İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
“Her canlı ölümü tadacaktır” diyor kutsal kitabımız. Binlerce yıl da her canlı tattı ölümü. Kimse kaçamadı bu sondan, kimse kurtulamadı. Nice şairlere, nice yazarlara, nice ressamlara, nice müzisyenlere ilham kaynağı oldu ölüm. Duyguları harekete geçirdi. Ağlamaklı, üzüntülü ve acılı... Yüreği kara oldu hep... Ahmet Yüksel, bir şiirinde bunu şöyle dile getiriyor: “Ölüm ne seni dinler, ne de beni, Alır götürür, zamanı geleni. Ölüm bize, Hak’ın kutsal bir emri, Bilesiniz’ ki kaçış yoktur ondan.” Her şey yalan, tek gerçek olan o. Dünyaya geliyoruz. Yetişip büyüyoruz, gelişip serpiliyoruz... Bin bir cefa, eza, eziyet ve sıkıntı çekiyoruz. Ama yine de yaşamayı seviyoruz. Ölümün yüzü soğuk geliyor bize. Adı bile ürperti veriyor içimize. İsyan edesimiz geliyor kadere, sevdiğimiz birini kaybedersek. Onu ölümün pençesine esir edersek. Sonra anlıyoruz ki bu bir gerçek. O kadar da uzak değil bize: “ölüm ne yakın ne uzak bize, ölümsüzlüğü tattık, ölüm ne yapsın bize?” Daha geçenlerde yaşadığımız olay, ülkede büyük bir yasa neden oldu. Önce üç sonra da bir akademisyen arkadaşımızın bir kaza sonucu aramızdan ayrılması derin üzüntü yarattı bizde. Daha buna alışamadan İskele’den başka bir kaza haberi geldi. Bu sefer 20 yaşlarında bir gençti kurban giden. Neydi bu? Ne oluyordu? Kader böyle mi olmalıydı? Alınyazısı böyle mi yazılmalıydı? Felek ağlarını böyle mi örmeliydi? Peki kader miydi bu gerçekten? Yoksa alınmayan tedbirsizlikler mi... Ondan da geçtik... Dün aldığımız haber bizleri daha da derin üzüntülere sürükledi. Namık Kemal Lisesi’nden 16 yaşındaki genç bir fidan, ömrüne doyamadan, henüz erken yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayıp aramızdan ayrıldı. Bu hayata, bu yaşama, bu güzel dünyaya veda etti erkenden... Arkasından gözüyaşlı birçok sevenini bıraktı. Yürekler köz oldu... Gözler, kan çanağına döndü... Bağırlar hançer oldu... Annesi, babası, okul arkadaşları, öğretmenleri yıkıldı, kahroldu... İnsan, ölüm karşısında çaresiz... İnsan, ölüm karşısında umutsuz... İnsan, ölüm karşısında eli kolu bağlı... Bir şey yapamıyor. Sonuçta kabullenip bağrına taş basıyor. Yüreğindeki yarayı keskin bir bıçakla dağlıyor... Ve zaman... Zaman su gibi akıp gidiyor. Günler gelip geçiyor. Her gün binlerce kişi geliyor yeniden dünyaya... Bir o kadar kişi de ölüp gidiyor aramızdan... Düzeni kuran böyle kurmuş... Böyle istemiş... Bir han misali Dünya, birileri bir kapıdan girerken, diğerleri başka bir kapıdan çıkıyor... Geriye sadece isim kalıyor: Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han, konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın Yine de ölümü kabulleniyor insan, istese de istemese de... Çünkü yapacak bir şey yok. Çaresizlik... Sonra bir bilinmeyen. Belki de o nedenle kabulleniyor insan. Hatta ölümü bile güzel düşünüyor. Farklı bir gözle bakıyor bu sefer ölüme. Bakınız Necip Fazıl Ölümü hak ettiği yere nasıl getiriyor: Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? Aramızdan ayrılan tüm sevdiklerimize Allah’tan rahmet diliyor, geride kalan yaslı ailelerine sabırlar diliyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |