..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herkesin derdi başka. -Orhan Veli
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




3 Haziran 2014
Kazan Günleri 3  
Hakan Yozcu
Kıbrıs’taki arkadaşlara da öneririm. Mutlaka dışarı da açılsınlar. Kapalı bir kutunun içinde kalmasınlar. Kıbrıs küçük. Ne kadar da iyi işler yapılırsa yapılsın buraya göre çok küçük kalıyor. O nedenle dışarı çıkmaları şart. Bunu görmeleri, yaşamaları gerekiyor. Er geç yine Kıbrıs’a döneceğiz.”


:AJFF:

     Sabahın erken saatleri. Otel odamın telefonu çalıyor. Ahizeyi alıp “Efendim” diyorum. Sanki Kıbrıs’tayım. Oysa Rusça sesler geliyor karşı taraftan. “English please” diyorum. Telefondan bu sefer Türkçe bir erkek sesi. “Hakan Merhaba”. Önce alamıyorum sesi. “Ben Hikamettin.” diyor. Bu liseden arkadaşım Hikamettin Şimşek. Şaşırıyorum…
     “Lobide seni bekliyorum aşağı gel” diyor. Oysa burası Kazan. Rusya’nın bir bölümü. Biri şaka yapıyor olmalı diyorum. Aşağıya iniyorum. Gerçekten de Hikamettin Şimşek karşımda duruyor. Sarılıyoruz. Yıllardır görüşmemiştik. Biraz kilolanmış ama görüntüde aynı pek değişmemiş…
     Oturup sohbete başlıyoruz. Hikamettin 16 yıldır Kazan’da yaşıyormuş. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitmiş. Mühendis olmuş. Kıbrıs’a dönmüş. Bakmış Kıbrıs’ta iş yapmak zor, Londra’ya gitmiş. Uzun yıllar orada çalışmış. Sonra Kanada’ya geçmiş. Burada da uzun süren bir çalışma ortamı geçirmiş.
     İşi çok iyi öğrenmiş. İlerledikçe ilerlemiş mesleğinde… Büyük başarılara imza atmış. Sonra bir şekilde kendi şirketini kurmuş. Kazan’a gelmiş. Bir daha da buradan ayrılamamış. Rus bir bayanla da evlenmiş. İki çocuğu olmuş. 16 yıldır buralı olmuş…
     Kazan’da şirketini daha ileri taşımış. Birçok büyük projeler yapmış. “Kazan’da gördüğün birçok büyük ve önemli binaları ben yaptım” diyor. Kısaca Hikamettin, Kazan’a, adeta tek başına Türklük damgasını vurmuş.
     “Neden Kıbrıs’a dönmedin?” soruma, “Döndüm” diye cevap verdi. “Döndüm, ama orada olmadı. Şansım dönmedi. Küçük yer. Orada en büyük bildiğin iş, bile burada benim küçük diye almadığım iş kadar” diye cevaplıyor. Ve devam ediyor: “Orada yapılan işleri küçümsemiyorum. Oradayken yaptığım işleri ben de büyük sanıyordum. Ama buralara gelince öyle olmadığını anladım. Şu an yüzlerce kişi yanımda çalışıyor. Birçok mimar ile işbirliği yapıyorum. Burada binlerce metrekarelik işler yapıyorum. Aldığım işler milyon dolarlık işler. Artık sadece bura ile değil, başka ülkelerden gelen tekliflere de bakıyorum. Kıbrıs’taki arkadaşlara da öneririm. Mutlaka dışarı da açılsınlar. Kapalı bir kutunun içinde kalmasınlar. Kıbrıs küçük. Ne kadar da iyi işler yapılırsa yapılsın buraya göre çok küçük kalıyor. O nedenle dışarı çıkmaları şart. Bunu görmeleri, yaşamaları gerekiyor. Er geç yine Kıbrıs’a döneceğiz.”
     Sonra lise yıllarımıza dönüyoruz. Çektiğimiz sıkıntıları, yoklukları anlatıyoruz birbirimize. Gözlerimiz doluyor. “Nereden nereye?” diyoruz.
     Ekmek parası bulamadığımız, harçlıklarımızın hiç olmadığı, arkadaşlarımıza hiçbir şey ısmarlayamadığımız, aynı elbise ve ayakkabılarla neredeyse okulu bitirdiğimiz o yokluk günlerini konuşuyoruz.
     Kendisi, o zamanlar ailesinin Türkiye’ye gidince yalnız kaldığını, hafta sonları herkes köyüne giderken, kendisinin pencereyi açık bırakıp da öyle içeri girdiğini, sabah kahvaltı yapabilmek için bir arkadaşının çalıştığı ekmek fırınına gittiğini ve orada çay demleyerek ekmek zeytinle karınlarını doyurduklarını anlatıyor.
     Ben de tiyatro çalışmaları için tatillerde yurtta kaldığımı, para olmadığı için geceyi ekmek zeytinle geçirdiğimi ve o da bitince yakınlarda evi olan bir öğretmenimizin evine gidip acıktığımı, evde o saatte yemek kalmadığından yine ekmek zeytinle akşam ettiğimi anlatıyorum. Gözlerimiz doluyor.
     Geçmişi konuşmak özellikle de acı yanları hatırlamak insanı alıp götürüyor. Ve o günleri hatırladıkça, yaşadığı anın kıymetini biliyor insan.
     O zamanlar deselerdi bize, “bu şartlarda Rusya’da Kazan’da karşılaşacaksınız” diye her halde “Bu deli” diye gülüp geçerdik…
     O güzel günlerin anısıyla saatlerin nasıl geçtiğini anlayamıyoruz. Tercüman bayan bana yaklaşarak “Hakan Bey toplantı başlamak üzere” diyor…
     Türk Dünyası Tiyatro Birliği’nin 3. Genel Kurul Toplantısı yapılacak. Ben de ona katılacağım. Hikamettin de bir iş için şehir dışına çıkacak…
     Kim bilir belki bir daha nerede karşılaşırız. İnsan yaşamaya görsün, bir çok tesadüflere maruz kalıyor…
     Vedalaşıp ayrılıyoruz…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Girne’de Kahve İçimi
Ben Olsam
Meyhi Keyf
Muhtarlarımızın İstekleri
önce Sağlık
Nkl Sanat Gecesi
Mehmet Ersöz’ün Ardından
Lefke"de Kahve Sohbeti
İnsan Azim Ederse
Müjgan ve Naile Hanım’ları Ağırladık

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir "Mavi Köşk" Yazısı
Kıbrıs'ın İlk Yerli Komedi Filmi
Kadın Olmak Zordur
Öyle Bir Dünyada Yaşıyoruz Ki!
İstanbul Notları
Nerede O Eski Ramazanlar?
güvercinlik’te Hafta Sonu
Farklı Bir Yönetici,
"Kod Adı Venüs" Getto Çadırları
ipek Amber İle Gurur Duyduk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Acı Ektim [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.