Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Kafası çalışanlar uyardı ve anlattı, uykuya dalmamış olanlar; ama halkı dikkate almadılar, halk da ne etsin, şikayet edip durur sokak röportajlarında. Başka bir şey yapmazlar, yapamazlar. Aksi halde hapsi boylarlar. Evet, Suriyeliler inanılmaz hızla çoğaldılar, Afgan, Iraklılar, Türkiye’ye çeşitli sebeple postu atanlar, hırsızı hırsızı herkes. Suriyeliler çoğaldı, parti kurdu ve sonra darbe yaptılar, elbette bu işten çıkarı olan dinciler, yobazlar, sistem karşıtları, tarikatlar da bu işte onlara destek verdi, zaten ordu içinde laiklik ve sistem düşmanı çok insan vardı, darbeyi öyle hızla çabuk yaptılar ki; kimse ses çıkaramadı, çok eski yıllardan söz ediyorum, bana bunları Remzi dedem anlattı, darbe yapmadan çok önce devletin her yerine sızmışlar, hakim, doktor, savcı, asker, komutan olmuşlar, o zamanki iktidar da bunlar bizim oy kaynaklarımız diye onları devletin her üst noktasına yerleştirdiler. Yükselmek isteyen en dipten başlar, ve Suriyeliler de en dipten başladı, bütün sığınmacılar, sanayi sitelerinde çalıştı bir kısmı, en başta, Türklerin yapmadıkları işleri yaptılar, sonra çocukları oldu ve onlar okudu, tıpkı bizim Türk’lerin Almanya’ da doğan ve vekil olacak kadar, parti yönetecek kadar yükselen evlatları gibi, bazıları Kürt ve Türk düşmanı, açık açık söylerler. Pkk destekçileridirler. Orada partide yükselip o ülkeyi yönetecek hale gelmişler. Türkiye’de darbeden sonra Anayasayı değiştirdiler, Türk sözü yıllar önce Anayasa’dan kaldırıldı. Her şey çok değişti, dedemin söylemesin göre. Türkçe yılar önce yasaklanmış, biz şu anda Arapça konuşuyoruz ve ay yıldızlı bayrak da yıllar önce değiştirilmiş. Suriyelilerin darbesinden çıkar sağlayacak milyonlarca Türk de destek verdi onlara, nasıl diyeceksiniz, dedem bunu şöyle anlatmıştı, bu çok çok çok eski dedelerimden biri, ben son dedemden duydum bunları: o vakitler Araplar Türkiye’nin her yerini, özellikle Karadeniz’i işgal etmişler, turist olarak gelmişler yani, ev almışlar, devlet bunlara ev alırsan seni vatandaş yaparım demiş, dünyadaki bütün kaçacak delik arayan saklanmak iiçin yer arayan mafya üyeleri, cinayet işleyenler, uyuşturucu kaçaçıkları Türkiye’ye gelmiş, interpolün aradığı suçlalar, katiller, tabi bunların, çetelerin birbiriyle hesaplaşması ve onlarca mafya mensubu, lideri öldürüldü, yani siyasi iktidar kendi berbat Amerika’sını kurdu, bütün kötü adamları mıknatıs gibi Türkiye’ye çekti ve onları besledi, ve mafya üyeleri, kara para aklayan çeteler Türkiye’de iş yerleri açtı, hesapta ticaret yapıyorlar, bunların suç işlediği bilindiği halde izin verdiler. Türkiye’yi Ortadoğu’da bir Amerika’ya, bir Meksika’ya çevirmeye başladılar. Dönelim Arapların turist olarak Karadeniz istilasına. Trabzon yani Karadeniz esnafı da sevinmiş tabi ki ve bütün tabelaları Arapçaya çevirmişler, Arap istikası böyle başlamış, çok kibarca, saman altından, hiçbir şey çaktırmadan. Çok eski yıllarda Türkler Almanya’ya çalışmak için gitmiş, binlercesi, Almanya’yı kalkındırmış, ama oradaki Türkler Almanya yönetimini ele geçirmek için saman altından su yürütememiş, yürütmemiş, örgütlenmemiş, böyle dertleri yokmuş zaten, ve Almanlar çok titizmiş, o vakitler Almanya’da yaşayan ve Türkiye’deki yobaz ve gerici iktidarı savunan, yücelten Türkler, mesela bir yerlerde paylaşım yapıyor, söylemlerde bulunuyor, Alman polisi bunları palas pandıras aynı gece Almaya’ dan sınır dışı ediyormuş, Alman devleti, arıza çıkaran, sistem düşmanı, hastalık saçan Türkleri hemen sınır dışı ediyormuş; ama Türkiye’deki yönetimdeki gericiler ise sürekli bunları besliyormuş, o vakitler Suriyelilere ilaç ve hastane bedavaymış, vergisiz iş yeri çalıştırıyorlarmış. Oysaki Almanya’ya çalışmaya giden Türkler Alman yasalarını bir gıdım çiğnemezmiş, çiğneyemezmiş. Alman aklı, disiplini. Yoğun çalışan toplum, erken yatan, gece hayatı yokmuş onların. Çalışma konusunda çok titizler, dakikler, deli gibi çalışırlar, hakkını da verirler. Dünkü haberlerde izledim, Türklüğe dair söylemde bulunanlar haberlerde faşist pislikler olarak söylendi, terörist olarak anlatıldı birçok haberde. Birleşik Suriye devletini, politikalarını eleştirenler sürekli tutuklanıyor, ağır cezada yargılanacaklar. Gizli saklı köşelerde Türk tarihine dair kitaplar okuyanlar polis baskınlarıyla yakalanıyor, ikisi 52 yıl hapse mahkum edildi. Sadece Türk tarihi hakkında kitap okudukları için, beş tanesi hastalık ve başka sebeplerden öldü diyorlar ama onları polis öldürdü sorgu sırasında, döve döve. Son kalan Türkler direniyor, birleşik Suriye devleti adı bir zamanlar “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” olan adada da darbe yaptı, Bir zamanlar özgür olan, Türk olan Azerbaycan da Birleşik Suriye devletinin bir parçası. Orada da sinsi sinsi bir darbe yaptılar. Bir zamanlar her yerde Türk milletinin parçası sayılan devletlerin (kafkaslar) hepsi birleşik Suriye devletinin parçası oldu darbelerle, bu darbeleri Amerika birleşik devleti gibi bazı Avrupalı devletler de destekledi gizi gizli ama. Açıktan ise, “biz siyasi hükümetin yanındayız demişler. Atatürk’e dair kitaplar, fotoğraflar ve posterler bulundurmak en büyük suç ülkede, özellikle Osmanlı’ya dair belgeler bulundurmak, hepsini birleşik Suriye hükümeti ordusu yakıp yok etti. Bir zamanlar Bulgaristan’da zorla Türk’lere isim değişikliği yaptırırlarmış, eski komünist ülkelerde. Bulgar faşist yönetimi. Altan alta, her şey isim değiştirmelerle, (gönüllü ya da gönülsüz) tabelalara Arapça sözler koymakla başlamış ve başlar. Sinsilik böyle bir şey. Türkler de Türk isimlerini koymasını yıllar önce yasakladı Birleşik Suriye iktidarı. Ajan, ispiyoncu var her yerde, Türkler Türk’leri yakalatmak için çırpınıyor, ihbar edenlere büyük paralar veriyor Birlikleşik Suriye polisi. Türkler para gelirse nerden gelirse gelsin diye bakmışlar olaya en başta, Suriyeliler çalışır bize katlı sağlar, tarım işçiliği yaparlar diye söylemlerde bulunmuşlar, yoksa tarım biter, o zamanki siyasi iktidar, halk da Suriyelilere evleri yüksekten kiraya vermiş, esnaf da müşteri var diye sevinmiş, bunlar iyi insanlar, zor durumdalar, sahip çıkalım söylemler, “Müslüman de din kardeşiyiz” söylemlerini saçıp durmuşlar her yerde. “Arapça kuran dilidir demişler, kutsaldır.” O zamanlar Chp diye solcu bir parti varmış, o da Arapça tabelalar kaldırılmamalı demiş, gerici hükümete en büyük desteği vermiş. Türklerin bebek doğurma oranları düşerken bütün mülteciler tavşanlar gibi doğurup durmuş. Çoğalmışlar otlar gibi. Eğer bir yerde Türkçe konuşurken birileri yakalanırsa linç ediliyor, ara ara bu haberler ekrana geliyor, Türkçe konuşmak büyük suç, Türkçe konuşursan Allah’a küfretmiş gibi muamele görürsün, vatan hainisindir. Türkçe konuşurken bir yerleri bombalamış gibi muamele görürsün. Çok eski zamanlarda Chp adında solbir parti varken ona muhalif gibi görünen bir sağ parti: Akp varmış. Akp denen partiyi kuran adamlar Daha önce bir parti kurmuş, partiyi ustalarının (liderleri) ellerinden çalmışlar. Seçimde de müthiş hile yapmışlar, salak sol parti sandıklara sahip çıkmamış, herkesi kandırmışlar. Bu güya yeni, modern kafalı ama dindar adamlar hakkında gazeteciler şöyle demiş en başta: “Bunlar iyi adamlar, bunlar çok iyi, bunlar dinci ya da yobaz değil, bunlar darbe falan yapmaz, bunlar bu ülkeyi geliştirecek.” Böyle ve buna benzer laflarla o partiyi yüceltmişler. Sonra darbe yapmış fetö diye bir dinci grup, bunları da var eden akp’miş, iktidarı ele geçirmek için kardeşler kavgaya başlamış. Lider de demiş: sokaklara çıkın vatanı savunun, tabi lider filan yok ortalıkla, saklanıyor. Bir sürü saf ve inançlı adam, kadın genç öldürülmüş. Gaza gelen iyi yürekliler. Sonra Akp şampiyon ilan edilmiş, kahraman. Darbecileri engellemiş filan. Bir zamanlar kol kola, kardeş bildikleri saydıkları bütün adamları terörist edip hapse tıkmaya başlamış. “Ah bu zalim laikler başımızı örtmemizi istemiyorlar, üniversiteye almadılar bizi, okuyamadık! Bunlara lanet olsun diyen tipler, özellikle bunlar Birleşik Suriye darbesinin gerçekleşmesinde en mühim destekçi olmuşlar. Romanını yazayım mı? İsa Kantarcı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsa Kantarcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |