..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bu kitap çok gerekli bir açığı dolduruyor. -Moses Hadas
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




30 Mayıs 2016
Müjgan ve Naile Hanım’ları Ağırladık  
Hakan Yozcu
İkinci gün, Karpaz gezisi yaptık. Şehitlikleri, Salamis Harabelerini gezdik. Muratağa, Sandallar ve Atlılar Şehitlikleri’nde gözyaşlarını tutamadılar. Hele de 10 günlük, 1 aylık çocukların ismini görünce ağlamaktan kendilerini alamadılar. Hepsine dualar okudular. Katliam çukurunda ise onca insanın diri diri çukura gömüldüğünü öğrenince “Bu kadar vahşet olmaz” dediler. Salamis Harabeleri de çok dikkatlerini çekti. Jimnasyum’da bulunan sütunlar ve antik tuvaletler dikkatlerini çekti. Tabii o dönemim tuvalet anlayışını duyunca da gülmekten kendilerini alamadılar.


:ADJF:

     Her yaz geldiğinde mutlaka Türkiye’den ağabeylerim, ablalarım, akrabalarım veya hatırı sayılır misafirlerim gelir.
     Onların gelmesiyle, hep birlikte Kıbrıs turuna çıkarız. Deyim yerindeyse adanın altını üstüne getiririz. Bizim için de farklı bir gün olur. Günlük, sıkıcı yaşamdan bir dem de olsa uzak kalırız. Adeta Kıbrıs’ı yeniden keşfederiz.
     Bu defa da ablam Müjgan ile birlikte onun emekli öğretmen arkadaşı Naile Hanım Kadirli’den geldi. Müjgan Ablam, emekli PTT memuresi. Daha önce birkaç defa gelmişti ama arkadaşı ilk defa geliyordu. Bu nedenle o daha çok heyecanlıydı.
     Ercan Havaalanı’ndan aldım onları. İlk şaşkınlıkları arabaya bindiklerinde oldu. Direksiyonun sağ tarafta olması ve yolda sol şeritten gitmemiz hayli şaşırtmıştı onları. Ablam bir nebze alışıktı ama Naile Hanım çok heyecanlanmıştı: “Arabalar sanki üzerime üzerime geliyor” diyerek ilk tepkisini ortaya koymuştu.
     4 gün kaldılar. İlk gün dinlendiler. Annemle ve kız kardeşim Hediye ile uzun sohbetler yaptılar. O gece adeta hiç uyumadılar. Geçmişi olduğu gibi halde yaşadılar. Meğer insan konuştukça ne kadar çok şey hatırlarmış. Unutuldu zannedilen olayların hiç biri unutulmuyormuş oysa…
     İkinci gün, Karpaz gezisi yaptık. Şehitlikleri, Salamis Harabelerini gezdik. Muratağa, Sandallar ve Atlılar Şehitlikleri’nde gözyaşlarını tutamadılar. Hele de 10 günlük, 1 aylık çocukların ismini görünce ağlamaktan kendilerini alamadılar. Hepsine dualar okudular. Katliam çukurunda ise onca insanın diri diri çukura gömüldüğünü öğrenince “Bu kadar vahşet olmaz” dediler.
     Salamis Harabeleri de çok dikkatlerini çekti. Jimnasyum’da bulunan sütunlar ve antik tuvaletler dikkatlerini çekti. Tabii o dönemim tuvalet anlayışını duyunca da gülmekten kendilerini alamadılar.
     Öğleden sonra Mağusa turu ve Namık Kemal Zindanı unutulmaz oldu onlar için. Mağusa’nın her yerinde tarih fışkırıyordu. Venedikliler, Lüzinyanlılar ve Osmanlılardan kalan eserler büyülüyordu. Bu kadar kültür nasıl olmuştu da iç içe girmiş ve tüm bu kalıntılar günümüze kadar gelmişti.
     Mağusa Kalesi de bütün ihtişamı ile selamladı onları. Etrafındaki çukur ürperti verdiyse de güzel bir gün geçirmenin mutluluğunu yaşadılar.
     Üçüncü gün Lefkoşa gezisi yapıldı. Venedik Sütunu, Büyük Han, Selimiye Camii, Saçaklı Ev, Arap Ahmet Mahallesi, Arasta, Lokmacı Barikatı Kapısı, ve cumbalı evler gezildi. Yeşil hat kısmındaki Ledra Palace gözlemlendi. Köşklüçiftlik ve Dereboyu araba ile tur atılarak gezildi. Son olarak Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın mezarı ziyaret edilerek kendisine dualar okundu. Burada misafirlerin her ikisi de gözyaşlarına hakim olamadı. Merhum Denktaş’ı çok sevdiklerini, O’nun büyük bir devlet adamı olduklarını belirttiler.
