..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > SERDAR TAHTALI




24 Aralık 2006
İtirafname  
SERDAR TAHTALI
Çatlamaya yakın,yıllanmış bir şişeyim.Ruhum ise sonsuzluğundan sonra ki ilkbahar kadar sensizliğe muhtaç...


:BBII:
İTİRAFNAME

Bölüm_1
Garip bir yakınlaşmaydı.İlk günü belki hatırlarsın,geçirmiş olduğumuz ilk konuşmaları...
Arkadan yalın bir sesle ''saçını siyaha boyadın galiba''demiş ve tepkini beklemiştim.Sende ''aa! Evet çok mu belli oluyor '' diyerek her zaman ki masum tebessümüne başlamıştın.İlk konuşmaydı belki seni ve beni hayata dahil eden.Bulunduğumuz ortama bakıyordum her zaman ki çizgisini devam ettiren tek kişiydin.Günden güne seninle konuşma hevesi artıyor.Ve yalnız yakaladığım her fırsatta yanına gelme isteği içime sokuluyordu.Yanlış anlama o zaman bile sen
inle yüzyüze konuşmak çok hoşuma gitmiş,beni anlamaya başlaman sana karşı hissettiğim güven duygusunu doruk noktasına çıkartmıştı.Biliyorum ki aynı hisler senin içinde geçerliydi.-Garip bir yakınlaşmaydı-Arkadaşlığımız ise aynı esaretle ilerliyordu.
Samimiyetini şuradan anlıyordum.O ana kadar bana yakın davranan herkes üstümde yargılama hakkına sahip iken sen... İlk başta yazmış olduğum kaleme sahip çıktın.Bu benim için en önemlisiydi.Kalemime ninniler okuyup ,huzur duymasını bilen bir kişinin varlığıyla tanışmak sana karşı olan duygularıma biraz daha fazlagerçeklik sunuyordu.

Bilmiyorum.Sende benim gibi mi düşünüyordun?Fakat beraberce üstü kapalı mekanlarda geçirdiğimizsaatler(şu günlerimde olduğu gibi)bana çok fazla güçkatıyordu.İnanarak konuşuyorduk ve ortak yönlerimizi bulduğumuza sevinecek kadar adil davranıyorduk hayata.Hiç unutmam bir keresinde yakın bulunduğumuz yerdeki yakın arkadaşlarımdan bir tanesi demek onunda kafasına takılmış olacak ki'' denesene '' dedi.Gecenin bir yarısı ve bunu soğuk bir deniz akşamında söylemişti.Bende ''neyi denemeliyim?'' dedim. Olayın aslını anlatmaya başladığında fikrimde belli olmayan özleri aklıma sokmaya başlamıştı.''Bu kadar görüşüyor,gülüşüyor, kısacası yanyana iken ikinizde hayattan zevk alıyorsunuz.Onunla birşeyler yaşamayı deneyemezmisiniz?'' demişti.Kaskatı kesilmiş,şaşkınlığım ise yüzümden okunuyordu.Sebebi ise apaçık ortada
idi.Şimdilik ismini vermeyeceğim o adlı şahsın başka bir ilişkisi vardı.Fakat öylesine birbirimize alışmışız ki onun diğer ilişkisinden bihaber dünyamızın dönmesine izin veriyor ,''esaret'' denen şeyin bizim ilişkimize daha da fazla anlam kattığını farkediyorduk.


Bölüm_2
''Meğer her saniye demek ;sen diyebilmek,her saniye demek;ölümümü kabullenebilmekmiş.''keşke bu sözlere hiç ihtiyacım kalmasa ve varlığından yokluğuna kadar yanında kalacak kusret içimde belirseydi.İşte o gün geldi ,duvarlarıma iyiden iyiye boyayı yedirmiş ve olağandışı bağlılığımıza bir kez daha göz gezdirmiştim.Bulunduğumuz ortamın çıkışına rastgelmişolacağız ki aynı merdivenlerin yolunu tutmuş ve çeşitli tonlardaki renklerin ışığını tualimizde yansıtıyorduk.Sen yine gülüyordun.Fakat bu sefer farklı bir gülümseyişti.İçinde telaş olan,sıkıntıyı gözbebeklerininkenarında bir çiçek gibi yetiştiren, hafif kararsız bir tavrın resmiydi.Ben merdivenlerin kenarında oturmuşyüz çehreni okumaya çalışırken sende yanındaki arkadaşına duymamam gereken birşey varmışçasına'' Gitdaha sonra anlatırım'' diyerek uzaklaşmasını istiyor dun.Bana çevrilen yüz hatların sanırım denizlerime hakim olmaya başlıyordu.

''Şey,ya! nasıl desem?'' bu sözler ağzından hiçbir zaman çıkmazdı.Bu kem küm denemeleri kısa sürmüş,boğazında düğümlenen o sözcükler hayal dünyamda yerini almıştı.Ne diyeceğini sana emin olduğum kadar iyi biliyordum.Kendini toparlamak için üstü kapalı mek ana gelmemisöyleyerek,boğazındaki düğümü çözmek için kendine zaman tanımıştın. Zaman ilerlemişti.Denilen yere adımlarımı çoğaltırken, düşünce yumağı beynimi kemirmeye başlamıştı. Sessiz kapıları açmama bir el uzaklığı kalmışken,üstü kapalı mekanda oturduğun yeri gözlemledim.Kolların birbirine bağlanmış ve gözlerinin kapıya olan el uzaklığıma baktığını hissetmiştim.Kapılar açıldı. Gözlemlediklerim doğruymuş.Göz göze geldik. Sakince çaprazına oturmuş , ağzından çıkacak ilk sözcükleri çok merak ediyordum.Suskunluksa yerini masada tıngırdayan parmak seslerine bıraktı.


Bölüm_3
Yüreğim ağıtlar yakıyordu.Ağzından çıkacaklara muhtaç kalmıştım.Fakat öyle değişik surat ifadelerine bürünüyordum ki sanki olayın ne olduğunu bilmiyormuş gibi davranıp,seni daha fazla sıkıntıya sokmalıydım.Yüreğim çıngar çıkartacaktı. Hissettiklerini biliyor ve üstü kapalı mekanlarda ki davranışına hala imreniyorum.Nasıl olur da bir kalp kendini ayrı iki ruha teslim edebi lirdi.Benim için kalbini nedensiz yere ikiye böldün.Hiç korkmadan(belki de nedenini sende bilmiyordun) asalet dolu kalbini ikinci bir ruha yani bana armağan etmiştin.Bu sebeple her zaman hayatımın güven ve cesaret kısmında yer aldın.Ödülün anlamı ise buydu.Hakikatler ekleniyor izdüşümüme eklenen satır sonlarına...
İlk defalarla dolu hayatıma gönlünün en dik yokuşlarını ''sen'' feda etmiştin.Bundan sonra soğuk kara parçalarının yeni yıla açılan yüzünü yüksek dağlarda yaşayacağımızı zannediyordum.Ama olmadı.Keşke herşey cesaret dolu olduğun o günkü kadar müstesna hayaller ya da aşikar rüyalar gibi masum kalsaydı.-Çok mutluydum- İyi ki bana karşı beslemiş olduğun tüm güzel çiçekleri sevgi sözcüklerine dönüştürebil mişsin.İnci gibi parlayan gözlerin ,değmeye hayran olduğum benliğin, izdüşümüme sancı gibi saplanmış sonra kendini sakinliğe emanet etmişti . Üstü kapalı mekanlar aşkımıza izin vermeyecekti.Bana kalan ise o anları unutamayacağım gerçeğiydi.Sana sarılmamak içinkendimi zor tuutmuştum.Bu sırada sabrıma sorabileceğim tek bir soru vardı:''aşk ile düşünen bir kalbin arasındaki fark neydi?''Buna senin kalbin cevap vermişti:
''ben bir ruha daha bağlıyım.''

O güne tekrar döndüğümde sahil boyunca yürüyüp elime üç tane çakıl taşı aldım. Denize attığımda beliren üçgene bakıp hayatımı çizme fikri hoşuma gitmiş,''bir kez daha ... bir kez daha...'' derken seni istemeden sevdiğimi farketmiştim. Yaşamımın üçgeninde yer almalıydın.O yüzden deniz'in canını daha fazla yakıyor , bana gülümsemesine izin vermiyordum. Biliyordum ki o güldüğünde ben olmayacaktım.


Bölüm_4
Denizler üstüme gelmeye başladı.Ağıtlar hala yüreğimi yakıyorsa da sırtımdaki bir el benden uzaklaşıyordu. Seninle yaşadığım saatler ömre bedel sade bir yenilik olarak kalmak üzereydi. Gözlerime erkekliğin sürmesini çekerken mutluluğumuzun diğer bir ruha daha ait olduğu düşüncesi, aynı sahil gecelerinde sevince saplanan bir hayal olarak yerini alıyordu.Kalbim,yeşeren bitkilerimin yanında çürümeye yüz tutmaya başlamış seninle süren bir haftalık koca mazimiz öfkelerime ısrar getirmişti.Gün vardı yeşerdim,gün geldi kurudum Tek bir gündü beni kurutup hayallerime sahte tohum ekmemi sağlayan. Artık nadasa birakılacak bir beden kalmamıştı , zaten sende yoktun. Bende karar verip satırlara sığdırabileceğim kadar pahalı bir şarap içtim.Aynı satırları ise biten son damlaların ardına sakladım.Şişenin dibinde şimdilik mutlu görünüyor olmalıydım.Sen başka bir ruha ait , ben ise artık gülmeye başlayan denizin yırtıcı derinliklerinde,seni görebileceğim diğer günleri bekleyeceğim.Kim bilir belki kıyılarına yanaşan pahalı bir şarap şişesi yitip giden eski bir ruhun sevimli bir şakası olarak kalır.



SERDAR TAHTALI     
Çatlamaya yakın,yıllanmış bir şişeyim.Ruhum ise sonsuzluğundan sonra ki ilkbahar kadar sensizliğe muhtaç...


































Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Öğrendiğim İlk Şey

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Çiğdem ve Akarsu [Deneme]
Sırtımdaki Yara [Deneme]
Şizofreni [Deneme]
Sadece Bir Bardak Su [Deneme]
Aşk ve Gün [Deneme]
Mahsur Kalmanın Acısı [Deneme]
Yeni Bir Köprü [Deneme]
Onların Adı: X ve Y [Deneme]
Yeni Bir Vücut [Deneme]
Yakarış'a Mektup [Deneme]


SERDAR TAHTALI kimdir?

Sadece bir bardak su istiyorum


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © SERDAR TAHTALI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.