Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei |
|
||||||||||
|
Yeni yılınız kutlu olsun. Yeni olanı severiz ve ona sahip olmaktan, onu yaşamaktan doğal olarak heyecan duyarız hepimiz. Ve hatta « Eskisi şöyle dursun, can kurban yeni yâre » diye türküler bile söyleriz. Yeni bir yaş, yeni bir aşk, yeni bir iş, yeni bir gün, yeni bir mülk, yeni bir kariyer, yeni bir yıl, yeni bir düşünce ve yeni bir hayat… ! Hepsi ve daha niceleri bizlere ve hayata dairdir. Her yeninin bir hikayesi vardır oysa. O öyle durup dururken ve kendiliğinden birden doğmaz. O eskinin içinde varolup gelişir, eskiden beslenir büyür ve eskiyi reddederek doğar, hayatın tam ortasına. Onun gelişini, engelleyemeyiz. Yeninin kaderi, eskinin içinde önceden belirlenir. Eskinin dünyasında çatışan iki zıtdan birinin zaferidir yeni. Yeni eskinin güçlü olan tarafıdır. Her eski geçmişteki yeni, her yeni gelecekteki eskidir. Bir meyvenin içindeki tohum gibi, bir annenin acıyla gerçekleştirdiği doğum gibi, solup dökülenlerin yerini alan yeni gül yaprakları gibi, gecenin içinden karanlığı yırtarak dünyamızı aydınlatan güneşle gelen yeni bir gün gibi… ! Ya biz, her an, her gün ve her alanda bizi bekleyen ve çevreleyen bu yenilikleri kabule, onlarla uyumlu yaşamaya, onları dostça kucaklamaya hazır mıyız ? Yeniye hazır değilsek eğer, üzerimize gelen yenilikleri, suratımıza birer tokat gibi yiyebiliriz. Gelen yeniyi önceden hissederek, oluşumuna katkı sunup, kendimizi ona hazırlayarak, gelişini hoş karşıladığımızda, onları yaşamın yanaklarımıza kondurduğu birer buse gibi algılayıp, onlarla yeni heyecanlara kapılabiliriz. Yaşamın doğal dengesini bozanlara, kaderimizi kanlı kalemleriyle geçici de olsa yazanlara karşı, insanın, doğanın ve doğal olanın saflarında yer alarak, ortaçağ karanlığından bugünlere nasıl geldiysek, hayal ettiğimiz aydın yarınlara da öyle gidebiliriz. Yenilikleri yaratan bizler değiliz. Doğumu kaçınılmaz olan yeniliklere ya karşı gelir engellemeye çalışır ve yenilenmeyi reddedip yeniliriz ve yok oluruz. Ya da yeniye taraf olup, önünü açarak onun bir parçasına dönüşüp yeninin içinde tekrar varoluruz. Adımız sanımız kim olursa olsun, ünümüz ve ünvanımız ne olursa olsun bu böyledir. Bu kural karşısında boynumuz kıldan incedir. Çünkü asıl olan yaşam ve doğadır. Biz bu kocaman kâinatın içinde küçücük birer zerre, bu sonsuz evrenin içinde gizlenen sır ise, zerre de olsak, bizdedir. Biz ki, yarınların aydınlık, adil, insancıl ve doğayla barış içerisinde yaşamı savunanlar ; İşte bu bilinçle ve inançla, yeni yılda yeniden yapılanmaya adım atıyoruz. Geçmişimizden yeniden doğarak, bugünümüze tutunarak, yarınlarımızı hazırlamaya soyunuyoruz. Bu yeni yılda, oturup sorunlarımızı uzun uzun tartışmak yerine, başarılarımızı ve yeni ortak hedeflerimizi belirlemenin yolunu seçiyoruz. Gerçeğin demine hü… ! Strasbourg, 01 Ocak 2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |