İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Bunlar görmezden gelinerek özelleştirme adı altında kamu kaynakları ve kamu gücü yapabilirliği şahsın gücü oluyordu! Artık kamusal üretim olan bilgi, mülk sahibinin bilgisi olmakla mülk ve hüküm sahibi kişiler uhdesinde gizlenip sömürü aracı olarak kullanılıyordu. Kolektif alanda özelleştirme yolu ile mülk sahipliğine geçiş hemen öyle kolay olmadı. Kandırma, hile ve tuzaklarla dolu El gibi bir geçiş dönemi içinde mülk sahipliğine uygun kavram ve eylemlerin illüzyonlarıyla köleci sisteme geçilecekti. Geçiş dönemine ilişkin eylemli kavramlardan birisi de mülk sahibinin rahatı, huzuru, istirahati ve şimdilerde dünyalık dediğimiz iaşesi için çalışmadan, "irade sahibi emir olarak HUZUR HAKKI alması gerekiyordu". Hak kollektifti. Yani "hak genel olarak bir şekilde üreten transfer emeğin başka şekilde tüketim ve kullanım nesnesini kişinin kolektif güç sayesinde huzur olarak elde etmesiydi". Oysa şimdi geçiş dönemiyle birlikte "kolektif hak mülk sahibinin huzur hakkıydı". Huzur hakkının gerisinde böylesi nesnel ve gerçek bir sanal köleci geçmiş vardı. Oysa günümüzdeki huzur hakkının köleci tarihselliği unutulmuştu. Köleci ilkeler iyice benimsenmişti. Köleci bakış tarzından başka bir tarzda düşünmek genel çoğunluk için pek mümkün değildi. Bu nedenle "bal tutan parmağını yalar. Ticaretin on da dokuzu kârdır. Ekmeğini taştan çıkarmak. Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa" gibi veciz olduğu öğretilen binlerce söz, bu tür bakış açımızın kanıksama ve kırılma indisini oluşturur. Huzur hakkı bu tür bakış açıları üzerine oturmakla günümüzde tümden arpalığa dönüşmüştür. Yeni şimdiki huzur hakkı da bir sömürü, iltimas ve kayırma şekliydi. Beş yerde, on yerde ücret almanın dalaveresiydi. Huzur hakkı şimdilerde birkaç kişinin yaptığı işe onlarca kişi kadro edilip işe bile gelmeden bankamatikte para çekmenin gayri meşruluğuydu. Köleci sisteme göre meşruydu. İş yapmamakla transfer emek kuralına göre meşru değildi. Yine El mana anlayışını ve köleciliği oluşan geçiş dönemi; rızk gibi keyfi takdir gibi huzur hakkı gibi kader gibi elinin altına mal bulunduranla, elinin altında mal bulunduramayan bir olur mu? gibi zihin sel algıların oluşturulduğu; kavramların eyleme dönüşeceği süreç olmakla, tomurcuğun çiçeğe dönüşme oranı gibi bir şeydi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |