..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, seçmek ve gizlemek sanatýdýr. -Chateaubriand
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ýsa Kantarcý




12 Aðustos 2024
Ýyi Kýzlar Severken  
Ýsa Kantarcý
Pc masaüstünde bazý metinlere týkladým öfkeyle. Açýlanlardan birisi bu öyküydü, çok eski, unutmuþum, okuyunca bunu ben mi yazdým diye düþündüm, güldüm, çok sevdim bunu.


:BAF:
ÝYÝ KIZLAR SEVERKEN
KENDÝLERÝNÝN MAHVOLMASINA YOL AÇARLAR

Lise öðrencileri okuldan ayrýlýyordu, gürültülü ve þen biçimde. Ayný sýnýftan beþ kiþilik grup asfalt yolun kenarýnda sohbet ederek ilerliyordu. Gruptan biri sigara yaktý, diðeri de istedi, ona da verdi, bir diðeri sakýz çýkarýp çiðnemeye baþladý. Bir þakalaþma dönmeye baþladý aralarýnda. Gülcan da onlarýn arasýndaydý. Ýlerden kavga sesleri geldi. Ne olup bittiðini görmek için koþtular.
Kavga edenlerden biri Yasin, diðeri ise karþý sýnýftan Murat’tý. Aðýz dalaþý yapýyorlardý. Diðerleri onlarý tutuyordu.
“Gücünüzü baþka þeylere harcarsýnýz” dedi biri, onu umursayan olmadý. Diðerleri de onlarý sakinleþtirmek istedi. Onlarýn da çabasý boþa çýkmýþtý. Yandaki apartman sakinlerinden biri eline odun alýp baðýrdý: “Daðýlýn! Yoksa dayaðýmý yersiniz.” Kavganýn taraflarý kaçmaya baþladý.
Murat, iyi þeylerle anýlýrdý; ama Yasin tam tersiydi. Yasin Ali kýran baþ kesendi. Gülcan Yasin’in peþinden koþtu ve ona yetiþti.
Koca sýnýfta ona gerçekten tek deðer veren Gülcan’dý. Öðretmenler bile ona acýr, onun kayýp biri olduðunu, sonunun berbat olacaðýný düþünürdü. Herkes korkardý Yasin’den. Çünkü Yasin korkusuzdu. Yapýlý deðildi. Ufak tefek ve zayýftý. Çok kiþiyi pataklamýþtý. Namý psikopat olarak yayýlmýþtý. Ama okul içinde ya da çevresinde kimseyle kapýþtýðý görülmemiþti. Adý çýkmýþtý bir kere. Hiçbir sebeple kimse Yasin’e iliþmek ya da ona bulaþmak istemezdi. Günün birinde okuldan atýlacaðýna inanýrdý herkes. Birçoklarý da Yasin’e saygý duyardý. Baþlarý sýkýþtýðýnda Yasin’den yardým alýrlardý. Gözü karaydý Yasin’in, kavgaya girerdi gerekirse. Ama iþleri daha çok konuþarak, namýyla çözerdi. Mecbur kalýrsa da kavgaya girer, her seferinde de galip çýkmasýný becerirdi.
“Ne oldu aranýzda?” diye sordu Gülcan.
“Arkadaþlardan birine kafa tutmuþ, konuþuyorduk, baðýrýp çaðýrmaya baþladý korkunca.”
“Murat’ýn babasý polis, bu sana pahalýya patlayabilir. Okuldan da attýrabilirler seni.”
“Yok; o kadar deðil. Ben sadece onu uyarýyordum.”
“Bence baþkalarýnýn meselelerini çözme. Senin baþýn sýkýntýya girer.”
“Olmaz öyle. Çocuk param yokken kaç kez tost, içecek ýsmarladý bana. Yanlýþ hatýrlamýyorsam onun da amcasý sivil polis. Ayrýca ben yaþ tahtaya basmam.”
“Bence bir gün bu zihniyetin yüzünden baþýna çok kötü þeyler gelecek, býrak bu iþleri bence. Karýþma milletin iþine. Aksi taktirde berbat bir geleceðin olacak.”

