• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
61
|
|
|
|
- gel, / benim yüreğim seninkinden az yalnız değil,
gel, / az hasretli değil, gel, / sevdaların hepsi sana ait, /
sen onları toplamadan / onlar seni toplayacak / gel...
|
|
62
|
|
|
|
Adında gül sözcüğü tüter gülden ziyade
Her seher kokusundan ilham alır turnalar
Görenler tutkunu ya duyanlar da üftade
Onun adını söyler şarkı diye kurnalar.
|
|
63
|
|
|
|
Coşkun, geçen her dakikanın onu istenmediği bu sona doğru biraz daha yaklaştırdığını biliyordu. Bunu engellemek için çareler düşünüyorsa da bir çözüm yolu bulamıyordu. Galiba kabullenmekten başka bir çaresi yoktu! Irmak’ın varlığını düşünerek, onunla geçirdiği mutlu anları hatırlayarak teselli bulmaya çalışıyordu. Fakat birden bu mutlu anlar kayboluyor ve tekrar zihnini Irmak’ın olmadığı acımasız bir hayat görüntüsü kaplıyordu. Hazdan eleme, elemden hazdan geçiş yapıp duruyordu.
|
|
64
|
|
|
|
Sıcacık bir yağmur siner
kara gecenin içine,
toprak somun gibi kabarır.
Tak tak vurulur kapıma,
kişner kapımda kır atım,
dünyam gümüşler kuşanır.
|
|
65
|
|
|
|
"Ben de öyle sanmıştım bir zamanlar. Senin günün birinde bu kadar zengin olacağını bilseydim belki sonsuza kadar kendimi de seni de kandırabilirdim, ama nerde bende o akıl?"
"Peki küçükken sana hiç öğretmediler mi, hikaye, masal kitaplarında okumadın mı hiç?"
"Neyi?"
"Hazineler hep viranelerde saklıdır."
|
|
66
|
|
|
|
Küçük küçük dörtlükler yazmalıyım, bu küçücük koridorlarda, bu küçücük odada, bizi anlatmak için büyücek sözlere gerek yok derken öteki yarısı, bir tek haber göndermemişti, yazdığı onca karalamaya rağmen tek bir kelime dahi. Buna komadaki ayrılık diyordu, bitkisel hayat hali, acı yok , duygu yok , öfke yok ... |
|
67
|
|
|
|
Güneş, alacakaranlığını bırakıp gitmişti. Mars, yüzünün yarısını saklayan Ay’ın peşine düşmüştü. Bu zamanlarda, hep böyle yapar, Ay’a iyice yaklaşırdı. İkisi de göz kırptı, bu garip kuşlara. Onlar da gülerek selamladılar, bu kadim, vuslatsız aşıkları. |
|
68
|
|
|
|
Aşk bir ihtiyaçtır ve zamanı vardır tıpkı soğuk su gibi. Yazın ararsın, kışın yüzüne bile bakmazsın ... Atakan Korkmaz |
|
69
|
|
|
|
Aşka nedense bazen burun kıvırıyoruz.Sevildiğimiz an bunun farkında olmuyoruz.Aşkı daha farklı"benliklerde" arıyor ve özlüyoruz.Bu öykü Etna'nın eteklerinde gerçekten yaşanmış olduğunu söylerler. Yıllar önce posta gazetesi İtalyan asıllı bir köşe yazarından okumuştum bu öyküyü. Aklımda kaldığı kadarıyla aktarmak istedim.Keyifli okumalar... |
|
70
|
|
|
|
Cehennemin kapısındayım ben şimdi. Evet evet cehennem olmalı burası. |
|
71
|
|
|
|
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden... |
|
72
|
|
|
|
Kız gözlerini kapattı ve "Sense şu ana kadar gördüğüm her şeyden daha güzelsin." dedi. |
|
73
|
|
|
|
Bir keresinde annem, ''bazen, insanlar birbirlerini o kadar çok sever ki, sorun onlarda olmaz. Sorun sevgilerini taşıyamamakta olur güzel kızım.'' dediğinde... Allah'ın bana benim taşıyamayacağımdan fazla aşk verdiğini düşünür, O'na da kızardım.
|
|
74
|
|
|
|
Sevgin yanan gönlüme su, gözlerin talihime pusu, özlemin severek yattığım ölüm uykusu oldu.
Şarkılar yemeğim, şiirler ekmeğim artık.
İçtim sabahlara kadar. Meyhane köşelerinde seni........ |
|
75
|
|
|
|
Bavullarımızı bagaja yerleştirip taksiye bindiğimizde içim içime sığmıyordu. Tarık’ın yanağına kocaman bir öpücük kondururken “öyle sevinçliyim ki!” diye kıkırdadım. “Biraz sonra evimizde olacağız.”
“Allah Allah! Hepi topu bir haftacık yoktuk.” dedi yarı şaşkın, yarı kırgın gülümseyerek. “Yoksa balayımızın bittiğine seviniyor musun? Ne de çabuk bıktın benden!”
“Ay, saçmalama!” diyerek kaykıldım üstüne. “Hem daha ay bitmedi ki! Süzme bal damlayan üç haftamız var daha yaşanacak. Mmmm! Yeme de yanında yat!”
|
|
76
|
|
|
|
Bilmiyorum sıcaklığını, hissetmedim hiç şimdiye kadar. İsteyerek reddettim, sıcaklığını hissetmeyi. Korktum sanırım, alışırım da hep isterim yakınlarımda olmanı diye, belki de. Sende ne çok şeyi sevdim aslında ve ne çok şeyden nefret ettim sende... |
|
77
|
|
|
|
Güldüğünde kenarlarında çizgiler oluşan ela gözlerini, hayatı basite indirgediğini gösteren yürüyüşü... Asla gözümün önünden gitmeyecek. |
|
78
|
|
|
|
Ben hayatta en çok beni seveni seveceğim...
İlk kim aşık olursa, en çok acıyı o çeker...
Aşk doğası gereği karşılık bulamaz...
|
|
79
|
|
|
|
Bir çıkmazdayım.Bu çıkmazın sonunda ise ölüm ana beni bekliyor.Ya bu rezil yaşamı sürdürüp acıyla kavrulacağım ya da ölüm ananın kucağında aydınlığa kavuşacağım.Sabahlar gelsin artık… |
|
80
|
|
|
|
Yatağına yattı yatmasına da, uyumak ne mümkün! Sağa döndü olmadı, sola döndü olmadı, yüzükoyun ve sırtüstü uyumayı denedi gene olmadı. İki saat sonra kendinden geçti, uyumuştu. Ancak bu uyuma uzun sürmedi. Rahatsızlık veren, kâbus dolu bir uykudan sonra gözlerini açtığında ortalığın zifiri karanlık olduğunu anladı. Gözleri uykusuzluktan nerdeyse kapanacak gibiydi, ama Hayrettin uyumak istemiyordu, direniyordu. Gözlerini açık tutmak için dakikalarca uğraşınca, karanlığa uyum sağladığını hayal meyal de olsa odadaki eşyaları seçebildiğini fark etti. |
|