• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
381
|
|
|
|
“Siz bilirsiniz” dedi… Küçük bir “nasılsın, iyi misin?” sözcükleri geçse de aralarında, kızın kalbi imkân vermiyordu ağzından çıkan kelimeleri duymasına. En iyisi ne söylediğimi bilmekle idare etmek dedi içinden. Zira artık sesinden bile emin değildi. Her an ağzından bir cümle kaçırabilirdi… “seni seviyorum ya, görmüyor musun” diyebilirdi. Ya da hayır belki de koşmalıydı, bahane üretip kaçmak. Deli gibi, nefessiz kalana değin. Kendini bir ağaç gölgesine atmak ve teskin etmek nabzını. Yine eski atışlarına döndürmek… O atışları ninni gibi dinlemek. Uyumak sessizliğinde. Onsuz olmanın ses halinde kelimeler kurup, cümleler tekrar etmek. |
|
382
|
|
|
|
Kimsesiz sandığım bir mevsim gidiyordu gözlerimin önünden. Ellerimde sahipsiz her gecenin yorgunluğu. Taş duvarların üzerinden gölgeler büyüyor yalnızlığıma. Aklımı başımdan alan bir rüzgar gibi dokundun tenime. Yüreğime yüreğini koydun. Yüreğim oldun.
Daha ilk günden ısınmıştım sanasanki gökyüzüm senyağmurlarım sendindüşmeden içimdeki yalnızlığın kumsallarına.Denizleri senin için renklendirdim benbulutları senin için yakaladım. Sanki en ufak bir rüzgarda savrulacak gibi değildim uykusuzluklarına.
Sen gitmedin kigerçek ötesiydin bendeki her zamana. Tuttum ellerindensaçlarının kokusunda büyülendim dudaklarına. Islatmalıydın beni yağmurlar gibi. Öpmeliydin içinden geldiğince.
Ben o zaman sen olurdum karışmadan nefes alıp verdiğim bir şehrin monotonluğuna.
Çalışma masamda yanan mumun alevinde şekillendi hayalin. Uzun uzun seyrettim. Dokunmak istedim ama beceremedim. Akşama koşan ayakların altında kızgın asfalt gibiydim günden arta kalan. Güneş haber vermezdi çekip giderken. Bir sessizliği kalırdı eve kapanan yüreklerin birde seni bana özleten hayalin. Kendi yüreğimi senin ellerine bırakırken.
Zamanı hep peşime taktım.Bir başka yere gitmenin olanaksızlığını tartışıyorum kendimle. Gitmeyeceğimi biliyorum. Belki de ellerinin sıcaklığından olsa gerek. Ben her sahipsiz mevsimin kimsesiz gecesinde seninle bütünleşiyorum. Basit gelecek belki tüm anlatamadıklarım. Bir şeyi çok iyi biliyorum sen anlayacaksın günü gelecek. Bu saadet hiç ölmeyecek |
|
383
|
|
|
|
Görmek istedikleri bu değildi.
Ama artık derin bakmıyordu.
Bu adam nasıl sevişirdi?
Herkes gibi, sıradan...
Yok, hayır.
|
|
384
|
|
|
|
"...Malta’ya diyerek cevap verdi oğlan. Fevzipaşa’dan Malta’ya varmadan Akdeniz Caddesindeki ışıklarda indi. Yürüyerek Malta çarşısında yiyecek bir şeyler alıp evine gitmeyi düşünüyordu. Tam da düşündüğü gibi yaptı her şeyi. Evine vardı, kapıyı yavaşça açtı. Kapıyı açar açmaz sevimli kedisi Candide hemen kucağına atladı oğlanın. Candide bir İran kedisiydi, derin bakışları ile çoğu kez korku salardı etrafına; ama çok sevimli ve saf gelirdi oğlana..." |
|
385
|
|
|
|
Farklı bir işleyiş, bedenin ruhu sahiplenişi ve ruhun bedeni terk edişi. |
|
386
|
|
|
|
yol üstünde gördüklerimiz vardır. düşünmeden yaptıklarımız vardır. içinden geçip gittiğimiz hayatlar vardır.hayatlarına teğet geçtiklerimiz anısına. |
|
387
|
|
|
|
Bu sefer giderken içinden geçtiğim bütün şehirler bana inat ıslak ıslak bakıyorlardı yüzüme. Neden sorusu vardı sollamak serbest çizgilerinin üzerinde.