Yasin güldü: “Nerden biliyorsun?”
“Görünen köy kýlavuz istemez.”
“Baþka konu yok mu? Çok güzel görünüyorsun? Sevgilim olur musun?”
“Geç o iþleri. Yýlýþma!”
“Peki. Bir yerde yanlýþlýk varsa müdahale ederim. Etmek zorunda kalýrým. Arkadaþým haksýzlýða uðramýþ. Bu konuyu geçelim.”
“Ýyi, sen bilirsin. Ben gidiyorum! Bir daha konuþmam seninle!”
“Dur kýz. Gitme. Þaka yaptým. Senin düþüncelerine deðer veriyorum.”
“Leþ gibi bira kokuyorsun?”
“Biraz içtim. Arkadaþlar ýsrar etti.”
“Kaç gündür yoksun okulda?”
“Babam bir rahatsýzlýk geçirdi. Hastanede yanýnda kalmak zorundayým.”
“Ýçme.”
“Ne var caným bunda; 2, 3 bira içmiþim.”
Yasin’in cep telefonu çaldý, açýp dinledi. “Tamam, hemen geliyorum, sýkma canýný” dedi, karþý tarafa, telefonu kapattý.
“Gitmem lazým Gülcan. Görüþürüz.”
“Görüþürüz.”
Yasin, hýzlý adýmlarla ilerledi.
Aslýnda Gülcan’ýn ona söyleyecek çok þeyi vardý:

“Güzel ve iyi þeyler yap. Boþ yere týslama birilerine, haklý olsan bile.
Karþý tarafý rahatsýz etmeden dile getir derdini.
Köpek gibi eþek gibi çalýþ. Kertenkele gibi sürün; ama okulu bitir. Üniversiteye gir. Sonra kariyere baþla. Sýkýntý yeni baþlýyordur. Askere gideceksin. Evleneceksin. Çocuklarýn olacak. Þansýn varsa. Geliþtir, deðiþtir kendini.” Babasý böyle derdi Gülcan’a.
Bu öðütler bir de olaylar, durumlar esnasýnda Gülcan’ýn aklýna gelebilse, gelse bile uygulayamazdý. Yürek denilen þey kendi öðütlerini yaratýrdý ya da tarzýný dayatýrdý. Gülcan yüreklenince aðzýndan çýkanlarý aklý ve mantýðý hiç beðenmezdi.

Yasin, her seferinde aniden giderdi. Gülcan en esaslý laflarýný söyleyecekken bir þeyler olur, araya baþkalarý girerdi.
Yasin’in tanýdýðý çoktu. Bir nedenle ya birisi arar telefonla ya da yanýna damlardý. Her seferinde o þey mühim bir mesele olurdu, açýklamazdý Yasin. Gizemli bir ýþýk ya da bir ufo gibi çok süratli kaybolurdu.
Gülcan, onu hevesle çözümlemeye çabalarken, Yasin her seferinde kaçar giderdi kayýplara. Dayanýlmazdý bu. Gülcan onun saçma salak düþüncelerini deðiþtirebileceðine; hatta onu doðru yola çekebileceðini düþünürdü. Sonra zýrvaladýðýna kanaat getirirdi. Su testisi su yolunda kýrýlýrdý. Bir gün onun bir kavgada býçaklanýp ya da silahla vurulup öldürüldüðünü duymaktan korkardý.
Babasý gerçekten hastalanmýþ mýydý? Yasin yalan atýyor olmalýydý. Kim bilir hangi pis iþlerle uðraþýyordu okula gelmediði günler. Bir gün mümkün olursa onu takip edip neler çevirdiðini öðrenirdi.

Gülcan’ýn evi okula yakýndý. Ekmek fýrýnýndan çýkan kardeþini fark etti. Onu bekledi.
Salih, ondan bir yaþ küçüktü.
“Ne o? Bugün okula gitmedin galiba.” diye sordu Gülcan.
“Hastayým.”
“Seni adi numaracý.”
“Senin her gün okula gitmen daha büyük bir enayilik.”
Gülcan, ona þakadan vurmaya kalktý, Salih, geri çekilip enseye tokat vurdu. Salih tokatýn ayarýný fazla kaçýrmýþtý. Gülcan çok kýzmýþtý. Kovalamaca baþladý. Salih, evin bahçesine daldý. Adýndan Gülcan geldi.
Ýki katlý bahçeli bir evleri vardý. Üst katta öðrenci üniversite öðrencisi 3 kýz kalýyordu kiracý.

Anne, mutfak penceresini açýp leðeni uzattý. Leðen balýk doluydu.
“Ayýkla þunlarý, Gülcan.”
Gülcan, balýk ayýklama iþini hiç sevmezdi. Kokusu takýntý olurdu onda. Anne de iþ öðrensin diye ona böyle iþleri verirdi. “Av köpeðini salarsýn ormana, koklar durur ve ilerler. Kýzý salarsýn odaya, temizle derler toparlar. Kýzda bu huy yoksa onda iþ yoktur. Süs püs, giysi, oje, makyaj vs. lazým olmayacak sana.” derdi annesi, “onlara düþkün kýzlarý kapý önüne koyar kocalarý. Ayrýca onlar iyi koca da bulamazlar.”
Galiba annesi Nisanur haklýydý; ama bu zamanlarda iþine gelmezdi süper meziyetler. Kafasýna göre takýlmak, canýnýn istediðini yapmak isterdi. Anne karþý konulmaz bir trajediydi. Bazen trajikomikti.
Kimde iþ olup olmadýðýný o nerden bilecekti ki? O bir geleneksel önyargýydý, bir tür puþtluktu.

Dalga geçilecek çok hareket ve hâl vardý onda.
Yarým saat sonra babasý Nurullah iþten geldi. Belediyede otobüs þoförüydü.
Balýk piþmiþti. Yemeðe oturdular.

Sabah oldu. Hava karlýydý. Gülcan kahvaltý yapýp okulun yolunu tuttu kardeþiyle. Salih okuldan kankasý arkadaþýný almak için yolunu deðiþtirdi. Ara ara onu alýrdý evinden. Okula onunla gelirdi.

