..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Hakan Yozcu
Hakan Yozcu - Kendi Dünyam
Site İçi Arama:


Öykü
  Son Dua (Hakan Yozcu) 2 Mayıs 2011 Anı 

Artık kapılar açıldığı için Rum tarafına rahatça geçebiliyorlardı. Aslında gitmeyi çok sevmiyordu; ama nedense içinden de hep gitmek isteği geliyordu. Sanki oralarda yıllar önce kaybettiği bir şeyleri bulacak gibi hisse kapılıyordu. Bir umut taşıyordu içinde. Ne olduğunu bilmediği, görmediği bir şey tasarlıyordu hayalinde. Bazen gözlerinin önüne birini getiriyor ama kim olduğunu kendisi de kestiremiyordu. Puslu, sisli bir görüntü içinde iri yarı, dev gibi birini görüyordu sanki…

  Küçük Bir Kaza Yaşadık (Hakan Yozcu) 30 Ocak 2014 Anı 

Biraz sonra, Allah'tan mı desem bilmiyorum, araba kendiliğinden duruyor. Tabii ben öyle sanıyorum... Meğer arkada koskocaman bir jip var. Araba sanki onu görmüş ve onun heybetli görüntüsünden korkudan duruyor

  4. Türkoloji Buluşması Kktc Gezisi (Hakan Yozcu) 21 Mayıs 2014 Anı 

KKTC Gezi programımız bu gün resmen başladı. Programda önce Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılacak ziyaret vardı. Son güne kadar programda adımız vardı. Fakat Uluslararası görüşmelerin başlaması nedeniyle Cumartesi günü yapılacak olan tüm randevuların iptal edildiğini öğrendik. Tabii bu tüm arkadaşlarımızda bir hayalkırıklığı ve bir üzüntü yarattı. Çünkü hepsi de o anı, Sayın Cumhurbaşkanımızı görmek, kendilerinin elini sıkabilmek ve kendileriyle sohbet etmek düşüncesini taşıyorlardı. Bu, tek hayalleriydi. Olmadı. “Nasip değilmiş” dedik ve saygıyla karşıladık...

  Topuk Dikeniyle Yaşamak (Hakan Yozcu) 22 Ağustos 2014 Anı 

aat 10.00'a kadar gelen giden olmadı. 10.00'u biraz geçe kapıda görevli bir genç belirdi. "1 Numara!" diye bağırdı. Ve "Benim" diyen kişiyi kapının önünde beklemeye aldı. 5-10 dakika sonra doktor geldi. Saat tam 10.15. Sakin bir şekilde sıramızın gelmesini bekledik.

  Ferhat Gibi (Hakan Yozcu) 9 Eylül 2014 Halk Öyküleri 

Manjhi, öyle bir köyde yaşıyordu ki, hastaneye ulaşacak bir yol yoktu. Arada bizim Beşparmakdağları’na benzer bir dağ vardı. Ve en az 71 km bu dağı tırmanıp aşması gerekiyordu. Manjhi, bu dağı bir türlü aşamadı.

  Beyaz Melekler (Hakan Yozcu) 10 Mart 2015 Anı 

Ve hastanedeyim. Ben, arabadan hemen aşağıya iniyorum. İki büklüm, ellerim kucaklarımda birbirleriyle kenetlenmiş... Hastanedeki görevliler beni o halde görünce hemen koşuyorlar. Tabii tanıyanlar da var aralarında beni... İlgi oldukça büyük... Tüm kapılar sonuna kadar açılıyor adeta... Hemşireler koşuyor, "Donuyorum, beni ısıtın diyorum..." Fakat, kat kat giyinmişim... Kazak, ceket, palto ve bir battaniye...

  Ulu Çınar (Hakan Yozcu) 10 Mart 2015 Anı 

Yol uzundu. Nedense hiç bitmiyordu. Kırk dakika bana saatler gibi gelmişti. Yüzüm gülmüyordu. Her zaman olduğu gibi şimdi şen, şakrak, mutlu değildim. Etrafımda gördüğüm her şey ve hiç kimse, pek hoş, pek güzel gelmiyordu bu sefer bana. Bir umutsuzluk, bir acı bekleyiş vardı yüreğimde. Sanki önümü göremiyordum. Bir saat sonrasının neler getireceğini bilemiyordum. Önsezi yetimi kaybetmiştim sanki. Sadece bekliyordum.

  Ritsa Gölü Efsanesi (Hakan Yozcu) 20 Ağustos 2015 Aşk ve Romantizm 

“Bir zamanlar Ritsa Gölü’nün yerinde bir vadi ve onun içinden akan bir ırmak varmış. Bu vadinin masalsı yamaçlarındaki meralarda, dünyalar güzeli bir kız yaşarmış. Adı Ritsa olan bu kızın Agepsta, Atsetuk ve Psegishi adında üç erkek kardeşi varmış. Erkek kardeşleri gündüz ormanda avlanır, akşam olunca da kulübede toplanırlarmış. Ritsa onlara yemekler hazırlar ve şarkılar söylermiş.

  İran’dan Acı Bir Aşk Hikâyesi (Hakan Yozcu) 25 Aralık 2015 Başkaldırı 

Bu hikâyede de farklı bir tat, farklı bir duygu, farklı bir düşünce bulacağınıza inanıyorum. Sayın Şirin Bal’a teşekkür ediyorum: “İran'daki devrim yasalarına göre "fuhuş'un cezası idam'dır.” Bir erkekle birlikte görülen kadın, erkeğin eşi ya da birinci derecede akrabası olduğunu ispat edemediği takdirde fuhuş sayılarak cezalandırılır.

  Nasılsın? (Hakan Yozcu) 19 Ocak 2016 Didaktik 

- Ama, "O" dedin. – “O” mu dedim? -Evet , ben, O'nu sormadım ki. Seni sordum.

  Bağdat Hurması (Hakan Yozcu) 25 Ocak 2016 Gülmece (Mizah) 

Biraz sonra gözüm şoförün ön kısmında bulunan dikiz aynasının üzerine asılmış bir kâğıda takılıyor. Kağıdın üzerinde eski yazılarla "Bağdat Hurması" yazıyordu. Tabii Osmanlıca okumayı bildiğim için bu yazıyı da kolayca okuyorum. Sanıyorum Arap ülkelerinden birinden alınarak getirilen Hurma paketlerinin üzerindeki etiketlerden biri. Şoföre "Hurma mı satıyorsun?" dedim.

  Aksilikler (Hakan Yozcu) 12 Şubat 2016 Beklenmedik 

Sabah erkenden ustalardan bir telefon geldi. “Ağabey, tutkallar yok” dedi. “Hemen geliyorum” dedim. Arkadaşa gittim. Arkadaş, dükkânda yok. Dükkâna bakan genç bir çalışan var. Soruyorum. “Ustan nerede?” Cevaplıyor: “Ağabey, ustam dışarıda. Öğleden sonra ancak gelir.”

  Sevgisiz Sevgi (Hakan Yozcu) 4 Nisan 2016 Başkaldırı 

Peki sevgisiz sevgi olur mu? Sevmeden sevmek. Veya sevmediği halde sever gibi görünmek. Veya sevdiği halde, sevmemek. Adını varın siz koyun. Dedik ya ailelerde sevgi önemlidir. Bir baba düşünün. Gözünü para hırsı bürümüş. Varsa yoksa para. Başka bir şey düşünmemiş. Çocuklarının her bir ihtiyacını karşılamış. Bir dediklerini iki etmemiş. Onlar ne istemişse, on katı fazlasını almış. Çünkü maddi yönden hiçbir sıkıntı çekmemiş. Ve çocuklarına da çektirmemiş. Ama gelin görün ki, ömrü boyunca o çocuklarıyla bir gün dahi oturup oynamamış.

  Emanet (Hakan Yozcu) 30 Eylül 2016 Toplumcu 

Ali Ağa ayağa kalktı. Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı. Çünkü evine ilk defa bir Rum geliyordu. Ne yapacağını şaşırdı. Kısa bir süre sonra şaşkınlığını üzerinden attı. Yüzü içtenlikle gülmeğe başladı. Rumlara dönerek: -Vay benim gardaşım! Velcome, velcome. Hoş geldiniz, hoş geldiniz, dedi. Onları samimi bir şekilde karşıladı. Buyurun oturun. Bir çayımızı, gahvemizi için. Ali Ağa’nın bu samimiyeti Rumlara da bir güven vermişti. İçlerindeki tereddütler de tamamen ortadan kalkmıştı. Ne de olsa nasıl karşılanacaklarını bilmiyorlardı. Çünkü bu insanlar hakkında olmadık hikayeler dinlemişlerdi yıllarca. Oturdular. Yarı İngilizce, yarı Türkçe, daha çok Rumca dertlerini anlatmaya çalıştılar.

  Gulit (Hakan Yozcu) 30 Eylül 2016 Toplumcu 

Köyde çocukların da maskotu haline gelmişti Gulit. Yoldan geçen çocuklar, ona bakmadan edemiyor, ona dokunmadan, okşamadan, sevmeden yapamıyorlardı. Her çocuğun ağzında: - Gulit gel! Gulit gel! Gulit! Gulit! Gulit!... gidiyordu. Gulit arada sırada koyun gütmeye de giderdi. Burhan’ın koyunları vardı. Her koyuna gittiğinde Gulit’i de götürürdü. Gulit de sahibiyle birlikte giderdi. Üstelik de çok mutlu olurdu. Gulit olduğu zamanlar, Burhan pek fazla yorulmazdı. Çünkü verilen bütün komutları Gulit yerine getirirdi: “Gulit koş!” Gulit koşardı. “Gulit, koyunları çevir!” Gulit çevirirdi. “Gulit otur” Gulir otururdu.

  Düşen İlk Yağmur (Hakan Yozcu) 21 Kasım 2016 Anı 

Ben, çok severdim ilk düşen yağmurdan sonra etrafa yayılan toprak kokusunu… Başka bir kokusu olurdu. Beni alır, farklı dünyalara götürürdü hep… Mis gibi gelirdi bana… “Toprak kokuyor” derdim hep. Dışarı çıkar bu kokuyu sonuna kadar teneffüs ederdim.

  "Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi (Hakan Yozcu) 21 Kasım 2016 Anı 

Küçük, temiz ve şirin bir yer “Barış’ın Yeri.” Burasını, belediye açmış. Hakan, “Ben çalıştırıyorum burasını” diyor. “ Genelde hafta sonları hizmet veriyorum. Sabah erkenden gelip açıyorum. Erkenci müşterilerim var. Gelip kahve içerler. Döner veya kebap yerler. Öğleye doğru da kapatırım” diyor…

  Güle Güle Omarım (Hakan Yozcu) 14 Ekim 2017 Halk Öyküleri 

O dönemde Kesikkeli Köyü’nde yaşayan Çerkez Kerim Ağa vardı. Yaşadığı konağı, tam bu Ceyhan Nehri’nin kenarındaydı. Yaşı ilerleyen Kerim Ağa felç geçirerek hasta olmuştu. Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyordu. Yanında da işçi olarak çalışan, halk arasında tutma veya yanaşma denilen işçi Ömer vardı. Ömer’e halk ağzıyla ona Omar deniliyordu.

  Davetsiz Misafirler (Hakan Yozcu) 1 Aralık 2017 Anı 

Kimdi bu kişiler? Nasıl insanlardı? İyi insanlar mı? Kötü insanlar mı? Ne amaçla evime gelmişlerdi? Gerçekten satıcı mıydı bunlar? Güvenli mi idiler? Güvenli olduklarına ne kadar emin olmalıydım? Çünkü bu tür dolandırıcıların, geçmişte kapılara kadar gelip yalan söyleyip aldatarak vatandaşları soydukları, dolandırdıkları biliniyor.

  Sevginin Adı Başka (Hakan Yozcu) 3 Nisan 2018 Sevgi ve Arkadaşlık 

Kadın: - Execuse me, (Affedersiniz) dedi. Muhtara dönüp: - Kadın İngilizce konuşuyor. Yabancı sanırım, dedim. Karanlıktan ve uzak mesafeden göremediğimiz için kadının kucağındaki minicik köpeği ancak o zaman fark ettik.

  Binboğa Köyü (Hakan Yozcu) 1 Ağustos 2018 Anı 

Dedeme "Gara Meme" derlerdi. Biraz kısa boylu, esmer, yağız bir adamdı. Güçlü kollara sahipti. Pazıları o yaşta bile kaslıydı. Ayağında hep Adana Şalvarı vardı. Ayaklarında, o döneme has, kara lastik ayakkabı bulunurdu. Üzerinde kareli bir gömlek, başında da yünden yapılmış bir takke olurdu. Pek konuşmayı sevmezdi. Ama çok çalışkan biriydi. Evin arkasındaki 1-2 dönüm yeri eker biçerdi.

  Hangi Ahmet? (Hakan Yozcu) 8 Ekim 2018 Gülmece (Mizah) 

Sert Ahmet mi? -Değil. -Sibop Ahmet mi? -Değil. -Çil Ahmet mi? -Değil. -Şişko Ahmet mi? -Değil. -Empas Ahmet mi -Değil. -Deli Ahmet mi?

  Şimdi Geliyorum (Hakan Yozcu) 8 Kasım 2018 Anı 

ir 15 dakika daha bekliyorum. İçimden: "Artık gitsem mi?" diyorum. "Ama ayıp olur. Gitmek Olmaz" diyorum. Şimdi gelecekti. Odada hala yalnızım. Biraz sonra, yan odadan müthiş bir kahkaha geliyor. Şaşırıyorum. Çünkü gelen ses, onun sesine çok benziyor: "Olmaz" diyorum. "Burada olduğumu, üstelik kendisi için geldiğimi de biliyor. Bir başkasıdır. Ses, sese benzer." diyorum. Çaresiz, beklemeye devam ediyorum…

  Yaşlı Bir Amca (Hakan Yozcu) 25 Şubat 2019 Anı 

Yaşlı amca, markete girdi. Ben de arabada radyoyu açıp müzik dinlemeye başladım. Kendi kendime gülüyordum. “Aldın mı başına belayı?” diyordum. On dakikadan biraz fazla zaman geçmişti. Yaşlı amca hala görünürde yoktu. Kendi kendime “Söz verdin, çaresiz bekleyeceksin” diyordum.

  Dut Ağacına Asma Aşısı (Hakan Yozcu) 23 Mart 2019 Gülmece (Mizah) 

Geçenlerde köye gittim. Arkadaşımı ziyaret ettim. Tabii meşhur ağacımızın altında oturup sohbet etmek istedim. Ama ne göreyim, dut ağacımız adeta yerinde yoktu. Neredeyse tamamen kesilip budanmıştı. Arkadaşa “Bu ne hal? Ne oldu bu ağaca?” dedim. Arkadaşım güldü: “Hiç sorma! Bir bilsen ağacın başına neler geldi.” dedi.

  Sıra Beklerken (Hakan Yozcu) 1 Haziran 2019 Anı 

- Hayır, bağırmıyorum, siz sakin değilsiniz, dedi. Anlaşıldı ki bayan, başka birine kızmış, ceremesini de ben çekiyorum. - Sanırım, siz, başka birine kızmışsınız. Öcünü de benden alıyorsunuz. - Ben, kimseye kızmış değilim. - O zaman, niye sesinizi yükseltiyorsunuz? - Beyefendi, uzatmayın. Bekleyin. Biraz sonra sizinle ilgilenirim. - Tamam da bakın hala 193 numarası duruyor. O halde, nasıl sıramı kaçırmış olabilirim?

  Posta (Hakan Yozcu) 9 Temmuz 2019 Anı 

Günler, günleri kovaladı. Sitenin her önünden geçişimde görevlilerin bana sesleneceği umuduyla bakıyor, belki postayı verirler diye hayal ediyordum. Ama nafile bütün düşüncelerim boşa çıktı. Ne seslenen vardı, ne de elime bir şeyler tutuşturan… Her defasında hayal kırıklığı ile geçiyordum kapının önünden…

  Avni İle Bayramlaştık (Hakan Yozcu) 14 Ağustos 2019 Anı 

Her sene yılbaşlarında hindiler, tavuklar kesiliyor. Bu hindiler, tavuklar hayvan değil mi? İspanyada matadorların katlettiği boğalar ve kafası çekiçlerle patlatılarak avlanan fok balıkları, Çin’de kesilen köpekler hayvan değil mi? İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmuştur. Aralarında biraz farklılıklar bulunmaktadır ama yine de kurban sürüp gelmiştir

  Küçük Bir Leblebinin Başıma Açtığı İş (Hakan Yozcu) 22 Ağustos 2019 Anı 

Yatağa girip uyumaya çalıştım. Uyu uyuyabiliyorsan. Sağa sola döndükçe sanki daha da büyüyordu sızı. Hareketten besleniyordu sanki… “Ah bir sabah olsa!” diye dua ediyordum. Saat başı bir tane ağrı kesici alıyordum. Arada bir kocakarı ilaçlarına da başvurmuyor değildim. Ama hiç birinin faydası olmuyordu.

  Kıbrıs Ada Kışı (Hakan Yozcu) 18 Ocak 2021 Anı 

O gece, telefonum çaldı. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir bayan: “Ben, Emel” dedi. Kostüm sorumlusuymuş. Benden, bedenim, kilom, ayak numaram gibi bilgileri istedi. “Kostümlerinizi hazırlayacağım. Pazar günü görüşürüz” dedi. Heyecanım gittikçe artmaya başlıyordu. Şaka gibi başladığım bir olay gerçek mi oluyordu? Yoksa rüyada mı idim? Biraz sonra bir telefon daha: “Rejiden arıyorum. Size rollerinizi

  Lahmacun (Hakan Yozcu) 19 Nisan 2021 Anı 

Cama yaklaşıp içeriye göz attım. Kimse görünmüyor. Yan tarafa doğru yürüyüp birileri var mı diye bakmaya başladım. Gerçekten kimse yok. Tekrar ön tarafa gelip kapıya yaklaştım. Cama hızlı hızlı birkaç defa vurdum. Yok. Allah’ın bir kulu görünmüyor. Bu defa biraz daha hızlı vurdum. Tam umudu kesmiştim ki içeriden genç bir bayan çıktı:

  Şark Bülbülü (Hakan Yozcu) 26 Mart 2022 Anı 

Yaşlı bir şairin gemi yolculuğu

  Nur - Işık (Hakan Yozcu) 1 Nisan 2022 Toplumcu 

Evi de yoktu. Sağlıksız, virane görünümlü, boyasız, sıvasız, rutubetli küçücük bir odada kalıyordu. Burası bir dükkândan bozma bir mekândı. Ev desen eve benzemiyor, dükkân desen dükkâna benzemiyordu. Yalnızdı. Yapayalnız. Karısı, çocuğu, akrabası kimsesi yoktu. Bu yüzden gamsız, kedersiz, umarsız olmuştu. Beklediği, istediği hiçbir şey yoktu. Nasıl olsa ölecekti. Niye bu dünyayı kendine zehir edecekti? Bir döşek, bir yastık, bir battaniyesi vardı ya, kuş tüylü yatağı, yorganı olsa ne yapacaktı?