Geri dön diyordu bir U dönüşü yapılmaz levhası bile.
Ben giderken hep ama en çok seni bırakırdım ge |
|
388
|
|
|
|
Çünkü siz:
“Bakışlarla kutsanmış aşkın çocuklarıydınız.”
|
|
389
|
|
|
|
BİR İNSAN NEDEN ÇOK SEVMESİNE RAĞMEN ÖMRÜ BOYUNCA HİÇ DONDURMA YEMEZ... |
|
390
|
|
|
|
Aptalsın sen dedi seman senin değilmi
Bundan sonra sen nerde ben orda olacağım
Özlediğin yılları sana yaşatacağım |
|
391
|
|
|
|
“Nasıl ki; bir yıldız kaybolur, bir karnın boşluğunda…”
|
|
392
|
|
|
|
Ey aşk, madem ki bana geldin, başım gözüm üstüne, hoş geldin.
Dervişane tabir ile "Haktan ne geldi de biz kabul etmedik." derim, derim de seni kabul ederim.
Hoş geldin sen bana. Ve ne iyi ettin de geldin. |
|
393
|
|
|
|
Yediği simidin masada kalan son susamı gibi hissettim. Beni alması çok kolaydı. Parmağını ıslatıp değmesi yeterliydi. Ben, ne kanatları, ne de ayakları olmayan bir susamdım onun dünyasında. |
|
394
|
|
|
|
Ü… Duygusal bir kızdı, hassas ve kırılgandı, kimseye kötü bir söz söylemez, söylenen yerden de uzaklaşırdı. Yumuşak, nazik davranışlarıyla herkese kendini sevdirmişti. Çok anlayışlıydı. Onun gülümsemesine herkes hayrandı. Çünkü gülümsediği zaman oradan kötü olan her şey uzaklaşıyordu. Bir huzur basıyordu her yeri… |
|
395
|
|
|
|
Mutluluk denilen şey bu muydu?Bu ise ne kadar sürerdi?İşte şu anda çok mutluydu ve bunu bozabilecek bir etken yoktu.Sanki dış dünyanın tüm uyarıcıları bu özelliklerini yitirmişlerdi.Hatta o uyarıcıların olup olmadığından bile haberdar değildi. |
|
396
|
|
|
|
Aşk yüzünden başı derde giren Nefise'nin, o günden bu yana kalbi boştu. Boş olmasına boştu; ama kalbine girmek için can atanlar da yok değildi. En başta çiftlik kâhyasının oğlu... Son bir aya kadar. kendisine az kur yapmamıştı. Yüz bulamayınca da çekip gitmişti. Kendisini ne sanıyordu? Tamam! Yakışıklılığına bir diyeceği yoktu. Fakirliğini de geç. Ya o cahilliğine ve görgüsüzlüğüne ne demeli? Yenilip yutulacak şey değildi. Babası bir ara "Benim oğlan askerliğini de yaptı." diyordu. Her insan askerlik yapmakla adam yerine konmuyordu ki... Eğer konsaydı, ortalıkta adamdan geçilmezdi. Şu çiftlikte bile doğru dürüst adam yoktu. Çiftlik sahibine (babasına) yaranmak için yağ çekenler, yaltaklananlar, gammazlayanlar az mıydı. Bu yüzden çiftlikte çalışanların çoğunu sevmiyordu, sevemiyordu. Bir kaç kişi hariç... Tennur ablayı çok seviyordu. O başkaydı, hem de bambaşka. Kaç kişi çıkardı onun gibi? |
|
397
|
|
|
|
Bir tarih yazılıyor her gece bu sokaklarda. Sen yoksun, özel olan hiçbir şey yok! Koca ve subjektif bir tarih yazılıyor. Her gece yazılıyor “YALNIZLIĞIN ALENİ TARİHİ”. |
|
398
|
|
|
|
imkansız bir aşkı anlatıyor. |
|
399
|
|
|
|
Uzun süren bir sevda masalıydı onunki..Sevdiğini tanrılaştırmıştı içinde..Tapıyordu adeta kutsal bir varlık gibi ona..Bir gün geldi..ve inancını yitirmeye başladı yüreğindeki tanrıya.. |
|
400
|
|
|
|
Vakit çok geç oldu. Bu gecem eskidi ve sen eskimiş hiçbir şeye lâyık değilsin. Yalnız kalmadan önce son bir soruya cevap verecek misin: bu mektupta yazılamayanları da okuyabilecek misin? |
|