|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
481
|
|
|
|
Ağlamak isterse onu ağlatacak bir sürü hatırası vardı sandığında, gülmek isterse yine güldürecek bir çok hatıra, hüzün, aşk, mutluluk ne ararsa, neye ihtiyacı varsa o anda bulunurdu ve bulurdu kısa zaman içinde biraz karıştırınca sandığının bir köşesinde. Hayattaki en değerli, en özel, en güzel… bütün en’lerin bir araya gelmesiyle oluşturduğu bir zaman makinasıydı sanki sandığı. |
|
482
|
|
|
|
İnce bilekleriyle, gece saçlarıyla rüzgar güneşe yalvardı doğmaması için. Tek isteği gecenin yıldızlı yorganlarının altında koca çınara sarılıp derin uykulara dalmaktı. Mutsuzluğun dokunamayacağı tek varlıktı sevdaları. Yüreklerindeki çaresiz boşlukların adı bile kalmamıştı. Ne kadar acıklı olsa da unutuşlar, bu ıstırabı ruhlarından çıkarıp attılar. Çaresizliklerin karşısında dimdik durarak minik tohumlardan imkansız bir gelecek çıkarttılar. |
|
483
|
|
|
|
Sonsuzluğa giden ruhun, sevgiliye ağıtı... |
|
484
|
|
|
|
Tanrım!!! verdiğin yürekle sevdim....
Tuttum ta benliğime oturttum ..
Bir umut kırıntısı gözlerimde.
Yürüyorum durmadan suskun ve sessiz
Ne kadar dönüp dolaşsam yinede
Hep çıkmaz sokaktayım çaresiz
Sokaklar hep aynı bir ben değilim
Sanki zam |
|
485
|
|
|
|
binlerce binlerce SIR bilinicek o gizli yüz gösterince kendini ... |
|
486
|
|
|
|
BİR İNSAN HAYATI BOYUNCA KAÇ DEFA AŞIK OLABİLİR, BİR AŞKI BİTİRİP YENİ BİR AŞK YAŞAYABİLİRMİ |
|
487
|
|
|
|
Kız ayrılığın bu kadar acısız olmasına inanamadı. Olaya melodram havası katmak için sevgilisine gece telefon mesajı yazdı. “Beni durup dururken neden terk ettin. Hayatında başka bir kız varsa açık söyle. Ben bu acıya dayanamıyorum. İntihar etmeyi düşünüyo |
|
488
|
|
|
|
Güçlü değilim işte! Olmam gerektiği kadar güçlü değilim! Karşı koyamadım özlediğim dudaklardan çıkan özlemediğim sözcüklere... |
|
489
|
|
|
|
Sevdadan büyük yemin, unutulmaktan ağır kahır, özlemden keskin zehir var mı?.. |
|
490
|
|
|
|
Çatlamaya yakın,yıllanmış bir şişeyim.Ruhum ise sonsuzluğundan sonra ki ilkbahar kadar sensizliğe muhtaç... |
|
491
|
|
|
|
Saat mişli geçmiş zamanın hikayesini iki geçiyordu seni ilk gördüğümde. Şimdi gelecek zamanın herhangi bir evresinde seni bekliyorum ... |
|
492
|
|
|
|
Saatin tiktaklarından başka sesin çıkmadığı odadaki gerginlik elle tutulacak kadar yoğundu sanki. |
|
493
|
|
|
|
aşk eski günlerini özlüyor ve çaresiz olduğu için ağlıyordu. küçük bir çocuğa içini döküp bir parça rahatlamıştı. |
|
494
|
|
|
|
Sımsıkı sarıldığı meğer yalnızlığıydı. Hayretle gördü bunu. Nasıl olur, dedi kendi kendine. Peki, sevgisi neredeydi? Hayalinde miydi her zaman ki gibi? Evet, hayalindeydi.
|
|
495
|
|
|
|
Birkaç saattir, içimde günlerdir kelimelerinin yokluğuyla zayıflamış kalbim, her ‘an’ ı ‘anı’ ya dönüştürürken, dayanamıyor sensizliğe. Aradan geçen iki haftaya rağmen hâlâ yazmadın bana. Belki de yazamadın, boş ver, artık bir önemi de yok… |
|
496
|
|
|
|
Bir genç kız delikanlıya sorar:
"Benden hoşlanıyor musun?"
Delikanlı;
"Hayır" diye cevap verir.
Kız sorar:
"Beni sevimli buluyor musun?"
Delikanlı;
"Hayır" diye cevap verir. |
|
497
|
|
|
|
Dudaklarında hissettiği ateş yavaş yavaş bütün bedenini sarıyordu.Dilinin ucunda alevlenen yangın ona zevk içinde ızdırabı da tattırıyordu.Bu zıtlık içinde hayatının en hoş öpücüğünü tecrübe hanesine ekliyordu. |
|
498
|
|
|
|
Dudak büküp sırt dönmelerin olurdu dargınlığı oynarken. Sonra aynada bir çift göz belirirdi.
Unutmuşsun gibi, orada öylece bana bakardı. Karanlığa yaklaştıkça irileşiyor gözbebeklerin. Derinliğine çekiliyor, giderek ufalıyor yansımam. Tutup gazete geriyorum araya küçüldüğümü sanarak. Altta kalır mısın hiç. Elin tarağa uzanıyor, bakışların ise saçlarına doğru kayıveriyor üzerimden.
Sehpaya bırakılan fincan tıkırdıyor da ayılıyorum. Adımlarınla karşı odaya geçiyorum bu kez.
Oda soğuk, üşüyeceksin. Canlandırmak gerekecek sobayı. Olabildiğince bakınıyorum loş ışıkta, göremiyorum. Yer yarıldı içine mi girdin ne, hiçbir yerde yoksun. Sokak lambasının aydınlattığı köşe de boş.
|
|
499
|
|
|
|
"Prensesin artık seni görüyor.Rengini aşkından çalan kırmızı bir gülle birlikte seni sonsuza çeyrek kala,mavinin aşkla buluştuğu yerde seni bekliyor olacak..." |
|
500
|
|
|
|
Odadan geri geri çıktı Kıpti Simay. Kömür rengi dalgalı saçları beline uzanıyor, ay beyazı teni kolsuz cepkeninden parıldıyordu. Boyu ne kısaydı ne de uzun. Çıplak ayaklarına halhallar takmıştı. Eteğinin altına giydiği pantolonun yanları baldırına kadar yırtmaç ile açıktı. Herkes bacaklara bakakalmış, acaba siması da ismi gibi ay parçası mı diye merak ediyordu. |
|
|
|