• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
961
|
|
|
|
El anlayışlı düşüncenin, kolektif ittifakı parçalamasından sonra kendisinin izole bir ihsas ve ihdaslarını ortaya koymuştu. Kendini ihsas ve ihdasla oluşan El süreci sonrasındaki dönem El tevhitçi oligarşiler dönemidirler.
|
|
962
|
|
|
|
Mütekabiliyet esası olan denklik totem meslekli “üretim hareketi” ile “grup sektör hareketi içinde” ittifakı belirlemişti. Kolektif lige göre belirleniyordu. Kamusaldı. Kişi sahipliği yine bir grup içi kolektif üretim olan “üretim ilişkisi içinde” kişinin “yeteneğine göre olan kişi emek ve emek gücü” sahipliğiydi.
|
|
963
|
|
|
|
Elbet çobanlar da yağmurda, yaşta; sıcakta-soğukta oluyorlardı. Çoban sık sık oturup dinlenebiliyordu. Çoban kaval çalacak vakit buluyordu. Yine çoban sakin sakin düşünmeye zaman ayırabiliyordu. Oysa kâfir çalışmada arta kalan zamanda kendi koşum hayvanını da kendi doyurmak zorunda.
|
|
964
|
|
|
|
Karşılıklı yüküm içinde üreten grupların yaptıkları takas süreci, grupları birbirine karşı yeniden ve yeniden üretime yükümlülüğü içine soktu. Böylesi bir yükümlülüğü ön gören üretim hareketi içinde köleci sistemin dediği gibi bir arz ve talep girişmesi nerede, nasıl yapacaktı? Unutmayın ki ne açlık ne savunma ne cinsellik arzda değildi, talep te değildi.
|
|
965
|
|
|
|
Kolektif güce dönüşen kişi sahipli, kişi emek gücü; ne üzerinde kolektif güce dönüşür? Ortak sahipli sosyal alan içindeki üretim nesnesi vardı. Üretim nesnesi kişinin eksiği olanı tamamlama bağıntısını verdi. Tamlama yansıma ile girişen üretim hareketleri nedenle kişi emek gücü kolektif güce dönüşür.
|
|
966
|
|
|
|
Değerli okurlar benzer davranışların çekici itici olmasını anlamakta haklı olarak zorlanabilirler. Örneğin 15 bin yıl öncesinin doğal ortamda iki kişi doğanın ezici ve baskın gücü karşısında bir araya gelip güç birliği yapma eğilimi ile birbirine karşı çekimli olurlar.
|
|
967
|
|
|
|
El bize, sahibi olduğu mülkü sayesinde, takdir ve kader kavramlarıyla üzerimize öğrenilmiş çaresizliği enjekte eder. Bununla kalmaz insanın emeğine, insan bilincine yabancılaşması üzerindeki kaybettirme korkusu olan rızk, nasip kavramıyla üzerimize-üzerimize gelir. Yani El sistemi hep bizim kaybetmemiz üzerine sarmalayışı inşa etmekle; adaleti de buna göre inşa eder. Şu halde El’in adaleti bize kaybetme korkularımızı öğrenmemizdir.
|
|
968
|
|
|
|
Artık geçmişin kolektif somutluk bağıntısı, bu gözbağı olan inancı soyut ve alakasız mana ile anlaşılır olacaktı. Artık soluk alıyorsanız dahi, soluk alışınız da nefesleriniz elinde olan El adına olur söylem ve yeminler ile sözünüze başlıyordunuz. Yellenip yellenmemeniz de El sayesindeydi. Başınız ağrıyacaksa, da ağrımayacaksa da hikmeti El’deydi. İş bulup, bulamamak ta El’deydi. El sizin fıtratınızdı. Üretileni ve üreten ilişkiler sürecini, kendi nesnel standartlarının üzerine inşa etmekle El kendisini de bu nesnel standartlar üzerine inşa ediyordu. Öznel mana anlayışı El, kendisini üreten ilişki içine konumlamakla kendi mana anlayışlı sembolizmini standartlar içinde kullanmıştı.
|
|
969
|
|
970
|
|
|
|
İşte Ali ve Barış'ın olmadığı durumla onlar varmış gibi onlara kıyasla siz hem uzun hem kıs imajlı boyutla üst üste zamanlar içindesiniz. Ölçme, belirleme olmakla; sürecin dalga boyutunu bu üst üste zamanlardan birine, parçacık olarak çöktürmeydi.
|
|
971
|
|
|
|
Yönetilenleri sürü gören çobanlar bu çobanlık öngörüleriyle El temsilcileriydiler. Bu dar ve ham olan bağlamları içinde haklıydılar da! Asa, güden gücün dışa uzanmasıyla; sürü üzerinde aracı bir yaptıran sahipliğin beyniydi. Yine salt bu nedenle, çoban El temsilcileri kendi alametifarikaları olarak hep asa ile birlikte, akıllarda canlandırılırdı.
|
|
972
|
|
|
|
Bıraktım “Bir gün kendinizi
Savcı karşısında görürseniz şaşmayın” demeyi
Kıl oldum abi
“Ankara’dan İstanbul’a yürümeniz
Bizim size bir lütfumuzdur” diyordu
|
|
973
|
|
|
|
Kişi kendi katılımıyladır ki toplumsa kolektörle kolektif gücü anlamıştı. Kişi kolektif kolektörle anladığı gücü kendi anlamasına aracı bakış yapmıştı. Bu kolektifi çoğul gücü kişiler kendisine trans edip kuplaj yaparken kişi süzeni “anlama prizması” bu çoğul modülasyonu beyaz ışık gibi tekil görülü algı yapıyordu.
|
|
974
|
|
|
|
sadece Volatair mi düşünmüş düşünce üzerine,bizim de çok söyleyeceğimiz çıktı düşününce.buyurun derin,saçma,komik,ciddi,aykırı düşüncelere... |
|
975
|
|
976
|
|
|
|
Yok olmak üstüne var olmak... |
|
977
|
|
|
|
Başta kimse Mamon’un yanında eşit değildi. Bu nedenle keyfi takdir yapıyordu. Ama şimdi, araya giren onca zaman sonrasında herkes Mamon karşısında eşitti! Mamon öyle söylüyordu.
|
|
978
|
|
|
|
Siz herkesi zengin yapacağım dersiniz, de; emekler üzerinde üretim yapmanın emekler üzerinde paylaşmasının herkese göre olduğu gibi zenginlik herkese göre olur bir inşa şekli değildir. O vakit “sen ağa, ben ağa; inekleri kim sağa” kısır döngüsü içinde çıkamamanın bu süreci kutsaması ortaya çıkar.
|
|
979
|
|
|
|
El, güya kendisinin olan mülkü, kişilere rızk olarak dağıtmanın; "rızk verme bağıntısından" ötürü El, rızk verdiklerinin üzerinde tasarrufu olmanın hakkıydı. Bu nedenle mülkü (sahipliği) olup, rızk veren El, “rızk verdikleri üzerinde, tasarrufu (iradesi) olan El” olmakla da; "El haktı". İlk inşa oluşmasının içindeki El Hak'ın “tanınması” ve “belirme bağıntısı”; buydu. El'in bu görece yapısal oluş inşası içinde "her zaman diri oluşu" diyen; evrene sahip olan elçi gönderen bir “El Hakk’ın”; “anlam ve tanım” olması, yoktu.
|
|
980
|
|
|
|
Siz de gözünüzdeki gözbağı olan illüzyon nedenle üretim hareketi içindeki kolektif ligi hiç göremezsiniz. Gördüğünüzü de açıklama söyleme bilincinde olamamakla hiçbir anlam veremezsiniz. Bu nedenle olup bitene sırf cahilce öğreti ile "Allah razı olsun" demekten başka amentü gücünüz yoktur. Bu da sizi sömürenleri kutsamaktır.
|
|