• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
101
|
|
|
|
Aşkımıza tanıklık eden ve dokunan yerlerde anıları tekrar canlandırmak yaşamaksa da, son perdesinde o sahnenin hançerlenmek; bu da ölüm demekti işte. Sahnenin son perdesi de, acılar içindeyken ben, öylece üzerime düşüyordu ve karanlıkla kaplanıyordu yeryüzü her defasında. Sen ise şikâyet ediyordun;
“Doğum günümü bile kutlamadın!”
|
|
102
|
|
|
|
Adı konmamış sevginin en sakin halini yaşayandık biz |
|
103
|
|
|
|
Sıra dışı yaşanan duygular, sıradan insanlar için bir şey ifade etmiyor.
Ne beklediğiniz yardımı görebiliyorsunuz ne sizi anlamalarını ne de dinlemelerini.
Anlatamıyorsunuz, aşk başlı başına çaresizlik ben de çaresizim görmüyor musunuz diyemiyorsunuz.
Sadece susuyorsunuz... |
|
104
|
|
|
|
Ben ölürken, yatağımda olmalıyım. Kendi diktiğim, toz mavisi çarşafımın ve yastıklarımın üstünde… Mavi pikemi örtsünler üzerime. Mavi bir gecelik giymeliyim maviliğe mavi mavi akarken.
Ben ölürken, yatağımın yanında bir koltuk olmalı. Bir el tutmalı yavaş yavaş soğuyan sağ elimi. Sol elimi, o elin üstüne koymalıyım, sıcak su akıntılarıyla yunup yıkanmalıyım. İlk kez ısınmalıyım, öyle sıcak, öyle sıcak, öylesine sıcacık…
|
|
105
|
|
|
|
Bir yürekti açtığım; kaçmadım da hançerinden sevgili. Vur şimdi gecelerde sefil ihtiraslarla dolu kadehlere sen. Benimse içtiğim yokluğundur; dün de , ondan önce de…
"Zamana yenilmeyelim ne olur!"
Yenildik, bitti. Işıklar söndü, kapandı kapılar ve duruldu sular...
|
|
106
|
|
|
|
Her ırmak denizden doğar ve sonunda mutlaka denize kavuşur. Doğum ve ölüm aynı yerdedir. Deniz suyu buharlaşır bulut olur; bulut yağmur olarak yağar; yağmur suları ırmağa dönüşür ve ırmak da denize kavuşur, orada kaybolur gider. Kaybolur gider diyorum, ancak bu kaybolma gerçek kaybolma değildir. Çünkü döngü devam edecek ve deniz, yeniden ırmaklar yaratacaktır. |
|
107
|
|
|
|
hayat mı güçlü aşk mı? juliet' in ölmediğini varsayarak hikaye ye kaldığı yerden devam ediyorum... |
|
108
|
|
|
|
Benim anlatacak tek bir hikayem vardı. O da tam karşımdaydı... Ona onu anlatabilirdim bir tek. Bazı yıllar yine buraya gelip, onu unutmamak için verdiğim çabaları, mutlu olması için dua ettiğim geceleri belki yapabilirim diye başladığım ama ikinci görüşmede bırakıp gittiğim adamları... |
|
109
|
|
|
|
Göz meftun tutkundur dil.
Yâr dudağı karanfil.
Bir renk ki efil efil.
Yürek ona sel sebil. |
|
110
|
|
|
|
“Sırrımda kabaran bir çıban var. Susmaya devam edersem patlayıp beni de seni de berbat edecek. O yüzden gidiyorum. Uzaklarda benim içimde patlatacak bir bombayı da kendimle götürüyorum. İçin rahat olsun. Kimse bu sırrı öğrenmeyecek. Benimle birlikte yok olup gidecek.” |
|
111
|
|
|
|
Tek kelime konusmadan.. Konusmaya gelmemisti ki.. Kiz "keske orada olsaydin" demisti. O da olmustu iste.. Hepsi o.. |
|
112
|
|
|
|
Sonra da yeniden aramaya başlıyorum, seni.
Seni suçlayamam.
Vefasızmış, diyemem.
Sensiz de yaşayamam, inan...
Yorulmadan, usanmadan seni seviyorum.
Adının yazılı olduğu dünyam yetmiyor, bana artık.
Seni arıyorum.
Söyle.
Neredesin sen..?
|
|
113
|
|
|
|
Bir ask hikayesi ........ soraki yazilmis am amacina ulasmis bir ask |
|
114
|
|
|
|
Yıllar önce aynanın erkek ve kadın olan taraflarına ait yazılmış bir öykünün artık üçüncü tarafından bakılma anı gelmiş demek ki düştü bu öykü kümesinin 3. yazısı ekrana... 14 Şubat Öyküsü - 1 ve 2 yi okuyarak bu seriye başlamanızı tavsiye ederim.
Bu kez de ilk iki yazıda figüran olan diğerinin yani 3. tarafın gözünden... |
|
115
|
|
|
|
Ben,kaybetmek nedir bilmezdim;ben terk edilen değil daima terk edendim,ben unutulan değil unutandım.Benimle ilgilenmeyecek,bana bakmayacak bir erkek tasavvur edemiyordum. Benim elde etmek için gayret sarf ettiğim bir erkek hiç yoktu.Tabii o hariç…
|
|
116
|
|
|
|
Geçmişle yaşamak üzerine bir öykü bu, bilmem kimler kendisine nasıl bir pay çıkartır. |
|
117
|
|
|
|
“Bir hikâye yazıyordum. kahramanı sendin bu hikâyenin.
Zamanı üç boyutuyla kuşatıyordu güzelliğin. Ben çaresiz kalemim kaditti. Oysa sen, alabildiğine albenili,
alabildiğine kayıtsızdın...”
|
|
118
|
|
|
|
Keskin bir bıçaktı bileyen ruhumu!Gelişigüzel söylenmiş bir söz bile güzeldi dudaklarında!Her şeyim oluyordun...Asıyordum korkularımı bir bir,seni göreceğim ana kuruyordum içimden kanayan boşluğu! |
|
119
|
|
|
|
-Gözler kalbin aynasıdır; sözler kapı dışarı. Eller aşkın ağları; kördüğüm sarmış gönülleri. Görülen bir gerçek, bir rüyaymış/ ...Siyah saçlı, ceylan bakışlı genç, kızıl ellerini genç kızın yüreğine dokundurduğu geceden sonra an’lar an’ları ta |
|
120
|
|
|
|
Bir gün bu küçük yaramazla merdivenlerde karşılaştı. Annesi elinden tutmuş yukarıya doğru merdivenleri çıkıyorlardı. Kadın, Hayrettin’i görünce çocuğa:”Bak, senin rahatsız ettiğin amca bu! Şimdi sana kızsın mı, kulaklarını çeksin mi?” Deyince :
-Hanımefendi, lütfen çocuğa beni kötü bir insan olarak tanıtmayın. Benim ondan yana herhangi bir şikayetim yok. Demiş, korkudan annesine iyice yaklaşmış olan çocuğun başını okşamıştı. |
|