• ÝzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Þairler |
1
|
|
|
|
Her insanýn okuma alýþkanlýðý farklý farklý. Bendeniz bir eseri sindire sindire okumayý severim. Geç olsun ama anlayayým, düþüneyim, kitapla konuþup dertleþeyim isterim. |
|
2
|
|
|
|
Ýyilik ile kötülük bir halatý iki ucundan çekerken, hüzün ile neþe, dinginlik ile çýlgýnlýk, teslimiyet ile isyan arasýnda bir gerginlik yaratýr. Ýþte bu gerginlik, onun insan ruhuna olan büyük çekimini doðurur. Ve her insan bir mýknatýs gibi birbirine çekilir… |
|
3
|
|
|
|
Çoðu kitapseverin Cumhurbaþkanlýðý Kültür ve Sanat Büyük Ödülü kendisine verildiðinde adýný duyduðu Prof. Dr. Saadettin Ökten, benim hayatýmda gerek yaþamý gerekse eserleriyle örnek aldýðým, gýpta ettiðim yazarlar arasýnda yer alýr… |
|
4
|
|
|
|
Yazarlýk, akademisyenlik, çevirmenlik ve yayýncýlýk mesleklerini kartvizitinde toplayan ender þahsiyetlerden biri olan Sabahattin Eyüboðlu, 1908 senesinde Trabzon'un Akçaabat ilçesinde dünyaya gelmiþtir. Beþ kardeþin(Bedri Rahmi, Nezahat, Mualla, Mustafa) en büyüðüdür. Ünlü þair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboðlu'nun abisidir. Dedesi Hamdi Bey kadýydý. Babasý ise I. Meclis'te milletvekili olan Rahmi Bey’dir. Annesi Lütfiye Haným'dýr. |
|
5
|
|
|
|
Þairlik yolu güç yoldur, taliplisinden hayatýný ister, her babayiðit o yükün altýna giremez, heveslisi çok, gerçeði kuyrukluyýldýz gibi azdýr; bu azlardan birisi de bu ülkede yaþamýþ Dilaver Cebeci’dir! |
|
6
|
|
|
|
Roman boyunca emperyalizmin hileleri tatlý tatlý hiç yorum katýlmadan, sövmeden anlatýlýyor. Örneðin fakir çocuklara okulunu bitirmesi için destek olunarak, daha sonra onlarýn devlet katýnda iþ bulmasýna yardýmcý olup, onlardan birçok bilgi topluyorlar. |
|
7
|
|
|
|
Cemil Meriç'in þiir tadýndaki yazýlarýyla 12 Aralýk doðum yýldönümünde anmak |
|
8
|
|
|
|
Onun bu psikolojisi, 19.yüzyýlýn pozitivist felsefesini savunan düþünürleri çaðrýþtýrýyor. Sanki rasyonalizmin güçlü ve zayýflar arasýndaki dengeleri bozan seçiciliðinin insaný yalnýzlaþtýrarak hayattan soyutlayacaðýný basiretiyle ön gören bir insanýn tereddüdüne rastlýyoruz Ývan’da. Fakat tercihini yine de rasyonalizmden yana yapýyor. Babasýnýn kardeþi tarafýndan öldürüleceðini bilmesine raðmen suçun iþleniþine göz yumduðu gibi ayný zamanda dolaylý bir destekte vermiþti. “Bir sürüngen bir diðerini yutmaya hazýrlanýyor” diyerek kayýtsýzlýðýný koyuyordu ortaya. |
|
9
|
|
|
|
Bendeniz, dilimin döndüðünce kýsacýk da olsa anlatmaya çalýþtým. Her ikisi de “Âþýklýk, dolayýsýyla Türk Halk Edebiyatý’nýn” mihenk taþlarýdýr. |
|
10
|
|
|
|
Birilerinden bir aný dinlerken hep, "Ben ...ken " diye baþlayan ve sürüp giden cümleler... Ne güzel olurdu bir þairden bir yazardan aný dinlemek...