Gülcan, aðaçlarla dolu boþ bir arazinin yanýndan geçiyordu, burasý uzun ot ve dikenlerle kaplýydý. Arazinin ortasýnda ahþap döküntü bir ev vardý. Mahallenin erkek çocuklarý bahçeden yazýn erik çalmaya giderdi. Bir kýzýn kahkahasýný duydu. Huylandý. Ýlerleyip baktý. Okuldan bir kýz elinde cep telefonu, biriyle konuþuyor, geride Yasin, elinde bira kutusu.
“Yasin’den adam olmaz!” diye düþündü, sinir olmuþtu kýza, kimdi o? Sevgilisi mi? Kýskançlýk hissetti. Tamam; Yasin’le sevgili boyutunda deðildi, Yasin bunun þakasýný yapardý. Ama o kýzýn sevgilisi olmasýna da katlanamýyordu. Böyle hissetmesini çok saçma bulmuþtu. Kýzý bir kaþýk suda boðabilirdi. Baskýn yapar gibi yanlarýna gidecekti. Caydý. Yasin’in bir gözünde tuhaflýk vardý. Büyük olasýlýkla kavga etmiþti biriyle.
Gülcan, arkadan gelenin ayak sesini duydu ve baþýný çevirip baktý. Gelen sýnýftan Ayla’ydý. Gülcan, ona dönüp beklemeye baþladý.
Ayla, sýnýfýn en zeki, en iyi notlar alan birinci kýzýydý, Gülcan ikinciydi. Ayla, duygulara, aþk meþk iliþkilerine hiç önem vermeyen, çok katý; hatta duygusuz, her zaman aklý baþýnda, kontrolü asla yitirmeyen Roma döneminden bir heykel gibi bir kýzdý. Hiç gülmezdi. Ama insanlarý zekasý ve aklýyla, bilgisiyle büyülerdi. Öte yandan hatýrý sayýlýr bir alýmlýlýðý vardý. Ondan hiç haz etmeyen; hatta ondan çok nefret eden bile onu elde olmadan deliler gibi sevebilirdi. Çünkü ýþýðý çok güçlüydü. Ataktý, mücadeleci ruhla doluydu ve baþaramayacaðý hiçbir þey yoktu.
“Birini mi bekliyorsun?” dedi Ayla
“Seni.”
“Þuradaki Yasin deðil mi?”
“Hani nerde?”
“Bak aðacýn altýnda?”
“Hý, galiba o.”
“Kýz ne iþ?”
“Ne bileyim.”
“Bu kýz onunla takýlýyorsa vay onun hâline. Yasin iti uyuþturucu satýyor.”
“Gerçekten mi?”
“Evet.”
“Nerden biliyorsun?”
“Aramýzda kalacaðýna söz verirsen söylerim.”
“Söz.”
“Dün Murat’la kavga etmiþti. Duydun mu?”
“Hayýr.”
“Yasin uyuþturucu satýyormuþ, Murat bu yüzden ona çatmýþ.
“Murat yalan atýyor, Yasin uyuþturucu satmaz.”
“Sanmam. Yalan atan Yasin, babam hasta diyor millete, okula gelmiyor, babasý hasta filan deðil. Gezen, saðlýklý adam. Görenler varmýþ.”
“E o zaman neden yalan söylesin ki?”
“Pis iþlerini yapýyor, babam hasta lafý da maskesi.”
“O kadar da kaybolmuþ, namussuz biri deðildir.”
“Açýk konuþayým; onunla birkaç kez konuþtuðunu gördüm, aklýnca ona acýyýp öðüt veriyorsun, kendini düzeltsin diye. Bence boþuna uðraþýyorsun. Kendi çýkarýndan baþka bir þey düþünmeyen pisliðin teki o. Satýcý.”
“Yasin o kadar aþaðýlýk birisi deðildir.”
“Öyle; bence gerçeði gör ve kabullen. “
“Hatýrlýyor musun, matematik öðretmeni derslerden birinde ne demiþti; hepinizin matematikten anlamasýna gerek yok, kiminiz simitçi, kiminiz çöpçü, kiminiz doktor, kiminiz avukat, kiminiz otomobil tamircisi, kiminiz tezgâhtar, kiminiz inþaat iþçisi, kiminiz hademe, mühendis, subay, hemþire, öðretmen olacak. Hanginiz simitçi ya da köfteci olmak ister? Parmaðýný kaldýrsýn dediðinde sýnýfta derin bir sessizlik oldu, kimse parmak kaldýrmadý, kaldýrýrsa vebalý olacaktý sanki, o an birden Yasin parmaðýný kaldýrdý, ben köfteci olurum, güzel iþ demiþti.”
“Hatýrladým.”
“Köfteciliði seven biri neden uyuþturucu satsýn?”
“Uyuþturucu iþinde emek yok; para çok. Ayrýca valla ben de söyleyenin yalancýsýyým. Matematik öðretmeni o zaman; kiminiz uyuþturucu satýcýsý, kiminiz katil, kiminiz gaspçý, kiminiz tecavüzcü olacak demedi, diyemezdi de. Eh, tabi ona deðer verdiðin için toz kondurmak istemezsin, zor gelir, inanmazsýn. Ýnanamazsýn. Onla neden ilgileniyorsun? Gerçek sebebin ne?”
“Baþka ne olsun ki. Onun kendini kurtarmasýný isterim. Ona acýyorum.”
Ayla güldü: “Sen onu seviyorsuuun?”
“Saçmalama caným! Ne alakasý var.”
“Bence ondan ne köy olur ne kasaba. Ondan uzak dursan iyi edersin. Yoksa kesin baþýný bir belaya bulaþtýracak.”
“Ayla, seni severim ama abuk subuk laflar edip duruyorsun. Sen Yasin hakkýnda uydurulan dedikodulara inanýyorsun.”
“Hayýr. Sana ýspatlarým! Yanýlan, kandýrýlan sensin!”
Gülcan güldü: “Peki. Nasýl yapacaksýn bunu?”
“Burada kumrular gibi konuþacaðýmýza gidelim. Derse geç kalmayalým. Çýkýþta görürsün.”
Akþam olmuþtu. Öðrenciler okuldan daðýlýyordu.
Gülcan ve Ayla karþý sýnýftan Nuray’ý arýyorlardý. Otobüs duraðýnda onu buldular. Nuray, kimsenin bilmediði þeyleri bilirdi, çevresi ve arkadaþý çoktu, en çok erkek arkadaþý olan kýzdý. Erkeklerle daha iyi anlaþýrdý. Heyecaný, serüveni, þamatayý ve grup olup bir takým iþler yapmayý seven renkli, cývýl cývýl bir kýzdý.
Ayla, ona Yasin’in oturduðu yer sordu. Nuray bilmiyordu. Ama kesin olarak bilen bir dostu vardý. Nuray, bir iþin kokusunu almýþtý.
“Size yardýmcý olurum; ama neden öðrenmek istediðinizi bana açýklayýn.”
Ayla, çeþitli yalanlar uydurdu; ama Nuray yemedi. Ayla, sonunda ona gerçeði açýkladý.
Nuray dedi ki: “Sizinle gelmemi kabul ederseniz size istediðiniz bilgiyi veririm.”
Kabul ettiler.
Nuray, cep telefonunu açýp bir görüþme yaptý. Yasin’in oturduðu yeri öðrendi.
Otobüse bindiler. Yanlýþ durakta inince üçü de baþka bir havaya girdi ve sinirler girildi. Duraktan, buradan kurtulmak için beklemeye baþladýlar. Zaman ilerliyor, bekledikleri otobüs bir türlü gelmiyordu. Sinirler gerilmiþ, soðukta beklemekten üþümüþlerdi. Nuray, bisküvi ve içecek almak için aniden koþarak gitti karþýdaki markete. Bu durum diðer ikisini çok kýzdýrmýþtý. Bekledikleri otobüs ya gelseydi? Nuray, gelir gelmez onu sýkýþtýrmaya, hýrpalamaya baþladýlar.
