• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
161
|
|
|
|
El mana anlayışı ideolojik düşünceleriyle kolektif akıldan kopmuştu. Mülk sahibi bazlı söylem ve fiili kolektif alanın merkezine oturtmuştu. Mülk sahibi gibi yanılsamaları nedenle inanıcı düşünce nereden kalkıp; nereye gelmişti? Kolektif alandaki üreten kolektif düşüncelerden kalkıp, sonu gelmez hayallere yelen fikir çıvlaması çıkmazın kısır döngüsü içine gelmişlerdi.
|
|
162
|
|
|
|
Yeniye hazır değilsek eğer, üzerimize gelen yenilikleri, suratımıza birer tokat gibi yiyebiliriz. |
|
163
|
|
|
|
Kolektif yaşamın tokadı kolektif üssel durumla beliriyordu. El 'in tokadı El 'in mülk sahibi olmasına göre atılan tokattı. Kolektif yaşamın tokadına göre beliren üst yapı yaşamı; Elin tokadı söylemesine göre anlaşılan kolektif yaşama dönüşür.
|
|
164
|
|
|
|
Biyolojik edim ve güdü tüm canlılarda mevcut olsa da, maymunların dışında diğer canlıların beyin hacmi ve nöron sayıları, insan beyin kapasitesinin çeyreği bile değildir. Bu yüzden hayvan türlerinin edim ve güdülenmesinde, öznel ya da nesnelliğin varlığı (Ontoloji) söz konusu değildir. |
|
165
|
|
|
|
Demek ki kollarını açıp kanat gibi çırpmaktan öte uçma hevesinin uçağa dönüşememesi gibi groteskti animizdi anlamalar da, eksiği tamamlayacak birikmiş şartlarını oluşmadan kurban sunusuna dönüşemezdi. İlk sel evredeki bir kurban sunusu kaygıları bastıran bir dinginlik olacaksa da hayati bir gerçekliği ortaya koyamamakla ilk elden su yüzüne çıkacak bir fiil değildi. |
|
166
|
|
|
|
Kolektif alan; herkesle üretecek olan bir üretim nesnesini kullanmaya, herkesle bir tüketime sahip olan yararlanışa paydaşlı olmanızdan öte; kolektif bir depo enerjiye, kolektif yapabilirliğe ve kolektif zenginliğe "bu lütfu keremi olmakla bu senin" demiyordu. |
|
167
|
|
|
|
Kimi ilahi grup temsilcileri sırayla yönetime gelseler de sırayı iç sinmeyip kolektif gücün kullanımını yitirmek istemiyorlardı. İlahi dönemin sonuna doğru bu türden vehimleri içinde olan ilahlar, güç zehirlenmesine uğradıkları bu vehimle "kolektif sahiplik" yerine "kişisi sahiplikle"; "kolektif gücü" tümden kendi ellerine geçirmeyi, yönetimlerini sürekli kılmayı düşündüler. |
|
168
|
|
|
|
Doğadaki üreme içinde bakımı yapılan bir yavru; uf demeden ebeveyni sırtımda taşımalıyım, demenin minneti içinde değildir. Bakımdan kesi-len yavru da kimsenin değildir. Bunun gibi totem alan içinde de tıpkı doğadaki gibi doğal yol ile doğumlar oluyordu. Kolektif birim zamandan ötürü yavru doğuranın ve doğurtanın bakım aitliği olmuyor o yapı aitli-ğinin bakım gözetim ve beslenme aitliği oluyordu. |
|
169
|
|
|
|
Varlık, en genel yani kaplamı en geniş olan kavramdır. Kavramları kaplam (kapsadıkları şeyler) bakımından sınıflandırsak bu şemanın en üstünde “varlık” yer alır. Çünkü varlık, evrende bulunan her şeyi kapsar, içine alır. |
|
170
|
|
|
|
Dil olarak sadece bu hiyeroglif ve ideografi gelişme bile müthişti. Mucize izole totem alanlı etkideydi. Kolektif akıldaydı. Kolektif akıl biyolojik komplikasyonları harekete geçiren özelleşmiş uyartımlardı.
Günümüzde de özelleşmiş kolektif bilgi taşıyan uyarımlar teknik bir yazı, elektrik ve manyetik şifrelere dökmekle özel bir bilişim dili ortaya koymaktadır. Türümüzü biyolojik analojini maymundan ayıran fark da türümüzün toplumsal yapısıydı.
Organik ve inorganik şeyler evrensel dokudan yalıtımlarla yerellik (yalıtım, özel) bağıntısı içindeydiler. Evrensel dokunun özü de dalga hareketiyle titreşen frekanslardandı.
Titreşim de her şeyle, her şeyde vardı. Taşla da aslanla da böcekle de bakteriyle de insanla da vardı. Evrensel doku canlı cansız olguların titreşim hareketleri üzerinde ne konuşmalarına engeldi. Ne de şu var oluş şekli konuşur, ama bu tür var oluş şekli konuşmaz gibi bir tercihleydi.