Ben de aynýný kullanacaðým. Ben ilkokula baþladýðýmda ilk kez Ýstiklal Marþý’yla tanýþtým. Herkes kýpýrdamadan duruyordu. Sanki ufukta bir zaferi görüyormuþçasýna baþlar dik ve maðrur, gözler sevinçli ve çakmak çakmak... Büyük bir iþi baþarmanýn huzur ve sevincini yaþýyorduk bütün okulca. |
|
11
|
|
12
|
|
|
|
Bütün gün kýrlarda, deniz kenarlarýnda dolaþtýk. Güneþ, hayale müsaade etmeyecek tarzda her þeyi vazýh ve berrak gösterdiði için yalnýz gözlerimizle yaþadýk ve hiç eðlenmedik. |
|
13
|
|
|
|
Sosyal hayatta ya da ekranlarda yoksullarý ve çaresizliklerini görünce aklýma nedendir bilinmez üstad Mehmet Akif’in Seyfi Baba þiirindeki:
“Ya hamiyetsiz olaydým, ya param olsa idi.” dizesi gelir.
|
|
14
|
|
|
|
Fikret Kýzýlok’un en çok sevdiðim artýk kült bir þarkýsý olan: “Bu Kalp Seni Unutur mu?”da geçen bu dize zaman zaman dilime takýlýr… Baþlýktaki söz ve þarkýnýn tamamýný mýrýldanýnca; halin susup, dilin konuþtuðu ve sözün çürümeye baþladýðý bir zamanýn bedbahtlarýndan bir bahtsýz olarak, sessizliðin kalbindeki o sükunete giremediðimi de bilvesile paylaþmak isterim. Bizlere bunun gibi nice güzel þarkýlarý miras býrakan usta sanatçýnýn acýlarýndan ve anýlarýndan söz etmek ve biraz da olsa sevgiliye halimi bugün bu þekilde anlatmak istiyorum… |
|
15
|
|
|
|
Aþk kimine göre ucuzlaþmak anlamýný ifade eden bir kavram ya da ucuzlaþmak kimine gire ise yücelmenin yegane baþlangýcý |
|
16
|
|
|
|
bak tam karþýmýzda gecenin mumu
damla damla nasýl eriyor
nasýl doluyor aðzýna kadar uyku þarabýyla
gözlerimin simsiyah kadehi
senin ninnilerini dinlerken /
ve bak nasýl
þiirlerimin beþiðine
sen doðuyorsun, güneþ doðuyor / fÜRUÐ
|
|
17
|
|
|
|
Çoðumuzun “Çeþmeler Kâþifi” veya “Ýstanbul Seyyahý” olarak tanýdýðý Ruþen Eþref Ünaydýn’ýn “Diyorlar ki” kitabýný lise çaðlarýmda okumuþtum. Hatta 10 yýl önce Milli Eðitim Bakanlýðý bu eseri ortaöðretim öðrencileri için tavsiye eserler arasýna alýnca sevinmiþtim. Ancak benim kadar sevinmeyen arkadaþlarým olduðu gibi bir sürü yazarýn kitabýn tavsiye edilmesini eleþtirdiklerini hatýrlýyorum… |
|
18
|
|
19
|
|
|
|
Meþgalemiz Edebiyat ise eðer sevgiyi ötelemek mümkün müdür?
Aksine eþitlikçi ve ’’bizcil’ sevgi dolu bir selam, paylaþmaya dair nice nice güzellikler doðurur. Edebiyat da böyledir iþte
bambaþka dünyalarla buluþturur.
Edebiyat insanlýða çok önemli bir misyon da yüklüyor peki bunun farkýnda mýyýz? Bu eþsiz sihrin hikmetinde bizler tüm karanlýklarý aydýnlatýp nefretleri pekâlâ yok edebilir, sevgi ana kartlý Edebiyatla ve de edebimizle yaþama tutunabiliriz. |
|
20
|
|
|
|
Ünlü Avusturyalý yazar Barbara Frischmuth'un 9.3.1996 tarihli Konya ziyareti üzerine. |
|