  Adanalı (Hakan Yozcu) 4 Nisan 2022 Anı 

yeter ki sevmesini bilsindi. Hayat daha başka güzel olurdu o zaman. Sevgi ile her şey yeşerirdi...

  Iskadro (Hakan Yozcu) 6 Nisan 2022 Anı 

Ayağımdaki küçük dediğim nokta, her geçen gün büyüyor, büyüdükçe çoğalıyordu. Ayağımın üzeri küçük küçük noktalarla dolmuştu. Zamanla bu noktalar birleşiyor ve kocaman bir yumru oluşturuyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayağıma dar gelmeye başlıyordu. Iskadro denilen bu siğillerin yakmakla geçtiğini biliyordum.

  Halı (Hakan Yozcu) 6 Nisan 2022 Anı 

- Etme gözünü seveyim. Onu Allah doyuramıyor ki ben doyurayım. Adam, insan değil, mübarek ayı. Doymak nedir bilmiyor ki, dedim. Tam bu sırada dışardan uzun bir korna sesi duyduk. Bir araba tam ön tarafımızda durdu. Gelen Burhan’dı: - Hocaaaaa! Diye bağırdı. Mehmetali: - İşte geldi seninki hocam, dedi. Bu arada kebapları da atmıştı mangala.

  Köy Öğretmenleri (Hakan Yozcu) 6 Nisan 2022 Anı 

Okula geldiklerinde şaşkınlıkları bin kat daha arttı. Okul demeye bin şahit isterdi. Bırakın duvarların boyasını, sıvalar dökülüyor, demirler pas tutmuş, iskelet gibi görünüyordu. Sınıflara üç beş masa konularak bir sınıf havası verilmişti. Duvarda bir kara tahta bile yoktu. Kara tahta olmayan bir yerde tabii ki tebeşir olması beklenemezdi. Ne yapacaklardı? Bu kadar yoklukta nasıl eğitim verebileceklerdi? Okul sorumlusu Koray öğretmenle görüştüler. O da göreve başlayalı birkaç gün olmuştu. İşleri çok zordu. Ama umutluydular. İyimserdiler.

  13. Maaş (Hakan Yozcu) 6 Nisan 2022 Anı 

Eğlenecek bir yer bulamamışlardı. Çareyi köye dönmekte buldular. Köye geldiklerine kahvehaneyi açık buldular. Arabadan inip içeri girdiler. Kimileri içip sohbet ediyor, kimileri televizyon seyrediyor, kimileri de küçük çaplı okey oyunu oynuyorlardı. Arka tarafta bulunan odanın kapısı kapalıydı. Merak edip baktılar. İçeri girdiler. İçerde bir masa kurulmuş oyun oynanıyordu. Oynanan oyunu izlemeye başladılar.

  Iskadro (Siğil) (Hakan Yozcu) 6 Nisan 2022 Anı 

çoğalıyordu. Ayağımın üzeri küçük küçük noktalarla dolmuştu. Zamanla bu noktalar birleşiyor ve kocaman bir yumru oluşturuyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayağıma dar gelmeye başlıyordu. Iskadro denilen bu siğillerin yakmakla geçtiğini biliyordum. “Erkekse geçer; yok dişi ise çoğalır, artar.” denilmişti. Benimkisi çoğalıp artan türdendi.

