Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bilim, “Denizin dibindeki en küçük kum tanesinden güneşe, tek hücreli bir balıktan en karmaşık insana kadar evrende her ne var ise, hepsi birbiriyle ilişki ve çelişki içindedir” der. Ayrıca, “ Her varlığın bir karşıta sahip olduğu, karşıtların ise kendi içinde zıtlar barındırdığı doğrulanır” bilim insanları tarafından. Hüseyin ile Yezit bu iki karşıtın, Hüseyin pozitif-artı’nın, Yezit negatif-eksi’nin sembolüdür. Yeryüzünde iki karşıtın çakıştığı trajedik ve en çarpıcı noktadır “ker-bela”. Hüseyin’i hatırladığınız zaman, Yezit çıkar hemen karşınıza. Yezit’i lanetlerken, hemen Hüseyin belirir iç sızınızda, göz yaşınızda. Biri sevgi’nin, diğeri nefretin temsilcisidir. Biri dostluğun, diğeri şiddetin insandaki tecellisidir. Zıtların birbirini varetme ve yoketme çatışması, sürtüşmesi arasında çıkan çıngıdır yaşam.Zıtların varlığı, birliği ve mücadelesi gerçekliğini anlatmanın ve anlamanın somut ve çarpıcı bir örneğidir “ker-bela”. Bunun için kuşaktan kuşağa, dilden dile sürüp gider ve tap taze durur belleklerimizde. Cem törenlerinde sahnelenen, otantik ve dramatik bir müzikal’dir “ker-bela” anlatımı. Bu, tarihi insanlık dıramını opera’larda sahneleyerek, evrensel bir mesaja dönüştürmenin zamanıdır. Bu dıramın senaryosu can ve kan ile yazılmıştır. Bu trajedinin karakterleri her zaman varolmuştur insanlık tarihinde. Zalimin mazluma, kirlinin temize, nefretin sevgiye, şiddeti kullanarak üstün gelişinin kurgusu ve diyaloğu, Alevilerce asırlardır Cem törenlerinde işlenmiştir. Şiddet lanetlenmiş, sevgi yüceltilmiştir. Yetmişiki millete mensup her toplum bireyinin, bu gün bile iki ayrı damarın ayrımında olup, Hüseyin tarafında yeralması mümkündür. Aleviler Hüseyin’in acısını hissetmiş, onun gözüyle bakmış, yaşamı kucaklayıp sahiplenerek, Yezit şiddetinden korumayı erdem bilmiştir. Muharrem yası-matemi, bu özü bilince çıkartmanın, bu bilinci canlı tutmanın, bu canlılığı insanlıkla paylaşmanın vesilesidir. Asıl amaç bu acıların mayaladığı özümüzdeki tad’a ulaşmak. Ínsan-ı Kamil olmak. Rızalık terazisinde gül’ü gül ile tartmak. Kendine ulaşmak üzere, bu ulu Yol’da Aşk ile yol almak. Aşk ile… Durak Arslan, Strasbourg, 17.12.2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |