yürekleri yanmış. Diğer kardeşleri de hem emekli hem de kendinden büyük olduğu için bu haktan yararlanamamışlar. |
|
Nerede O Eski Ramazanlar?
(Hakan Yozcu) 8 Haziran 2016 |
Unutulamayan Dönemler |
| |
Bayramlar, Ramazanlar ve özel günler hep güzeldir. Güzel olduğu için güzel yönleri hatırlanır. Kötü olan silinip gider akıldan.
Küçüklükten kalan hatıralar sarar belleğinizi. Çocukluk günlerinde yaşadığınız bayramlar, Ramazanlar unutulmaz hiç. |
|
Ben Olsam
(Hakan Yozcu) 12 Ağustos 2016 |
Günlük Olaylar |
| |
Ben olsam,
Türklüğümle onur duyar, dinimle huzura ererdim.
Ben Olsam,
Ülkemde cemaatlere, dini gruplara, mollalara ve dini istismar edenlere ve dini din amacı dışında, kendi çıkarlarına kullanmalarına izin vermez, bu amaçta olanlara özgürlük vermezdim. |
|
Muhtarlarımızın İstekleri
(Hakan Yozcu) 12 Temmuz 2016 |
Günlük Olaylar |
| |
Bir masaya oturup sohbete başlıyoruz. Ali Bey’in mis gibi kokan kahveleriyle sohbetin tadına doyum olmadı doğrusu. Gerçekten Ali Bey’in kahvelerine diyecek yoktu. Her yudumda tüm yorgunluğunuzu atıyorsunuz… |
|
ve Nihayet Su Damladı
(Hakan Yozcu) 27 Haziran 2016 |
Günlük Olaylar |
| |
Evet. Uzun bir bekleyişten sonra vatandaşın özlemi son buldu…
Bu günden sonra cennet adamızı güzel günler bekliyor…
Su hayattır. Su candır…
Bu suyun, doğru ve yerinde kullanılmasıyla adamız, kısa süre içinde cennet gibi olacak.
Vatandaşlarımız sağlıklı, temiz ve tatlı su içecek.
Tarımcılarımızın derdi bitecek. Tarlalarımız, bahçelerimiz yeşerecek ve bol ürün verecek… |
|
Girne’de Kahve İçimi
(Hakan Yozcu) 30 Haziran 2016 |
Günlük Olaylar |
| |
Bizler, kahvelerimizi yudumlarken güzel bir bayan yaklaştı yanımıza. “Özür dilerim, sizler Mağusa’dan mı geliyorsunuz?” dedi. “Evet” dedik. Bize teşekkür etti. “Ben de Mağusalıyım” dedi.
Bayan, bu cafenin sahibi imiş. Adının Nil Yücel olduğunu söyledi. İlk dikkatimizi çeken güzelliği, şık giyimi, kibar davranışı ve içtenliği oldu. Güler yüzlü, dostça davranan, samimi bir bayandı. Gerçekten de bize karşı çok nazik davrandı. “Umarım beğendiniz burasını” dedi. |
|
güvercinlik’te Hafta Sonu
(Hakan Yozcu) 29 Ağustos 2016 |
Yerler |
| |
Güvercinlik Köyü’nde genelde herkes yufka ekmek açar. Özellikle bayramlarda daha fazla ekmek yapılır. Ekmeğin arkasından da bazlama ve börekler adettendir. Çünkü ekmek bitimi mükellef bir kahvaltı hazırlanır. Düşünün bir kere, bazlama, börek, peynir, közde patlatılmış patlıcan, biber ve soğan, haşlanmış patates ve zeytin… Bu kahvaltıya hangi babayiğit “hayır” diyebilir bilemiyorum. |
|
İstanbul Notları
(Hakan Yozcu) 21 Kasım 2016 |
Anılar |
| |
Adile Sultan Kasr,ı tarihi bir mekân. En büyük özelliği de bütün “Hababam Sınıfı” filmlerinin orada çevrilmiş olması. Beyaz ve büyük bir yapı. Çok geniş bir bahçesi var. Burası aile çay bahçesi olarak düzenlenmiş. Hem burada kalan öğretmenlere, hem de dışarıdan gelen herkese hizmet veriyor. |
|
Öyle Bir Dünyada Yaşıyoruz Ki!
(Hakan Yozcu) 14 Şubat 2019 |
Toplum |
| |
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki gücü yeten gücü yetene…
Zalimliği, zulmü, işkenceyi eden edene,
Haksızlığı, yolsuzluğu, sahtekarlığı seçen seçene,
Doğru yoldan ayrılıp yanlış yola giden gidene… |
|
Kıbrıs'ın İlk Yerli Komedi Filmi
(Hakan Yozcu) 21 Ocak 2021 |
Yapıtlar |
| |
Ülkemizde bir sinema sektörü olmamasına rağmen Sayın Susuzlu büyük bir cesaret örneği göstererek uzun metrajlı bir film çekti. Film, tamamen yerli unsurlardan oluşuyor. Kendi deyimine göre her şey yerli. “Senaryo yerli, oyuncular yerli, aksesuarlar yerli, mekân yerli, konu yerli…” yani aklınıza ne geliyorsa bu filmde yerli. Bizden olmayan hiçbir şey yok.
İlke Susuzlu “Pandemiden dolayı ülkemizde hayat adeta durma noktasına geldi. Tiyatrolar durdu. Seyirci olmadığı için oyunlarımıza ara vermek zorunda kaldık. Aylarca evlere kapandık. Kapanma süreci biter bitmez sinema filmi düşünmeye başladık.” diyor. |
|
|
|