     Küçük bir Gönyeli turundan sonra Mağusa’ya geri dönüldü.
     Dördüncü gün ise Güzelyurt ve Girne gezisi vardı planda. Önce St Hilarion Kalesi gezildi. Bu geziye kız kardeşim Hediye’de katıldı.
      Türkiye’de meşhur olan ve adeta efsaneleşen tanka gidildi. Tabii arabada gidene kadar duydukları efsaneleri anlattılar. Tabii tankı yolun kenarında görünce ve gerçekle yüzleşince biraz hayal kırıklığı yaşadılar.
     Burada en ilginç yan ise dağın başında, dar geçitlerden ve uçurum yanından ilerlerken korku yaşamaları idi. Özellikle karşıdan bir araç geldiğinde korkuları yüzlerinden okunuyor, adeta çığlık atarcasına “Aman aman!” diye bağırıyorlardı. Ben de biraz daha heyecan vermek için “Aman bildiğiniz bütün duaları okuyun. Ayetül Kürsüyü en az 3 defa okursanız bela bizden uzak durur” diyordum. Tabii hepsi bildiği bütün duaları okudu.
     “Tanka az kaldı” levhasını görünce sevindiler. Ama bundan sonra neredeyse yarım saatten fazla daha gidince “Nerede kaldı bu tank?” demekten kendilerini alamadılar.
     Geri dönmeyip Lapta yolundan Güzelyurt tarafına yöneldik. Yol üzerinde bulunan “Mavi Köşk”ü ziyaret ettik. Burada rehberler eşliğinde Köşk’ün bütün özelliğini öğrendiler. Bu da onlara ayrı bir heyecan verdi. Çok beğendiler…
     Güzelyurt şehrini küçük bir turla bitirip Girne’ye döndük. Yavuz Çıkartma Plajı onlar için eşsiz bir güzellik içindeydi. Resimler çekilip Girne yat Limanı’na gittik. Burasını görünce ikisi de “Aaaa Harika!” demekten kendilerini alamadılar. Şehir içinde yaptığımız turdan sonra akşam olmak üzereydi. Hiç yemek yememiştik. Dağ Yolu’na gidip tam doruktaki restaurantta yemek yedik.
     Burada Beşparmak Dağları’nın nasıl oluştuğu efsanesini anlattım. Dağı el biçiminde görünce şaşkınlıktan neredeyse dillerini yutacaklardı. “Gerçekten de ele benziyor. Ne kadar güzel bir manzara” dediler.
     Akşam yemeğimizi yedik. Dinlendik. Çay ve kahvelerimizi de içtikten sonra hava kararmaya yüz tutarken Mağusa’ya dönmek için yola koyulduk. İşte tam bu esnada Lefkoşa’nın o muhteşem güzelliği kendini gösterdi. Lefkoşa ışıkları ikisini de büyüledi. Dağdan inene kadar o güzelliği teneffüs ettiler.
     Eve geldiğimizde bana teşekkür ederek “Bu güzel 4 günü hiç unutmayacağız” dediler. Yorulmuştum ama güzel bir gezi olduğundan hemen unutuvermiştim bu yorgunluğu…
     Bu gün de yola çıkıyorlar. Sizler bu satırları okurken onlar Adana Uçağına binip son defa gökyüzünden Kıbrıs’ın güzelliğini izleyecekler…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Girne’de Kahve İçimi
Ben Olsam
Meyhi Keyf
Muhtarlarımızın İstekleri
önce Sağlık
Nkl Sanat Gecesi
Mehmet Ersöz’ün Ardından
Lefke"de Kahve Sohbeti
İnsan Azim Ederse
ve Nihayet Su Damladı

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir "Mavi Köşk" Yazısı
Kıbrıs'ın İlk Yerli Komedi Filmi
Kadın Olmak Zordur
Öyle Bir Dünyada Yaşıyoruz Ki!
İstanbul Notları
Nerede O Eski Ramazanlar?
güvercinlik’te Hafta Sonu
Farklı Bir Yönetici,
"Kod Adı Venüs" Getto Çadırları
ipek Amber İle Gurur Duyduk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Acı Ektim [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.