..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Cemal Zöngür




8 Eylül 2018
Düşüncenin Gelişimi ve Toplumsal Körleşme  
Nitelikli Düşünce Doğa ve Canlı Yaşamını Temel Almaktır, Niteliksiz Düşünce Her Şeyde Yüksek Menfaat Demektir.

Cemal Zöngür


Biyolojik edim ve güdü tüm canlılarda mevcut olsa da, maymunların dışında diğer canlıların beyin hacmi ve nöron sayıları, insan beyin kapasitesinin çeyreği bile değildir. Bu yüzden hayvan türlerinin edim ve güdülenmesinde, öznel ya da nesnelliğin varlığı (Ontoloji) söz konusu değildir.


:ABDF:

Düşünce gelişimi söz konusuysa; toplumsal körelmenin olamayacağını ifade edecekler olabilir. Ancak dünya yüzündeki 8 milyar insanın düşünce niteliğini net olarak bilmesek de, mevcut yaşananlar körelme ve yozlaşmayı gösteriyor.

Örneğin insandaki doğal egonun tamamen ölüp süperegonun hakimiyet sağlaması. Bu duygu “Acıktığı zaman doymayacağını, doyduğunda acıkmayacağını düşünen” çertefilli insan ortaya çıkarmıştır.

İnsan topluluklarının en az %90'ı yeme, içme, konuşma, üreme, kazanma ve kabaca kendini ifade etmeyle düşüncesinin geliştiğine inanır. Diğer taraftan büyüyen çevre ve doğa felaketlerini görmemezlik nasıl ifade edilebilir ki?

Üstelik bu kitlenin, kendinden daha aç gözlü, doyumsuz cambaz siyasetçi, yönetici ve dini kişilerin arkasından sürüklenmeleri, düşüncenin ne olup olmadığını sorgulatmaya yetiyor.

Bu gerçeklerden yola çıkarak düşüncenin insan bilincinde nasıl oluştuğunu, gelişim ve değişim aşamaları incelendiğinde, her şeyi daha net anlayabiliyoruz.

Düşüncenin (İdealizm) insana has bir duygu olduğunu herkes bilir. Bunun insan beyin hacminin diğer tüm canlardan büyüklüğü ve milyarlarca nörona sahip olması sonucunda ortaya çıkan doğal bir güdüdür.

Vücuttaki biyolojik enerji, beyin nöron mekanizmasını harekete geçirerek, bilinçte nesnel ve öznel düşünselliği oluşturur. Mevcut beyin yapısı insan türünün doğuşundan itibaren tarif edilen hacim ve kapasitededir.

Biyolojik edim ve güdü tüm canlılarda mevcut olsa da, maymunların dışında diğer canlıların beyin hacmi ve nöron sayıları, insan beyin kapasitesinin çeyreği bile değildir. Bu yüzden hayvan türlerinin edim ve güdülenmesinde, öznel ya da nesnelliğin varlığı (Ontoloji) söz konusu değildir.

İnsanı; hayvandan ayıran temel varoluşsal (Ontoloji) yapı, öznel ve nesnel düşünce olduğuna göre, bunun evrimleşme, gelişim ve değişimini, insanın yaşamsal ifade şekillerinden daha net anlamak mümkün.

Düşünsel varoluşsallık çok iyi analiz edilmelidir. Çünkü her türlü imkan ve olanaklara rağmen, uygarlaşmış insanın süperegoyla aptallaştığı realitesi söz konusudur.

İnsan beynini bir makine veya bilgisayar şeklinde düşünelim. Ana kumanda merkezine yüklenen küçük metal parçalar, aldığı enerjiyi kapasite ve özellikliğine göre dönüştürerek yapılmak istenen işe cevap verir.

İşte insan beyinindeki nöronlar; beslenme ve hareket yoluyla alınan enerjinin %20'sini kullanır. Aynı şekilde beyne giden ses, ışık, koku, hava ve yüklenen bilgilerin niteliklerine göre, nöronlar bilinçte düşünme ve hareket yetisini geliştirir. Böylece düşüncenin nitelikli veya niteliksiz olduğu ortaya çıkıyor.

Çağımız insanının nöronlarına ve bilince yüklenen bilgiler daha çok hükmetmek, bencil, ukala, kuralsız ve ahlaksızca her şeye sahip olma şeklindeyken, bu asla gerçek düşünce olarak görülemez. Gerçek düşünce için beyne depolanan bilgilerin nitelikli olması şarttır.

Örneğin M.Ö.12 milyon ve 65 bin yıllarında, insanların edim ve güdüsel istemleri düzenleyen beyin nöronlarının hareket ve düşündürme kapasitesi, hayvanlarınkiyle aynı noktada idi. Çünkü insan türü ilk dönemler hayvanlardan daha sınırlı hareket yeteneğine sahiptiler.

Aradan geçen milyonlarca yıla rağmen hayvanların edim ve güdüsel biyolojik yapıları aynı kalmıştır. Bazı hayvan türlerinin fizik yapıları çeşitli popülasyon ve mutasyonlarla değişim göstermiş olsa bile, beyin ve istemsel güdüleri değişmemiştir.

İnsan ise hem düşünsel hem de biyolojik fiziksel evrimleşmeyle, olağanüstü bir değişim göstererek günümüzdeki şeklini aldı. İnsandaki bu nesnel ve öznel güdüler bütünü düşünselliğinin, yaşama yansıması iki temel felsefeyle ifade şeklini almıştır. Bunlar somut materyalist düşünme ve soyut metafizik düşüncedir.

Somutsal materyalist İdea; insanın biyolojik enerji hareketiyle, bilinçte oluşan maddi güdü ve edimlerden açlık, doyum korunma gibi yüzlerce egoist düşünsel fiillerin nesneye uygunluğunu tarif eder. Aynı zamanda bu yapı soyut öznelliği de geliştirendir. Somut nesnellik yeterli şekilde gelişmeden, sürekli soyutlaşarak anlam kaymasına neden olan öznel ideanın ortaya çıkması düşünülemez.

Soyutsal metafizik idea ise; insan bilincinde oluşan enerjik edim ve güdüsel duyguların, bilinçte kendiliğinden dönüşemeyeceğine inanarak, tanrısal Metafizik öznellikle ifade eder.

Ancak bu soyut düşünce, ayakları üzerine yürümeyi dahi bilmeyen insan türünün, milyon yıllar sonra yürüyebildiği, bundan daha geç düşünmeye başladığını sorgulama ihtiyacı duymaz. Sürekli ütopyaya dayanır.

Halbuki insan öğrendiği her şeyi ve hayal ettiklerini ilkel (Primitiv) deneme (Emprizm) yöntemiyle aşamalı şekilde anlam ve değerlendirebilmiştir.

Düşünebilme ve toplumsallaşmanın kendisini tamamen gösterdiği dönemle birlikte, dinsel düşünce biçimi olan metafizik ideanın ütopyası büyük bir hız kazanmış oldu.

Metafiziğin insana katmış olduğu en büyük fayda, insanın hayal (Ütopya) gücünü sürekli kılmasıdır. Bunun faydası kadar zararlı olduğunu da hesap etmek durumundayız.

İnsanın bilinç yapısındaki maddi ve manevi idealar, önce zıtların birliği ilkesiyle var olurlar. Daha sonra zıtların mücadelesi şeklinde derin bir ayrışmayla hareket ettiği görülmekte.

Böylece nesnel düşünsel yapı, materyalist felsefenin somutsal gerçekliği üzerine insanı yönlendirmiştir. Öznel düşünsel yapıysa; metafiziğe dayanarak kişi ve topluma göre kavramları daha çok soyutlaştırıp yaşama yön vermesi.

Her iki felsefi düşünceyle ortaya çıkıp devlet ve toplumu yönetenlerin, toplumsal körleşmeyi şu şekilde gerçekleştirdiklerini görüyoruz.

Soyut idealist öznellikten hareketle, hiçbir şeyi kanıtlama ihtiyacı duyulmaması. Sırf dünyadaki her şeyi tanrının insan için var ettiğine inanıp sınır, kural, ilke ve yeterlilik tanımadan süperego doğrultusunda talancılığı teşvik etmesi.

Somut materyalist düşünce ise, nesnelliği rehber almasına rağmen teknolojiye hastalık derecesinde sarılıp, doğa ve canlı yaşamını hiçe sayması. Her iki felsefenin düşünce ve yaşam yapısını sorgulamayan insan toplulukları, körleşmemişse aptallaşmış demektir.

Cemal Zöngür



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şehitlik Duygusu ve Yitip Giden Canların Ağırlığı
Kime Göre Ahlak Neye Göre Ahlaksızlık
Kariyerizm ve Kıskançlık Kişilik Bozukluğu Mudur?
Türkiye Burjuvazisi Artık Konuşmasın (2)
İnsan, Üst İnsan ve İkiyüzlülük
İnsan Beyninde İyilik ve Kötülüğün Düzeni
Akıl ve Oluşum
İnsan Niçin Yaşar
İnsan, Düşünce, Alt Düşünce ve Üst Düşünce
Alevilikte İnsan Tanrı ve Tanrısal Bağlılığın Özü

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Geri Kalmışlık ve İrrasyonalist Siyaset Nedir?
İlkeli Mücadelenin Felsefi Diyalektiği
Siyaset ve Fetişizm
Kadın Katliamları Neden Önlenemiyor?
Faşizmin Tarihi ve Türleri
Kuran'a Göre Ilımlı İslam Mümkün Mü?
İslam Mezhepler ve Tarikatlar
İslam'da Güncelleme (Reform) Mümkün Mü?
İnsanın Dine İnanışı, Dinden Kaçışı
Kuzey Kore İnsanlığın Sonuna mı İşaret Ediyor?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Şekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapılarına Saldıranların Açık Kimliği [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
İslamiyet Yeniliğe Açık Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.