• İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
121
|
|
|
|
Âdem ve Hava birçok geçiş dönemlerini ifade eden hikâye sanatı söyleyişiydi. Hikâye bir ittifakı olay karşısında, eski totem yasağını aşma işiydi. Âdem ve Hava üreten zıt gruplardı.
Âdem ve hava üreten, kendi meslek çekiciliği içindeki zıtların izole ayrıştırıcı lığı ve yine zıtların cinsel çekiciliği üzerinde yakınsayan geçiş sürecini motif etmenin dil anlatımıydı. |
|
122
|
|
|
|
Birçok ayet-i kerimede " Ey Akıl sahipleri hiç düşünmez misiniz? Yada ne kadar da az düşünüyorsunuz " der.
Kuran-ı Kerim: Alak Suresi: mealen " Bismillâhirrahmânirrahîm 1, 2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. 3, 4, 5. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir. 6, 7, 8. Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek azar. Kuşkusuz dönüş rabbinedir.
|
|
123
|
|
|
|
Makro dünyayı tetikleyip ateşleyen de mikro dünyadır. Ancak makro dünyada eser müyesser ilişkisi kurulursa da bu söylem de görecedir. Kolektif inşa kişinin değil kolektif gücün eseridir. Kolektif güç kişide yoktur. Şu halde kişi değil kolektif güç inşacıdır. İnşacısı olmadığınız ve sizin dışınızda olan kuvvetten ötürü siz de inşanın sahibi değilsiniz. |
|
124
|
|
|
|
Kolektif bir alandaki üreten ilişki eğer buğday yetiştiriciliğiyse, bu durumda kendilikten şimik gelişme ve karşılığı olan bir konum eylem olarak şöyle sonuçları ortaya koyacaktı. 1-Buğday yetiştiriciliği bitişik zamanlı süreçti. Bitişik zaman içinde önce tarla ekime hazırlayacaktı.
Tarlanın ekime hazırlanması işi bir ayrışmayı ortaya koyacaktı. 2- Sonra bu bitişik zaman içinde tohumu ekecek bir ayrışma ortaya konacaktı. 3-En sonunda da hasılatın biçilecek olduğu ayrışmayı ortaya konacaktı. |
|
125
|
|
|
|
Köleci geçiş ritüelleri korunan eski müktesebatlar nedenle, haliyle yeni anlatımı çarpıtan yansımalardı. Bu nedenle önceden doğadan yansımalarla ifade edilen isim vermeler şimdi de üreten totem meslekli isimlerin aynısı benzer biçimde köleci sistem içinde de zikredilen anlatım ve kalıplardı. |
|
126
|
|
|
|
Âdem’in yasak elmayı yemesi, hafızalarda kalan yasak totem yiyeceğin ilahi ittifak adına delinmesini simgeleyen geçiş ritüelinin uzlaştırıcı ifadesidir. Âdem ve Hava ya da Dumuzi ve İnanna yasak olan yiyecek ayrılığını delmeyi simgeleyen, ittifak eden totemi mesleği sahibi geçiş dönemi gruplarıydı. |
|
127
|
|
|
|
İmanın ilk bildirgesi içinde kölelerin mülk sahibi efendilerine karşı kutsayıcı bir anlayış çerçevesindeki eylemleriyle efendilerine sadık olmaları şarttı. Köleler efendilerine teslim olacaktı. Hem de köle imanı gereği bir köle "teslim olanların ilkiyim" diye övünecekti. |
|
128
|
|
|
|
Burada bir geri bağlanım yapıp şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kolektif alan oluşurken kişinin bir birim ve beş parçalı bitişik zamanı tek tek düzenlemeye tabi olur. Beş parçalı zaman tek tek eş güdümle başlayan zamana dönüşür.
İşte tekil kişiler üzerindeki beş parçalı bitişik zaman, kolektif alan içinde ayrı ayrı zaman olgularına dönüşecekti. Ayrı ayrı ama birbirine bağıl oluşan bu olgular tek tek savunmacı, bakıcı, avcı gibi isim alacaktı.