Hayat kendi yalıtımlı nişleri içindeki ihtiyaçlarına göre biyolojik eğilimlerini sınırlıyor veya sınırlı bir özel durumla eğilimlerine yol veriyordu.
Hayat bu yol verme işinde kimi özelliklerini öne çıkarır. Kimi özellikleri en az düzeyde kısıtlar. Kimi özellikleri de enerji tasarrufu nedenle baskılıyordu.
Tüm şeyler tüm bu komplikasyonları titreşen frekansın özellikleri ile ortaya koyuyordu. Hayatın ve var oluşun temeli titreşimdi. Titreşimler burada sayamayacağım denli çok kuantumla fizik belirmelerinin içinde kendisini yenileyen, kendisini çağrışan, kendisini kopyalayan vs. bir dalgalanmaydı.
Evrensel doku yerelleşmedikçe olmalarla (olamlarla, hiçbir şeyle belirlenmemişlerle) potansiyel bir işlerlikti. Hayat ve türler her bir durumlarıyla ve zerresiyle bu olmaları taşıyan yerellik içinde kısmi bir evrensel dokuylaydılar.
Her titreşim bir renk, bir frekans, bir yük ve bir sesti. Yeter ki bu titreşimler nicelimi içinde hayat niş sel ortam ile birlikte kendi zorunluluklarına ve niceli durumlarına denk gelesinlerdi. Titreşimdeki nicel durumlu zorunluluklar kuantum üssel durumlar seçkisiydi.
Mikro kuantum dünya hariç, makro dünya da hiçbir şey kendi öncesi süreçlerde uç vermeden birdenbire puf diye bir belirme değildi.
Kolektif alan, kolektif düşünce, kolektif akıl, kolektif özne, kolektif yapabilirlik vs. toplum sal alanla kendi öncesinin totem alanıyla, kendi sonrasının bilişim çağına doğru belirmesinin bir uç vermesiydi.
|
|
171
|
|
|
|
Hiç bir toprak, hiç bir hayvan; hiç bir hayat insanı yoksul kılacak bir sonuçla var değildirler. Hayat sahibi olunan bir mülke içinde de doğmuyordu. Öyle olsaydı kimse mülkü içine hiç kimseyi doğdurmazdı.
|
|
172
|
|
|
|
Zıtların varlığı, birliği ve mücadelesi gerçekliğini anlatmanın ve anlamanın somut ve çarpıcı bir örneğidir “ker-bela”. |
|
173
|
|
|
|
sisifos, yaşamın saçmalığı karşısında bir çıkış olabilir mi? |
|
174
|
|
|
|
Kolektif alan kolektif emek gücü üzerine mülklü mülksüz diye parçalı edilmişti. Kolektif emek, kolektif kapasiteyle; kolektif yapabilirlikti. Mülksüz lük duygusu kişileri kolektif alandan ıraksatan düşünceydi. Iraksama mülk sahibini yakınsatan düşünceydi. |
|
175
|
|
|
|
Molekül yapının bağlanımı çekirdek bağlanımı olan atomik yapılar gibi füzyon ya da kaynaşan bağlanımı değildi. Moleküler bağlanım çok daha kolay durumların yapbozuyla kuantum düzlemli elektron transferiydi. Ya da elektron paylaşımıylaydı. Veya Van der Waals kuvvetler bağlanımıyla olmakla, bambaşka bir kapasite ve yeti sel (yapabilirlikle) özellikt |
|
176
|
|
|
|
Eksiğini tamamlamak için çevreye yönelimli kişiler, kolektif alanda bu eksiklerini birbiri üzerinde karşılıklı transfer emek ve emek gücü üzerinde karşılıyorlardı. Transfer emek çevredeki kişiler üzerinde düzenli bir bağıl dolaşımla kendi üzerine kendi etkimeli bir sağlamaydı.
|
|
177
|
|
|
|
“KİTAP”, derler bana.
Doğum yerim : DOĞA
Anam : DOĞA
Babam :İNSAN bir anlamda.
Bir başka anlamdaysa, O’nu ben yarattım.
Bir maymunsuydu daha, ben olmasaydım.
O’da beni YARATTI, YAZDI ama YAKTI da …
“ |
|
178
|
|
|
|
Zengin ve fakir oluşa giden yol İttifak içinde önce fısıltıyla konuşuldu. Fısıltılılar zenginliklerini grup ya da kişiler sahipliği üzerindeki oldubittilerini, ortaya karışık sunum tartışmalarını ortaya koymuştu.
|
|
179
|
|
|
|
Rüyalarınızın peşinden yürüyün, o sizi gerçeğe götürecektir.
|
|
180
|
|
|
|
Vicdan içinde hem kolektif öznenin buluncu, hem kişisi öznenin buluncu (bilinci) vardı. Kolektif vicdanda kolektif bir değer yargısı vardı. İttifakı bir alan içindeki her bir grubun emek gücüne karşılık (sektör gücüne karşılık); diğer her bir grubun, farklı sektör el alanda farklı bir emek gücü vardır.
|
|