  Futbol Maçı (Hakan Yozcu) 7 Nisan 2022 Anı 

Ben, her ihtimale karşı, saha kenarındaki seyyar satıcılardan köfte de almıştım. Öyle ufak tefek şeylerle doyacak biri değildim. Sahaya erken girmemize rağmen, etraf mahşer günü gibiydi. Saha içi seyircilerle daha şimdiden dolmuştu. Tüm seyirciler, tezahürat ederek takımlarını destekliyordu. Ama bırakın saha içini dışarısı da öyleydi. Ana baba günüydü. Binlerce insan stada girmek için kuyrukta sıra bekliyorlardı. Sahanın etrafı köfteciler, kebapçılar, şapka satanlar, bayrak satanlar, kaşkol satanlar, forma satanlar, binlerce görevli polis, kapıcı, biletçi, görevli ile doluydu…

  Cassandra Hotel Bodrum (Hakan Yozcu) 8 Nisan 2022 Anı 

Dar sokaklardan ilerliyoruz. Minibüs, yolcu alıp indiriyor. Bu nedenle sık sık duruyor ve hareket ediyor. Yolcuların büyük çoğunluğu yabancı. Minibüste genellikle hep İngilizce konuşuluyor. Türkçe konuşan yok denecek kadar az. Şoföre: - Ne kadar kaldı? diye soruyorum. - Daha var, gelince ben size söylerim, cevabını alıyorum. Araç, devam ediyor.

  Güzel Bir Dünya (Hakan Yozcu) 9 Nisan 2022 Anı 

Bu gün de aynı şeyleri görmüyor muyuz? Yolsuzluklar, haksız kazançlar, sahtekârlıklar, üçkâğıtçılıklar, düzenbazlık, tokatçılık, adam kayırma, insan seçme… Peki, bu durum nereye kadar sürüp gidecek? Bu insan, ne zaman değişecek? Ne zaman sadece kendini düşünmeyecek? Ne zaman kölesi olduğu paraya değer vermeyecek? Onun kölesi olmayacak? Bu dünyayı ne zaman güzelleştirecek? Ne zaman, insan, insanı insan olarak görecek?

  Kadirli'de Bir Gece (Hakan Yozcu) 24 Ağustos 2023 Anı 

Heduye, kaderin her turlu tokadini yemiş bir insan. Doğumundan beri şansızlıklar, talihsizlikler, kadetsizlikler onu hic yalniz bırakmadı. Hep onun yanında oldu...

  Adını Sen Koy (Hakan Yozcu) 14 Mayıs 2024 Anı 

Komutan, burada kendilerine heyecan verici bir konuşma yaptı: “Arkadaşlar, büyük ve kutsal bir görev için burada toplandık. Biraz sonra Kıbrıs’a bir çıkarma yapacağız. Orada bulunan soydaşlarımıza özgürlük, huzur ve barışı vermek için bir harekât yapacağız. Bu harekât, tamamıyla Barış amaçlı bir harekât olacaktır. Kıbrıslı Türkler zulüm altındadır. Tedhiş altındadır. Her gün onlarca, yüzlerce Kıbrıslı Türk öldürülüyor. Bizim bu harekâtımız, buna bir son verecektir. Adada huzuru ve barışı sağlayacaktır. Size silah sıkılmadıkça siz de karşı tarafa silah sıkmayınız. Size karşı gelinmedikçe siz de karşı gelmeyiniz. Yaşlılara, kadınlara, çocuklara dokunmayacaksınız. Sizden aman dileyenlere kötü muamele etmeyeceksiniz. Türkün insanlığını, şefkatini ve sevgisini onlara göstereceksiniz. Unutmayınız, biz oraya istila için değil, barış için gidiyoruz. Sizlerin sayesinde adaya barış, huzur ve mutluluk gelecektir.

  Vatan Sağ Olsun (Hakan Yozcu) 15 Mayıs 2024 Anı 

Necdet: “Burada asker var mı?” diye sordu. Kadın anlamadı. Boş gözlerle Necdet’e baktı. Necdet, kendi askerlerini göstererek “Asker. Bunlar bizim asker. Sizin asker nerede?” dedi. Kadın anladı. “No, No” diyordu. İşaretlerle burada asker olmadığını, kaçtıklarını söylemeye çalışıyordu. Birkaç asker içeriyi kolaçan etmişti. Kadın doğru söylüyordu.

 

 



...



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 21.11.2024 12:20:03