“Rahat olun kýzlar. Rahat. Delirmiþ gibisiniz. Bu iþi halledeceðiz! Ne yapalým, bineceðimiz otobüsü karýþtýrdým. Kusura bakmayýn; ama siz ikiniz pazara alýþveriþe çýkmýþ gelin kaynana gibisiniz. Bana kötü görümce muamelesi yapýyorsunuz. O kadar gülünçsünüz ki. Bu pisliðe sizi ben bulaþtýrmadým bir kere. Siz bana geldiniz!”
Onlar tartýþýrken otobüs geldi, bindiler. Tartýþma otobüste de devam ediyordu daha yumuþak biçimde ama.
“Siz ne sanýyordunuz bu iþi? Pazara bir kilo domates alacak gibi basit ve net olacaðýný mý sandýnýz? Bu karmaþýk bir iþ.”
Otobüsten indiler uzun bir yolculuðun sonunda.
Kaldýrýmý bozuk, ve burasý berbat bir yerdi. Yolun asfaltý bozuk ve çukurlarla dolu. Yoldan geçen araçlar su sýçratýyor. Yoðun berbat bir duman kokusu, gözleri ve genzi yakýyor. Kýsa süre sonra anladýlar ki burasý þehrin en berbat bölgesiydi. Yoldan geçip giden adamlar pis bakýyordu. Gelip geçen araçtakiler korna çalýyordu. Burasý hiç tekin görünmüyordu. Vakit epey ilerlemiþ, karanlýk çökmüþtü. Gülcan ve Ayla geri dönmek istedi; ama Nuray karþý çýktý: “Buraya kadar gelmiþken geri dönemeyiz!”
Gülcan ve Ayla’yý bir korku sarmýþtý, bataklýk gibi bir yere düþmüþlerdi. Ama Nuray tam tersiydi. Polisiye filmlerdeki dedektif gibi hissediyordu kendini. Neþesi vardý, gülüp bir þeyler anlatýyordu. Diðer ikisi de arkadan esir gibi ilerliyordu.
Nuray dedi ki: “Bana güvenin, burada kardeþimden çok sevdiðim bir arkadaþým var, onun evine götürüyorum sizi. O bize yardým eder.”
Gülcan ve Ayla için þimdi en önemli þey buradan kurtulup sað salim eve dönebilmekti. Ama ok bir kez yaydan çýkmýþtý. Nuray, onlarý yatýþtýrýp rahatlatýyordu. Üç kýz ilk defa birbirine bu denli yakýnlaþýyordu.
Yasin, iyi biri miydi, yalanlarý var mýydý, uyuþturucu satar mýydý; bunun önemi yoktu artýk Gülcan ve Ayla için, kendi dertlerine düþmüþlerdi. Ama bu yakýnlaþma üçünün de hoþuna gitmiþti. En zor durumlarda yanýmýzda olanlarla baðýmýz güçlüdür ve onlarý çok severiz. Ýlerlerken birisi neden kötülük yapar diye sohbete baþladýlar. Doðuþtan mý, çevreden mi, neden? Herkes kafasýna uyaný söyledi. Sonra aþk üstüne sohbet baþladý ve geliþti. Nuray, aþkýn insanýn iyiliðine hizmet etmediðini, yangýn çýkarmaya benzediðini söyledi. Aþk yangýnýnda her þey yanýp kül oluyor, elde avuçta hiçbir þey kalmýyordu. Çünkü bir kere yaþamýþtý bunu. O da uzaktan platonik sevdiði birisiydi. Sonra bir arkadaþýndan duyduðu liseli bir kýzýn hikayesini anlatmaya baþladý. Kýz iliþkisi için çok þeyi göze alýyor, çok çaba veriyor, çok acý çektiði hâlde sevdiði çocuðu býrakmýyor, kim ne derse desin umursamýyor, ailesi de çocuðu istemiyor, çocuðun ters, hoþ olmayan hareketleri var, tembel, saygýsýz, okulda gözü yok, bencil, çýkarcý, bundan sana koca olmaz diyorlar, umursamýyor, beni çok seviyor, düzelir diyor, ben ona yardým ederim diyor filan. Kafasý çalýþan bir kýz, üniversiteye gidecekmiþ, sevgilisi kafasýna giriyor ve kýz tutup okulu býrakýyor, bir iþ bulup çalýþýyor, parayý da çocuða yediriyor. Sonra bir gün sevgilisini kýzýn biriyle yakalýyor arabada. Yýkýlýyor tabi. Bir yýlý boþa gitmiþ, hayali bitmiþ filan. Ýyi kýzlar severken kendilerinin mahvolmasýna yol açar demiþ annesi, gördüklerini anlatýnca. Sevinmiþ; en kötüsü onunla kaçýp hamile kalmasý olurmuþ. Öyle durumlarda olabiliyor.”
Ayla Gülcan’a imalý biçimde baktý.
“Ne baktýn öyle, ne var?”
“Yasin adam olmaz. Kendine kötülük edersin.”
“Onunla o anlamda iþim olmaz.”
“Býrak ya, geçimsiz ve kavgacý biri için yüreðini boþa yoruyorsun.”
Gülcan, arkasýna baktý: “Ay! Þu adam bizi takip ediyor.”
Nuray, güldü.
Nuray, yine bir þeyler anlatmaya baþladý. Ara ara þakalar yapýyordu: “Sizi çalýþma kampýna götürüyorum. 20 sene kazma kürekle çalýþacaksýnýz.” Kendi diyor, kendi gülüyor. Sonra dedi ki: “Biri neden kötülükler yapýp durur? Aklýma babamýn dediði bir söz geldi: Çocukken alnýnýza konmamýþ bir öpücüðün yerini hiçbir bilgi dolduramýyor. Sanýrým Yasin bu eksiklik yüzünden kavgalara, yanlýþlýklara bulaþýyor. Bilmiyorum. Ailesini, yaþadýðý þartlarý hiç bilmiyorum.”
Kar yaðmaya baþlamýþtý. Nuray, ilerdeki evi iþaret etti. Siz burada bekleyin. Ben arkadaþý alýp geleceðim.”
Ama beklemediler, yarýþ baþladý gülüþerek.
Tek katlý sývasýz evin avlusuna girdi, girmesiyle çýðlýklarla çýkmasý bir oldu, evin iri köpeði saldýrmýþtý. Gülcan, korkuyla en yakýndaki elektrik direðine týrmandý, Ayla ise ne yapacaðýný bilemedi; ama park hâlindeki kamyonetin kasasýna çýkmayý baþardý. En sondaki Nuray ise çýðlýk atýp imdat diyerek koþuyordu yolda. Evlerden birinden bir kadýn çýktý ve tanýdýðý köpeði kýþlayýp yerine geçmesi için çabaladý. Nuray, o kadar korkmasýna raðmen aðlamamýþtý, gülüyordu. Nuray, arkadaþýný aradýðýný söyledi. Kadýn onun bir ay önce taþýndýðýný anlattý. Nuray, Yasin’i sordu, kadýn onu tanýyordu, yolun sonundaki tek katlý evde oturuyordu. Ama Yasin þimdi evde olmazdý.
Gülcan ve Ayla geldi. Tezden burayý terk etmelerini söyledi kadýn, “burasý sizin için güvenli deðil.”
Ayla ve Gülcan geldi.
“Ev þurada, gidip gözlem yapalým.”
“Geç oldu, bu iþi býrakalým.” dedi Ayla. Gülcan da bunu destekledi. Artýk yeterdi. Çok meraklýysa kendi bakýp gelsindi.
Nuray da tek baþýna gitmeye korktu.

Durakta otobüs bekliyorlardý.
Nuray, acýktýðýný söyleyip duruyor, aklýnca þamata yapýyordu, “müthiþ bir deneyim yaþadýk. Kardayýz kýzlar. Soðuðun ve korkunun çarptýðý suratlarýnýzla daha bir çekici olduðunuz farkýnda mýsýnýz?” Evde neler yiyeceðini ballandýrarak anlatýyordu: “Köfte olacak, kesinlikle köfte. Üþenmeyip yapmazsam namerdim. Kimseye de vermeyeceðim.”

Yolda dört tekerli itmeli araba göründü, bu bir köfteciydi, araba durdu, biri köfte istiyordu.

Nuray, harekete geçti.
Diðerleri de onu durdurdu.
“O Yasin deðil mi, müþteriyle yarým ekmek köfteyi veren?” dedi Gülcan.
“Ay, evet, o!” dedi Ayla.
“Senin aðzýna sýçayým Ayla!” dedi Gülcan, orospunun tekisin sen!”

“Babam hasta ayaðýna okula gelmeyip köfte satýp evini geçindiriyor demek ki. Karakterli olduðu açýk. Deðil mi Ayla?”
“Yanýlmýþým. Kusura bakma; aþkým!”
“Bunu bana deðil; ona söylemen lazým. Öyle sayalým.”
“Peki. Ama bu iþi yaptýðýný neden saklýyor? Herhalde üstünde acýyan bakýþlarý görmek istemediði için. Her neyse. Nuray, koþ bize de köfte al. Para çýkarýp verdiler. Geride saklanýp beklemeye baþladýlar. Nuray, poþette yarým ekmek arasý üç köfteyle geldi.
“Babasý üþütmüþ, evde yatýyor, o düzelene kadar iþi yapacakmýþ.
Dün hastaneden getirmiþ babasýný.”
“Güzel!” dedi Gülcan, “çok lezzetli köftesi varmýþ!” Diðerleri de bunu onayladý.
Gülcan, söze devam etti: “Yasin’i köfte satarken suçüstü yakaladýk. Þu kavgacý Yasin’e bak. Bayaðý becerikliymiþ. Annemden güzel köfte piþirmiþ. Annem ki yeryüzünde ondan iyi köfte piþiren olduðuna inanmazdým. Çocuðun elinin lezzeti varmýþ. Yumruklarý da pek saðlamdýr o zaman, dayaðýný yiyene sormak lazým.” Gülüþtüler. Nuray dedi ki: “Bizim mahallede Mustafa abi vardý. Cezaevine birkaç kez girip çýkmýþ kavga yüzünden. Asabiydi, haksýzlýða ya da yanlýþlýða karþý susmaz, efelenirdi. Korkusuz tarafý güçlüydü. Mert, iyi biriydi oysa. Mahallede bir kýzý sevdi. Evlendiler. Hayatý çok güzelleþip iyileþmiþ. Öyle diyormuþ sevdiklerine. Karýsý hamileydi. Bir gün iþ yerinin aracýyla trafikte yol verme yüzünden fýrlamýþ araçtan; ama yanýna odunu da almýþ, o sinirle gitmiþ adamýn üstüne ve adam bunu kalbinden býçaklamýþ. Bebeðini göremeden hiç uðruna ölüp gitti. Ondan yaþça küçük, ona abim diyen kuþçu bir arkadaþým o yoðun bakýmda yatarken beklemiþ durmuþ, dua ederek. Ona bir gün önce þöyle demiþ: Yeni bir Arap aldým (taklacý güvercin) ondan umudum var. Çok sevdim bu kuþu. Bebek için de giysiler ve beþik aldým. Büyüyünce artýk oðlum uçurur güvercinleri… her þey güzel oluyor giderek, oðlum da doðunca hayatým çok güzel olacak… Ýþte böyle. Bizim okuldan mezun olan bütün öðrencilerin parlak bir kaderi olmayacaðýný, bazýlarýnýn da böyle ya da buna benzer bir sona sürükleneceðine inanýyorum. Umarým Yasin’in sonu da böyle olmaz. Ne kadar düzgün yaþarsan yaþa belanýn sana gelmesini engelleyemezsin, gelirse gelir.”

Otobüs gelmiþti. Kýzlar otobüse bindi keyifle. Ýçleri çok rahat ve huzurluydu.


not:

Þu karýsý hamile olan kuþçu adam, trafikte öldürülen, gerçek bu. Týpký yazdýðým gibi.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeftali Bahçesinde
Yýl 3050 Türkiye
Yýldýz Adam Hatýrasý
Zengin Kýz ve Tesisatçý Çýraðý
Ýlk Aþk
Demir Kafes Kýzlarý
Bir Kartal Gibi Umut Etmek
Rus Kýz Aleksandra
Kimseyle Vuruþmayýn
Uçmanýn Formülü

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Aþýklar Ýçin)
Dað Köyünde Kýz Kardeþler (Burma Kadayýf)
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Daðýýn Atmosferine Kapýlan Kýzlar
Kara Þimsek ve Kardeþleri
Dindar Kýzýn Kendini Arama Çabalarý
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Ýstanbul Sözleþmesi
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Rüya Tarlasýnda Bitmiþ Bir Kýz Gördüm [Þiir]
Sahil Olduklarýný Hatýrla [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
Remzi [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.