Sessizliğin Çığlığı
(nail uyar) 2 Mart 2008 |
Toplumcu |
| |
"Bak evladım, boşuna direniyorsun. Burada, senin gibi niceleri direnip, yenik düştüler. bizi yorma, kendini de üzme. Bizim de senin gibi evlatlarımız var. Sana eziyet etmeye hevesli değilz; ama bizi mecbur ediyorsun. O gün toplantıda başka kimler vardı, neler konuştunuz, ne karalar aldınız? Anlat... |
|
Trendeki Oyun
(nail uyar) 2 Nisan 2007 |
İronik |
| |
Bayanlar Mehmet Amcaya tiksinti ile baktılar; oysa onun aldırdığı yoktu. Durmadan bit kırıyordu(!) Bayanlar bu kez çileden çıktı. Homurdanarak kompartımanı terk etmeye başladılar... |
|
Tek Çare
(nail uyar) 25 Şubat 2007 |
Beklenmedik |
| |
Gülbahar, yuvasından yavrusunu kaptırmış kuş gibi, çaresiz dönüp durdu eşinin başında. Aklına birden kayın validesiyle kayın babası düştü. Gecenin bu ileri saatinde -henüz üstünden çıkarmadığı-gelinliğiyle, kayın babasının yanına gitmek için hızla evden çıktı. Kocasını o halde tek başına bırakarak. |
|
Nefise'nin Fotoğraf Tutkusu
(nail uyar) 19 Şubat 2007 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Aşk yüzünden başı derde giren Nefise'nin, o günden bu yana kalbi boştu. Boş olmasına boştu; ama kalbine girmek için can atanlar da yok değildi. En başta çiftlik kâhyasının oğlu... Son bir aya kadar. kendisine az kur yapmamıştı. Yüz bulamayınca da çekip gitmişti. Kendisini ne sanıyordu? Tamam! Yakışıklılığına bir diyeceği yoktu. Fakirliğini de geç. Ya o cahilliğine ve görgüsüzlüğüne ne demeli? Yenilip yutulacak şey değildi. Babası bir ara "Benim oğlan askerliğini de yaptı." diyordu. Her insan askerlik yapmakla adam yerine konmuyordu ki... Eğer konsaydı, ortalıkta adamdan geçilmezdi. Şu çiftlikte bile doğru dürüst adam yoktu. Çiftlik sahibine (babasına) yaranmak için yağ çekenler, yaltaklananlar, gammazlayanlar az mıydı. Bu yüzden çiftlikte çalışanların çoğunu sevmiyordu, sevemiyordu. Bir kaç kişi hariç... Tennur ablayı çok seviyordu. O başkaydı, hem de bambaşka. Kaç kişi çıkardı onun gibi? |
|
Gonca Bir Güldü
(nail uyar) 18 Şubat 2007 |
Beklenmedik |
| |
Üç Numaralı odada balını yapmaya çalışan arı gibi çalışıyordu genç kadın. Ceyda diyorlardı ona. Henüz yirmi yaşlarındaydı. Servi boylu, ince belli, uzun kumral saçlı, ela gözlü bir afet. Kaşları yay, kirpikleri sanki bir ok. O servi boylu vücuttaki ince belin altında dolgun bir kalça, üstünde ise diri ve yüklü gösler vardı. Beyaüz ve pürüzsüz teninin üstüne giydiği, yarı ipekli siyah iç takımı çok kışkırtıcı bir hale sokuyordu. Oysa, aynı kadın giyinik olduğunda ise masum bir güzelliğe bürünüyordu. |
|
|
Nice yıl seni aradım.
Aradım da bulamadım
İçin için yandım durdum
Leyla vü Mecnun misalı.
|
|