Hem de üreten ilişkinin bileşen ayrılan dağılım yansımaları içinde “daha adı yokken demet edilen ekinin” gibi anlatımlarla süreç isim koymanın ve tekil kişi ile bitişik zamanın kolektif organizasyonla ayrışmanın “yaratılış hikâyelerine” dönüşeceklerdi. |
|
129
|
|
|
|
Kaçıncı kez hayat olarak kurulup hayat olarak yok olma eşiğinde yeniden yaşama tutunuştuk. Dünya, kaçıncı manyetik alan değişmelerini yaşadı ve yaşayacaktı? Yine dünya hayat için uygun olmayan tektonik olayları kaçıncısını yaşadı ve daha kaçıncısını yaşayacaktı?
|
|
130
|
|
|
|
Eşitleşme yansımasında MÖ. 73 de Spartaküs gibi, MS.840-886 yılları arasında kuzey Afrika ve Irakta Abbasi Halifelerine karşı başlatılan zenc ayaklanması gibi "dirençler" çıkacaktı. Biat yansımasında kadere boyun eğişin tevekkülü çıkacaktı. |
|
131
|
|
|
|
Mülk sahibi zaten emek kavramının çağrışımlarını unutmanızı istiyor. Tıpkı rızk söylemiyle kolektif payınızı ve kolektif paydaşlığınızı unutturduğu gibi. Emek dendiğinde işverenin parası ya da mülk sahibinin mülkü karşısındaki “alın terini anlamanızı” istiyor. Burada kolektiflikten eser yoktur.
Kısacası tarihsellik emek dediğiniz zaman kolektif alanı, transfer kişi emeklerini, kolektif bağlacı pay ve paydaşlığınızı çağrışırken; alın teri işverenin parasının, mülk sahibinin mülkü karşısındaki aczi yetinizi haklaşama gayretidir. Oysa emeğin zorunlu ve somut bir kolektif pay ve paydaşlık karşılığı vardır. |
|
132
|
|
|
|
İlk sel dönem içindeki sosyal etki, gelip geçici yol arkadaşlıkları gibi bileşip dağılan, sağanak süreçlerle beraberdi. Birçok eylem deneyimlerin ilk yaşandığı yerler olmakla yalıtımı az, unutması daha çok olan gelip geçici hafıza gibi davranması daha fazlaydı. |
|
133
|
|
|
|
Yeryüzü ölçümlerinde Dünyanın en sıcak yeri Kaliforniya Ölüm Vadisi +56,7 derece sıcaklık ile en soğuk yeri VostockII -89,2 derece olmanın yaklaşık lığıyla dünya üzerinde her bir yer 145 derece fark aralığındaki potansiyel bir değer durum içindedir. |
|
134
|
|
|
|
Bu bilgi ve teknoloji karanlıkta bırakılan kolektif organizmalı organizasyonun TERMAL izleriydi. Günümüzde termal izler değil teknikle, belli bir tarih bilinci olan akılla bile ölçülüyordu!
|
|
135
|
|
|
|
Köleci sistem içinde kolektif güvence, üretim gücü ve üretim nesnesi; efendilere sömürü kaynağı yapılmakla, kolektif olan paylaşma süreci yok edilmişti. |
|
136
|
|
|
|
Hâlbuki ki kolektif birim zamanlı süre durum içinde kişi hem kendisinin savunma mücadelesini verirken hem kendisini hem de diğerlerini koruyordu. Diğerleri de savunma yapan için savunma yapana yiyecek buluyordu. |
|
137
|
|
|
|
Gerçeği hayallerinde aradı
Hayalleri gerçek oldu sonra
ve dünya gerçek bir yalan... |
|
138
|
|
|
|
Açlık (enerji sağlama ve enerji dönüşümü) dediğimiz mana duyum, hayatın ve türümüzün üzerinde; kolektif yapıların, kolektif bilincin, kolektif zekâlı, kolektif davranışıyla; kolektif inşa sisteminin temelidir.
Hayatın enerji sağlama ve enerjiyi harcama işi; yine hayatın beslenme, savunma, barınma, neslin devamı gibi bencil oluşla korunan, içimizdeki yasaların korunmasına doğru olacaktı.
|
|
139
|
|
|
|
Skolastik genel anlamda kiliseye bağlı olan okullarda ve kilisenin otoritesini tanıyan üniversitelerde okutulan konular,uygulanan yöntem ve hakim olan zihniyet demektir.
-Herhangi bir felsefe okuluna sımsıkı bağlanıp kendini her tür eleştiriye kapamış olan bir otoriteye bağlanma zihniyetine de skolastik denir.
|
|
140
|
|
|
|
El; "mülkün sahibi benim" derken bunu aslanlara, ineklere, ceylanlara, böceklere karşı söylemiyordu. El üreten sistemin içinde mülkün sahibi benim diyemediği için, idraki bir söylem ve anlatım olarak dıştan kolektif sistemin içine konuşmakla EL, üreten insana karşı kendi sahipliğini deklare ediyordu. El bu söylemle üreten insana göre tanım ve belirlilik kazanıyordu.
|
|